Fırat'ın yüzüne yapıştırdığım tokat tüm okulun ağzındaydı. Tabii müdürün duymaması imkansız hale gelmişti. Doğal olarak beni odasına çağırttı. Birkaç yalan uydurup yırttım. Bu tokattan sonra Fırat'ın benden uzaklaşmasını bekliyordum ama öyle olmadı. Bir sonraki derste gelip, "Bunun beni yıldırabileceğini sandın değil mi? Asla. Ben aşkımın peşindeyim. Ve istediğimi daima alırım." dedi. Ukalaydı, zevzekti, laubaliydi. "Defol şurdan. Sinirimi bozma." dedim ve en azından bir süreliğine susturdum onu. Aklım hala şarkı yarışmasındaydı. Playlist'imi açtım ve şarkılara göz gezdirmeye başladım. Derken gözüm bir şarkıya takıldı. Evet bu diye geçirdim içimden. Bu şarkıyla katılacaktım yarışmaya. Tam tamına 2 haftam vardı ve çalışmaya başlamalıydım. Eve dönünce hemen ses çalışmalarına başladım. Kendime güvenim yerine gelmişti. Çalışmalarım mükemmel giderken telefonuma bir mesaj düştü.
"Aşağı in. Seni bekliyorum. Elimde bir buket papatya. Seni bekliyorum..."
Bu saçmalık da neydi! Camdan kafamı uzattım ve sırtı dönük birini gördüm. Üstünde bir ODUNCU GÖMLEĞİ vardı. Tahmin etmeliydim! Kurtulamayacaktım bu çocuktan. Aynaya bakmadım bile aşağı inerken. Siyah bir tişört, bir şort, file çoraplar ve halka küpelerle yeterince marjinaldim zaten. "Vay vay vay! Bu ne güzellik hatunum." diye karşıladı beni.
"Çok kırosun. Ne var söyle. Sonra da defol."
"Sana bunları getirdim. Çiçeğe çiçek alınmaz ama olsun."
"Bayat laflar... E senden de bu beklenirdi zaten. Kapasiteyi zorlamaya gerek yok tabii."
"Ben asla vazgeçmem. Bu siyah saçları öpüp koklamadan rahat etmeyeceğim."
"Çok odunsun."
"Bu odun senin için yanıyor be."
"Ne istiyorsun söyle. Uzatma."
"Papatyaları almanı istiyorum."
"İyi ver. Git şimdi. Uzatma."
"Hoşçakal güzelim."
Papatyaları aldım ve o bana bakarken elimdeki buketi çöpe fırlattım. Bakakaldı. Ben de bunu bekliyordum zaten. Sonraki 2 hafta içinde her gün sıramda saçma sapan şeyler buldum. Çikolatalı süt, çiçekler, kartlar, kahve, sinema bileti, lunapark afişi, şekerler ve bir kolye. Kolyede bir F harfi işliydi. "Bir gün bu kolyeyi takacaksın güzelim." yazılı bir notla bırakılmıştı. Kolyeyi alıp tuvalete gittim. Kolyeyi klozete attım ve sifonu çektim. "Benden vazgeç Fırat. Ben imkansızım. Ben umutsuz vakayım." diye fısıldadım. Kimse yoktu ama Fırat beni duyardı belki. Yarın şarkı yarışması var. Ve ben çok çaresizim. Ya başaramazsam? Belki de bir mucize olur.
Bir mucize olsun.Düşüncelerinizi yorum kısmında belirtebilirsiniz.✨