Sevimsiz günlük;
Lan aslında benim günlüğümsün nasıl sevilmez olacaksın ki? Benim gibi bir şapşiriğin günlüğü nasıl sevimsiz olabilir kardeşim? Sahip olabileceğin en tatlı, en şapşirik yazara sahipsin. Değerimi bil. Sahibini biraz daha yakından tanımak istermisin? Bende öyle düşünmüştüm.
Ben Kaan. 16 yaşındayım. Bekarım. Henüz karşıma 90,60,90 bir kız çıkmadı. İbrahim Tatlıses dinlemeyi severim. Özellikle ajdar, hastasıyım o adamın. Şarkıların sözlerindeki kafiyeler... Ulan yok böyle bişey. Egoistin tekiyim desem yalan olmaz. Odunsal bir varlığım desem yine yalan olmaz. Hayatımın çoğunu uyuyarak geçiyorum. Çoğunu yazacağıma çocuğunu yazdım başta. Çaktırma günlük. Çocuk hiç bana göre değil ya. Aslında benden çok şapşirik bir baba olur ama yine de düşünmüyorum. Ben bu satırları yazarken... Ulan konsantre olamıyorum, düzgün şarkı bulamadım. Pek çok kız hayranım olduğu doğrudur. Erkek var mı bilmiyorum, olsa da ilgi alanıma girmiyor kendileri. Düşündümde iğrenç lan. Sırf bu düşünce için cumhurbaşkanı olur, düşünce özgürlüğünü kaldırırım. Bugün günlerden Pazartesi. Sevgili günlük, bu ''pazartesi'' kelimesinin baş harfi büyük mü oluyordu küçük mü? Küçük detaylara takılmıyoruz.
Biraz da ailemin içine girelim. Tövbestağfurullah o manada değil lan. Fesatsın sende hani! Bir tane annem ve bir tane babam var. Ne kadar enteresan değil mi? Annem fazla tutucudur, disiplinlidir. Aslında babamda öyledir (gülücük) . Çok salak bir tane ablam var. Allah başa vermesin. Bu kadar yeter lan nüfusuma mı alıcam seni sanki?
Bu günlük bu kadar. Tanıdın beni (gözlüklü emoji, hani şu artist olan) . Yarın görüşürüz sevimsiz.
Kapanıp açılan dolap seslerini duyarak koridorda yürümek ayrı bir hava veriyordu ruhuma. O nasıl cümle lan. Yürümeye devam ettim ve onu gördüm. Kurmal saçlarını gördüm. Ağzını gördüm. Burnunu gördüm. Saçmalamayı kesiyorum. Aşırı tatlı olduğunu söylememe bile gerek yok. Ben zaten tatlı olmayan birini asla sevmem. Hoşlanmam sevimsizlerden. Sendende hoşlanmıyorum sevimsiz günlük. Kız yürümeye devam etti ve göz göze geldik. Gözleri yemyeşildi. Konya ovası gibi dümdüz saçları vardı. Resmen ''aman tanrım'' didim. Kız bana bakınca sapsarı saçlarımda kayboldu. Felsefeye gerek yok lan kız gözden kayboldu işte. Koridorda yürümeye devam ettim. Sınıfımı gördüğümde bir iç çektim. Umarım sınıfım bir sınıftır. Demek istediğim, hayvanat bahçesi olmasını istemem.
Küçüklüğümden beri şanssızdım ben. Şanslı olduğum tek konu yakışıklılığım. Sınıf değil orman burası. Hatta zoo burası. Bütün yıl gözümün önünden hızlıca geçti. Ve yine ''AMAN TANRIM'' didim. Derin bir nefes alıp sınıf görünümlü zoo'ya girdim. Girdiğimde ben şok, ben iptal. O güzel kız oradaydı. Çantamı yere bıraktıktan sonra arka sıralardan bir sıraya oturdum. Kız fazlasıyla utangaç birine benziyordu. Arada göz göze geliyorduk. Bu benim için çok iyi bir gelişmeydi. Kısa süre sonra katilimiz sınıfa girdi. Katil, hocaydı. Hocalar, öğrencilerin katilleridir!
Dersin sonuna kadar her soruya parmak kaldırmıştı sarışın yar. Zaten "sarışınlar aptal olur" düşüncesi sadece kıskanç esmerlerin uydurduğu birşeydir. Cennetin kapılarını bize açan zil çalmıştı. Tam kızın yanına gidecektim ki yanına benden tabikide daha az yakışıklı bir herif geldi. Kızı alıp uzak diyarlara götürdü. Lanet olsun böyle işe! Ben seni sevdim sen neden bana böyle yaptın? Çıkışa doğru yürürken esmer ve doğal bir kıza çarptım. Aslında o bana çarptı. "Dikkat et!" dedi sinirli bir ses tonuyla. "Kumanda nerede ya" dedim alaycı bir şekilde. "Kumanda ne alaka?" dedi şaşkın bir ifadeyle. "Sesini kısacağımda." deyip gülmeye başladım. Fazlasıyla sinirlendiğini görebiliyordum. "Müsait bir taraflarını kontrol et, bulursun kumandayı!" deyip müdürün odasına girdi. Ben hala gülüyorsum. Komik kız. Ruh gibi birde aslında azıcık makyaj yapsa sarışın kıza bin ton basabilirdi.
Son model arabama binip ev yoluna koyuldum. Müziği son ses açarak yoldaki çıtırlara hava atıyordum. Kahretsin! Çok yakışıklıyım!
Fazlasıyla hızlı gitmeye başladığımı farkettiğimde herşey için çok geçti. Bir kıza çarpmıştım. Kız sinirle yerden kalktı. Ooo şhit! Bu o kızdı! Camları kapatıp kapıları kilitledim. Ayaklı cenaze kapıda "Camı aç" diye bağırıyordu. Korkuyordum açıkçası. Aman lan ne olacak diyerek camı açtım.
"Bana baksana sen!" dedi ayaklı cenaze. "Bakıyorum ayaklı cenaze hanımefendi." Yüzü fazlasıyla sert bir ifade almıştı. Anneciğim, korkuyorum. "Ayaklı cenaze anandır!" Tekrar gülmeye başlamıştım. Bu kız beni güldürüyordu. Fazlasıyla komikti ayaklı cenaze. "Anama laf etme! Ben senin anana laf etsem hoşuna gider mi?" derken hala gülüyordum. "Anan seni bu dünyaya getirdiği için en ağır küfürleri hak ediyor!" Çok sinirlenmişti sanırım. Bende sinirleniyordum! "Bana bak ayaklı cenaze, önüne baksaydın. Ben yolumda gidiyordum sen önüme atladın." Aptal kız. "Bak hatanı kabul et ve özür dile." dedi ciddi bir ifadeyle. Sırıtarak "Bütün yıl ödevlerimi yapacaksan neden olmasın?" dedim. "Hayvan herif!" dedikten sonra yürümeye başladı. Sendeleyerek yürüyordu. Peşinden yavaşça gittim. "Bin arabayada evine bırakayım" dedim, yardımsever bir insan olaraktan. "İstemez!" Allah Allah ya iyilikte yaramıyor ayaklı cenazeye. "Sen bilirsin." dedikten sonra gaza bastım. Arkamdan "Hayvan." diye bağırdığını duyabiliyordum.
Bu günlük bu kadar yeter günlük. Cümlem yakıyor. By.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şapşirik'in Günlüğü
Teen FictionÇok yakışıklı ve kendini vazgeçilmez sanan bir egoistin günlüğü.