1. Bölüm

48 1 0
                                    

Ellerimi yavaşça oldukça eski olan yatağıma koydum ve yavaşça üstüne oturdum. Neredeyse kendimi bildim bile bu yatağım vardı. Abimle hep üstünde zıpladığımız için kırıktı ve her yerinden ayrı sesler geliyordu. Ayaklarımı yataktan sarkıttım ve yıpranmış yer yer yırtıklar oluşan örtümle oynamaya başladım, annemin gelmesini bekliyordum. Eskimiş tahta parkelerden gelen gıcırdama sesleriyle onun geldiğini anladım. Annem hayatımda gördüğüm en güçlü kadındı. Ailemizi daha da güzelleştirmek için yeni uçmaya başlamış bir kuşun kanat çırpışı gibi uğraşıyordu. Nasırlı parmakları ve açık yaraları olan elleri bunun kanıtıydı adeta. Annem gelince onu yormak istemezcesine hemen yere dizlerimin üstüne çöktüm ve gıcırdayan eski yatağıma oturuşunu izledim. Ne kadar yorulmuş olduğu canım annemin yüzünden belli oluyordu. Gözlerimi küf tutmuş duvarlara çevirdim ve

 “Yorulmuşsundur anneciğim ben devam ederim az sonra dinlen birazcık” dedim. Beni dinlemeden, temizlik yapmaktan buruş buruş olmuş ve soyulmuş parmaklarını belime kadar uzanan altın sarısı saçlarıma daldırdı , sanki canımı yakmaktan korkarcasına ürkek ürkek dokunuyordu saçlarıma. Narince ve dikkatlice örmeye başladı saçlarımı.

 “Annem, dün gece yine babam gelmedi. Para sıkıntımız var değil mi? Çifte vardiya yapıyor madende değil mi? Yoruluyorsunuz, çok üzülüyorum.” Annemin saçlarımı ören elleri bir an durdu. Derin düşünceleri dalmıştı, yüzünü göremiyordum belki ama hissedebiliyordum. O yorgun ama hala huzur veren sesiyle mırıldanarak cevapladı sorumu

 “ Düşünme sen bunları şimdi, daha küçüksün. Dert edinme kendine bunları biz her şeyi halledeceğiz.” Küçük olmam üzülmemem gerektiğini göstermezdi ki. Durumumuza her çocuk gibi bende üzülebilirdim. Hem ben mutluluk nedir bilmiyordum ki, tamam, annemle geçirdiğimiz zamanlar vardı, abimle kavgalarımız , babamı hep göremiyordum ama tatil olduğu vakitlerde hep beraber bir şeyler yapardık. Bu anlarıma belki de mutluluk demeliydim. Ama bir çocuk nasıl mutlu olabilir ki? Ben yaşamadım belki de o yüzdendir. Dolan gözlerimi adeta sert bir rüzgarın ince bir ağaç dalını sallayışı gibi titreyen ellerimle sildim ve burnumu çektim. Titreyen sesimle anneme cevap verdim

 “Nasıl üzülmem siz bu durumdayken,bizler için çırpınırken. Nasıl olurda boş veririm bunları annem? Yardım etmek istiyorum size, sizler için elimden ne gelirse yapmak istiyorum. Yeter ki siz yorulmayın daha fazla vakit geçirebilelim. Ben yardım ederim, senin işini de yaparım istersen. Hırpalanıyorsun her gün,tek başına evi temizliyorsun,dereye inip çamaşır yıkıyorsun. Ellerin yara içinde kalıyor, nasıl üzülmem annem? “ Annem

 “ Sana bir hikaye anlatmamı ister misin?” deyip saçlarıma kelebekler kadar hafif olan dudaklarını dokundurdu ve örgüsüne yavaş bir biçimde örgüsüne devam etti.  Büyük bir hevesle kafamı onaylar anlamda salladım.

 “ Babanla nasıl tanışmıştık hatırlıyor musun?” yine evet der gibi başımı salladım ve annemin narin sesindeki huzurun verdiği mutlulukla dinlemeye başladım.

 “ Bizim zamanımızda insanlar sokaklarda topladıkları bahşişlerle tiyatro yaparlardı. Bütün bir sokağı kapatıp kahvelerden topladıkları sandalyeleri koyalardı. Erkenden gider yer kapardık. Her hafta konu değişiyordu bazen komedi bazen dram bazen de aşk. Arkadaşlarımın zoruyla gitmiştim o gün tiyatroya, kollarımdan tuttukları gibi götürmüşlerdi beni, açıkçası pek gönlüm yoktu. Onları kırmak istemediğimden gidivermiştim peşlerinden. Açık alana vardığımızda insanlar yerlerine kurulmuş, oyuncuların meydana çıkmalarını bekliyorlardı. Oturanları rahatsız etmeden ortalarda kendimize belirlediğimiz yerlere geçmeye çalışıyorduk. İşte babanla ilk burada karşılaştık. O kalabalık meydanda birbirini bulmuştu gözlerimiz, mıknatısın birbirini çekmesi gibi. Kaçınılmaz sondu bu, eninde sonunda karşılaşacaktık kaderimiz buydu. O gözlerle karşılaştığımda ne kadar farklı olduklarını anlamıştım o bakışların. Sonra ben daha babanın nereye gittiğini anlayamadan yanımda ki koltuğa kuruldu.  Oyuncu kadın zarif hareketleriyle erkeğinin omzuna dokundu, hayal aleminden çıkmış gibi büyüleyiciydi. Adamında bakışlarından anlaşılıyordu zaten, değişmişti oktan bakışlar. O yumuşak sesiyle konuşmaya başladı

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 19, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Su Gibi AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin