Kendimi yine aynı barda bulmuştum. Bu sefer yanımda Sera yoktu.Şükür.
Şu Sera'nın deyimiyle "harika yakışıklı olan barmen" ile muhabbet ediyorduk. Aslında buraya Ayyaş'ı görmeye gelmiştim. Barmenin adı Bertuğ'du ve sohbeti filan hoş çocuktu. Muhabbeti sarıyordu. Sevmiştim yani.
Yavşamıyorum. Eşcinsel olduğumu lütfen unutmayalım.
"Hala buraya veledleri almaya devam ediyorlar mı Bertuğ ya?"
Geldi hem gözünü sevdiğim hem ağzına sıçtığım.
"Naber veled?"
"Üzgünüm. Annem yabancılarla konuşmamı söyledi."
Hahkaha attı. "Güzel yerden vurdun. Beğendim."
Ilgın Yabancı. Soyismi "Yabancı" olan birini bulmuşum mizah yapmadan bırakır mıyım?
Güzel kızdı. Omzuna gelen yeşil saçları ve yeşil gözleri vardı. Bembeyaz teninin üstünde bir siyah bir de renkli dövmeleri ve dilinde her konuştuğunda parlayan piercingi vardı.
Bacaklarındaki dövmelerine bayıldım.
Benim sanatsal görünümümün yanında fazla "ayyaş" duruyordu.
Size baya "sanatsal" olan görünüşümü anlatayım.
Omzumun üstünde -Ilgın'ınkinden daha kısa- siyah küt saçlarım ve kaşlarımın üstünde kahküllerim var. Biçimli burnum ve burnumun üstündeki çillerim beni daha "sanatsal" yapıyordu. Yani öyle dövmem veya piercingim filan yoktu."Veled senin süt saatin gelmedi mi?"
Gözlerimi devirdim.Hala veled diyor ya.
"Eğer bir daha veled dersen numaranı otobüs durağına yazarım."
Kıkırdadı.
İnanmadın mı yarram?
"Tabii, veled birde beni mahkemeyle uğraştırma."
Sen kaşındın güzellik. Nasıl olsa dönüşte otobüs durağının önünden geçeceğim.