¹going abroad

1.2K 91 14
                                    

author

"Son gelen dosyaları da inceledik mi? Geçen defaki gibi bir hata yaşanmasın, o buruşuk suratlı patronu çekemem yine." Jongseok tekrar aksaklık yaşanmaması için pür dikkat dosyaları incelerken Hyunjin gözlerini ondan alamıyordu. Her ne kadar diğer insanlara soğuk biri gibi görünse de Jongseok için yanıyordu ve bu hislerinin çok uzun süre önce başladığını biliyordu. Engellemek istiyordu çünkü Jongseok'un ondan hoşlanması imkansızdı; ama bir yandan da içindeki umut her zaman ışık kaynağı olmuştu. İmkansızdı; çünkü Jongseok onu kardeşinden ayrı tutmuyordu, kendisi de biliyordu ama kendini her gece yavaş müzik eşliğinde hayal ederken buluyordu.

Yıllardır uğraştığı kitapları yazarken, senaryo uydururken, şarkı dinlerken, yeşil çimenlerde uzanırken, alışveriş yaparken... Ne yaparsa yapsın aklının bir köşesinde sürekli Jongseok'u düşünüyor, onun da her zaman kendisiyle birlikte olmasını diliyordu.  "Hyunjin! Sana diyorum!" Hyunjin gelen sesle irkildiğinde yakın arkadaşının ona dakikalardır seslendiğini anladı. "Ah, pardon. Dalmışım, efendim?" Jongseok gözlerini devirdi. "Sana ait olan belgeleri de kontrol ettin, değil mi?" Hyunjin başıyla onayladı. Dün bir aksaklık yaşanmaması için dün bütün gün belgeleri kontrol etmiş, hataları düzelmişti.

Toplantıya son beş dakika kaldığında toplantı odasına gidip patron ve müşterileri beklemeye başladılar. Sonunda müşteriler ve patron toplantı odasına geldiklerinde olsa bir sohbet edip iş hakkında konuşmaya başladılar. Jongseok ve Hyunjin şirketin en iyi çalışanlarıydı ve dünki karmaşıklık dışında hicbir hataları olmamıştı ve her işi mükemmel bir şekilde bitirmişlerdi. Bu müşteriler ise yurt dışından gelmişti.

Sunum bittiğinde müşteri belgeleri de incelemiş ve her şeyin mükemmel olduğundan bahsetmişti. Işler bittiğinde son olarak patron ve müşteri bir şeyler konuşmuş ve müşteriyi yolcu etmişlerdi. Bu son zamanlardaki en iyi müşteri olsa gerek suratsız patronları ilk kez onlara teşekkür etmiş ve bugünlük izin vermişti. Aldıkları izinle odalarına gidip çantalarını toparladılar. Ikisinin odaları yan yanaydı. Her zaman iş çıkışı ya dışarda ya da Jongseok'ların evinde yemek yerlerdi. Hyunjin'in evi şehir merkezine biraz uzaktı bu nedenle eve gidene kadar açlıktan ölmemek için beraber yerlerdi. Hyunjin kendi başına bir evde yaşarken, Jongseok kardeşi ile yaşıyordu. 

Ikisi de eşyalarını topladığında kapıya çıktılar ve buluşup ilerlemeye başladılar. Koridorda patronları yanlarına gelip önemli bir iş hakkında konuşması gerektiğini söyledi. Ikisi de dinlemeye başladığında patron Bay Lee anlatmaya başladı. "Bugünki müşterilerin önemini benden daha iyi bildiğimize eminim. Onların yurt dışındaki şirketinde çalışan eksiği varmış ve bana Jongseok'un orada ona çok yardımcı olabileceğini; çünkü Almanca bildiğini söyledi. Bu yüzden," Jongseok'a döndü ve hafifçe gülümsedi. "Yaklaşık altı aylığına yardımcı olarak Almanya'daki şirkete gitmen gerekecek, Jongseok. Orada sana yiyecek ve barınma hizmeti sağlayacaklar. Tek görevin oradaki işlere hakim olmak ve yardım etmek. Kabul edersin, değil mi?" Jongseok aniden gelen teklifle çok şaşırmıştı. Hyunjin kaşlarını çatmış; gitmesini istemediğini içinden geçirmişti. Yine de ona bir şey belli etmedi ve eğer gitmek isterse ona destek olacaktı; çünkü bu onun kariyeri için inanılmaz bir fırsattı ve gelişmesini de sağlayacaktı.

Jongseok bir süre duraksadı. "Bakın, bu gerçekten çok iyi bir fırsat. Kariyer olarak güzel bir imkan; fakat biliyorsu-" Bay Lee sözünü kesti ve endiselenmemesi gerektiğini belirtti. "Ayda 2500 dolar maaş alacaksın Jongseok. Kardeşinin üniversite dönemi olduğunu biliyorum. Bundan daha bir fırsat ne olabilir?" Jongseok duyduğu dudak uçuklatan maaşla gözlerini açabildiği kadar açtı. Bay Lee haklıydı. Kardeşi bu sene üniversiteye başlayacaktı ve bu para inanılmaz bir fırsattı. Hem günlük hayat hem de okul masraflarını tamamen karşılayabilecek olan bu para Jongseok'a çekici gelmişti ve başıyla onayladı. "Güzel, Jongseok. Yarın akşam uçağın var, zaten izinlisin değil mi? Eşyalarını topla ve yarın akşam sekizde şirkette ol, seni alacaklar." Jongseok onayladıktan sonra şirketten çıktılar ve arabaya bindiler. Bir süre duraksadıklarında Jongseok derince iç çekti. Hyunjin onun şu an havalara uçması gerektiğini düşünüp endişeyle ona baktı. "Hey, bu inanılmaz bir fırsat. Sorun ne?"

Jongseok hafifçe gülümsedi ve Hyunjin'e baktı. "Tabii ki, inanılmaz bir fırsat; ama altı ay Hyunjin. Kardeşim altı ay boyunca yalnız kalamaz!" Hyunjin aklına yeni gelen sorunla kaslarını çatıp iç geçirdi. Biraz böyle kaldıklarında Hyunjin, aşık olduğu arkadaşını böyle üzgün görmeye dayanamadı ve aklına gelen fikirle güldü. "Buldum, Jongseok." Jongseok'un merak ve heyecanla parlayan gözlerini gördüğünde içinin sevgiyle dolduğunu hissetti. "Onunla ben kalabilirim. Ona yardımcı olurum." Jongseok duyduklarıyla kocaman gülümsedi. "Gerçekten mi?" Neseyle bağırdığında Hyunjin gülümsedi ve başını salladı. "Gerçekten! Arkadaşlar ne günler için var? Hem ben kardeşini çok seviyorum, akıllı biri." Jongseok gülüp göz devirdi. "Ya, ne demezsin!" Ikisi de güldüğünde eve doğru ilerlediler.

love twist ✒ hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin