"Selam Dostum!"

21 2 4
                                    

Luhan ateş ile çevrilmişti. Bu, ateş çemberiydi ve Luhan tam da bu çemberin ortasına atılmıştı. Bir ümit arkadaşlarının onu duyması için bağırıyordu.

Bir dakika geçti, iki dakika ve saatler geçti.
Ne tarafa bakarsa baksın tek görebildiği kocaman bir alev topuydu. Hayal kırıklığıyla homurdandı, yine de son kalan enerjisini harcayarak yeniden bağırdı, yardım için boğazını yırtarcasına bağırdı.
Hiçbir şey olmadı...
Tekrar bağırdı. Sanki kalbi vücudundan kaçmak ister gibiydi.
"Jongin, Taehyung yardım edin!" diye bağırdı tekrardan.

Büyük bir gürültü ile aniden sıçrayarak uyandı Jongin.
Genç adam bir gecede sayamayacağı kez aynı kabusu tekrar ve tekrar görerek sıçrıyordu yatağından.
Ter içinde kalmıştı. Saat daha sabahın altısıydı. Rahatlamak adına bir duş almaya karar verdi.
Yorganını üzerinden fırlatıp banyoya doğru yol aldı.
Suyu açıp kendini direkt altına soktu. Buz gibi suyun içinde bir elini duvara yaslayıp sakince duruyordu. Sanki soğuk su içindeki acı yangını söndürecek gibi öylece düşünceleri arasında suyun altında durmuştu.
"Günaydın! Her zamanki gibi erkencisin yine."
Banyoya davetsiz bir şekilde aniden giriş yapan Baekhyun ile Jongin'in düşüncelerinden sıyrılması saniyeler hatta saliselerini ancak almıştı.
"Hyung, dikizlemeyi seviyorsun anlıyorum ama her sabah sıkılmadın mı? Güven bana, bedenim hala aynı."

"Boş yapma konusunda da yine seviye atlamışsın. Neyse Junmyeon hyung aradı ve uyandığı zaman Jongin'i yanıma gönder dedi. Madem boş muhabbet yapacak kadar ayıksın, hazırlanıp direkt git." Jongin, buzlu camın ardından Baekhyun'ın görmeyeceğini bilse de kafasını onaylar biçimde sallamıştı.
"Tamam, giderim. Sağ ol, hyung! Görüşürüz hyung!" Baekhyun, Jongin'in uyuz tavırlarına göz devirmişti. Homurdanarak banyodan çıkarken Jongin, hyungunun söylenmelerine gülüyordu.

Kısa bir duşun ardından askılıkta asılı olan havlusunu alıp beline sardı. Odaya geçerek kıyafetlerini inceledi. Dolabın içini siyah rengi hakimdi, siyah gömlekler...

Üstünü giyindikten sonra masasının üzerinde duran telefonunu ve anahtarını alıp, aşağıya indi. Baekhyun dışında herkes hala uyuduğundan kimsenin radarına yakalanmadan evden çıkabilmeyi başarmıştı.

...

Sabahın erken saatinde yolların boş olmasını fırsat bilen Jongin, gazı kökleyerek arabayı Kim Holding'e doğru sürüyordu.

Ne geldiyse başına bu hız tutkusundan gelmişti aslında fakat kendisine iyi gelen şeyinde hep bu olduğuna inanırdı. Her gece uyuyamamasının sebebiydi, dostlarını kaybetme sebeplerinin başındaydı bu hız tutkusu fakat yine de asla vazgeçemiyordu işte.

15 dakika gibi kısa bir sürenin ardından yol bitmişti. Artık düşüncelerini yollarla birlikte arkasında bırakmışçasına rahat bir nefes verdi.

Arabayı şirketin otoparkına bıraktıktan sonra şirketin kapısına doğru ilerledi. Onu karşılayan sekretere selam vererek Junmyeon'un odasına varabilmişti en sonunda.

Jongin gördüğü manzarayla somurtmuştu.
Junmyeon yine şirkette sabahlamıştı anlaşılan.
Göz altları şişmiş, gözleri kızarmıştı. Jongin onu bu halde görmekten her zaman nefret etmişti ve Jongin onu tanıdığından beri Junmyeon hep böyle bir adamdı, babasının kölesi gibiydi sanki...

"Otursana Jongin!" Junmyeon'un verdiği komutla Jongin deri koltuğa kendini bırakırken konuştu.
"Benimle konuşacağın bir şey vardı galiba hyung." Junmyeon kafasını sallamıştı.
"Bu gece kulübe gelemeyeceğim, işlerle ilgili sıkıntılarımız var ve kimseye bu durumdan bahsetmek istemedim, kimsenin canı sıkılsın istemiyorum hele ki benim meselelerim yüzünden. Neyse senden bizim ekibe göz kulak olmanı söyleyecektim, ben yokken belaya bulaşmayın."

"Hyung.. bize ne zaman güveneceksin?" Jongin'in yalandan yüzünü asarak yönelttiği soruyla Junmyeon gülmüştü.
"Chanyeol gibi bir bela çeker, Yixing gibi fırlama ve Sehun gibi kaoscu birileri varken güvenden mi konuşuyoruz." Jongin de Junmyeon'a hak verircesine kafa sallarken gülüyordu.
"Jongdae hyungu unuttun."  ikili arkadaşlarının arkasından çekiştirerek kahkahalara boğulmuşlardı.

...

"Hadi ama millet! Barda mıyız yoksa cenazede mi?" Min Yoongi elindeki mikrofonla var gücü ile bağırmıştı.
Octagon'daki herkes şu an onun hareketlerinin verdiği ritim ile delicesine dans ediyordu.

"Bu adam ortamı nasıl etkisi altına alacağını iyi biliyor." Yixing, Jongin ve Sehun her zamanki köşelerine kurulmuş etrafı izliyorlardı. Sehun oturmaktan sıkılmış harekete geçerek kalabalığın arasına girdi ve bütün ilgiyi kendi üzerine topladı. Aslında bakıldığında Yoongi'nin ritimlerle oynaması ve Sehun'un ritimler arasında dansıyla kaybolması onları harika bir ikili gibi gösteriyordu.

"Sehun ve şu adam.. bu gece de olay olacaklar." Yixing, Yoongi ve Sehun'u izlerken konuşmuştu.
"Hyung sen de olay oluyorsun, kızlar arasında." Jongin'in söylediğine karşılık ikili gülüşürken patlayan silah sesiyle mekandaki herkes sağa sola kaçışmaya başlamıştı.
Kimseyi umursamadan silahlarını havaya sıkan üç beş iri yarı adamlar Yoongi'nin olduğu sahnenin önüne dayak yemekten kanlar içinde kalan adamı fırlatmışlardı. Bu adam, Kim Taehyung idi. Yoongi adamlara karşı bir adım atmışken Jongin, Yixing ve peşlerinden takınım geri kalanı olan altı adamda olayın merkezine toplanmıştı.

"Ne halt ettiğinizi sanıyorsunuz lan?" Yixing sinirle olay çıkartan ekibe bağırmıştı. Yoongi sinirine hakim olmaya çalışırken yerde kıvranan arkadaşını zar zor kaldırmış ve kolunu omzuna atarak ayakta durmasını sağlıyordu.
Minseok, Baekhyun ve Jongdae üçlüsü silahlı adamları tutmuştu.
Jongin de adamlara karşı harekete geçiyordu ki Taehyung'u görmesiyle olduğu yere çivilenmiş gibi kalıverdi. Yaşadığı olaylar bir şerit misali gözleri önüne düşmüştü tekrardan.
Yıllardır görmediği eski dostu ona acısını ve öfkesini tekrardan hatırlatmıştı.

Jongin, Taehyung'un bu hali yüzünden içten içe bu üç beş iri yarı adamı paramparça etmek istemesiyle kendinden daha çok nefret etmişti.
Kendine hakim olamayarak kükrercesine Yixing'in sorusunu yineledi.

"Ne halt ediyorsunuz burada dedim size." Taehyung, Jongin'in aksine oldukça sakindi. Sanki acı içinde kalmış olan o değil gibi sırıtarak Jongin'e bakıyordu. El sallar biçimde elini havaya kaldır.
"Selam, dostum! Beni özlemedin mi?"

***

Maalesef yazmak konusunda pek iyi değilim, sadece kafa dağıtmak amaçlı yazmaya başladım. Yorumlarınızı belirtirseniz sevinirim, ona göre hareket edeceğim. 🍯🍯

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 03, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Octagon' bts&exoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin