İşte yine başlıyoruz. Yeni bir okul yılı. Yeni dersler. Yeni sınavlar. Aman ne büyük eğlence. Arkamdan bıçaklayacak yeni arkadaşlar. Yeni flörtler. Yeni depresyonlar. Her yıl aynı hikaye... Hiç sekmez. Yavaşça okulun kapısını açtım ve sınıfıma doğru ilerledim. Yani 12A'ya doğru. Sınıf neredeyse boştu. Hazzetmediğim bir iki kişi dışındaki kimse yoktu. Selam vermeye bile tenezzül etmeyip arka köşeye çöktüm. Ayrıca yanımdaki sırayı da tuttum. Olur ya saçma sağan bir tip gelir. Hiç uğraşamam sabah sabah. Kafamı sıraya koymuş düşüncelere boğulmuşken bir ses beni kaldırdı. "Pardon burası boş mu? Ön sırada pek rahat etmiyorum da." dedi biri. Yaklaşık 1.85 boylarında kumral saçlı bir çocuktu bu. Eylül ayında oduncu gömleği giydiği için epey salak görünüyordu. Derin bir of çekip "Otur tabi otur." gibi birşeyler geveledim ağzımda. Ama susmaya pek niyeti yok gibiydi. "Ben Fırat. Yeni öğrenciyim. Sen kimsin? Adın ne? Ne tür erkeklerden hoşlanırsın?" dedi bizim salak. Yeni tanıştığınız birine sormamanız gereken bir soru varsa o da "Ne tür erkeklerden hoşlanırsın?" olsa gerek. "Senin zıttın erkeklerden hoşlanırım canım. Bu arada ben Derin. Derin denizleri sevmeyenler bulaşmaz bana genelde. Haberin olsun ondan yani." Susmaya niyeti yoktu bu çocuğun. "Ya ben yüzücüysem?" dedi. Bu konuşma sıkmıştı artık. Derin bir of çekip kafamı sıraya koydum. Derken üstüme bir şey örtüldüğünü hissettim. Kafamı yavaşça kaldırdım ve bunun bir oduncu gömleği olduğunu farkettim. Gömleği alıp yanımdaki salağa gülümsedim ve gömleği çöp kutusuna attım. Sabır çekip sırama döndüm ve dersin başlamasını bekledim. Sanırım bu onu susturmuştu çünkü bana bulaşmayı kesti. Ders bittikten sonra koridora çıktım. Kantine yürürken bir afiş dikkatimi çekti. "Özel Canel Koleji Şarkı Yarışması". Şaka mıydı bu? Yıllardır bu okulda bir şarkı yarışması olmasını beklemiştim. Kayıt yapan öğrencileri buldum ve kayıt yaptırdım. Kendime güvendiğim tek konu şarkıydı çünkü. İçimde ufak da olsa bir umut ışığıyla kantine doğru ilerledim. Derken masalardan birinde bizim oduncuyu gördüm. Yanında 3-4 kişi vardı. Aslında öylece geçip gidecektim ama adımı duyunca duraksadım. "Evet bir kız var. İsmi Derin. Çok agresif. Ve bunu onu çok tatlı yapıyor. Sinirlenince çok güzel oluyor. O kız benim olacak. Yaklaşanı boğarım ona göre beyler." Masada kahkahalar döndü. Herkes eğleniyordu. Ben hariç. Ne saçmalıyordu bu gerizekalı? Ben süs köpeği miydim ki? Sanki kıyafet alıyor. O kız benim olacak ne demek! Eşya mıyım ben?! Aptal işte. Derken aklıma harika bir şey geldi. Gidip Fırat'ın sırtına dokundum ve yüzüme tatlı bir gülümseme oturttum. "Sen mi geldin güzellik? Bu ne hoş sürpriz." dedi ve uzanıp elimi tuttu. "Evet sana birşey söylemek istiyorum." dedim. Tüm kantin susmuş bize bakıyordu. "Bir dahakine sevgili değil fino köpeği ara bence. Aynı muameleyi yapıyorsun da." dedim. Yüzümdeki o tatlı gülümsemeden eser kalmamıştı. Tam bana cevap vermek üzereydi ki... Yüzüne okkalı bir tokat yapıştırdım.
Umarım hoşunuza gitmiştir. Eleştirilerinizi yorum kısmına yapabilirsiniz.✨