Sual: Doğru olmanın dindeki yeri nedir?
CEVAP
Yalancılık ne kadar kötüyse, doğruluk da o kadar iyi, güzel ve faziletlidir. Peygamber efendimize olgunluğun alameti sorulduğunda (Doğru konuşmak ve doğrulukla iş yapmaktır) buyurdu. (İmam-ı Gazali)
Sadakat [doğruluk] hakkında İslam âlimleri buyuruyorlar ki:
(En güzel amel doğruluk, en çirkini de yalancılıktır.)
(Dünyada doğru insan görmedim diyen; eğer kendisi doğru olsaydı, doğru olanları bulurdu.)
(İslam dini, üç temel üzerindedir. Bunlar; hak, sadakat ve adalettir.)
(Bir insanda üç şey bulunduğu vakit, onun salih bir insan olduğu anlaşılır. Bunlar, nefsani arzulardan uzak olmak, Allah rızası için doğruluk, helal ve temiz yemektir.)
(Günahların içinde bocalayan kimsenin, doğruluğu bulması çok zordur.)
Her şeyin başı doğruluktur. Her işin nizam ve intizamı doğruluk iledir.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Şüphelilerden uzaklaş! Şüphe vermeyene sarıl! Doğruluk, sükun ve huzurdur.) [Tirmizi]
(Tehlikenin doğruluk içinde olduğunu görseniz de, doğruyu arayınız! Çünkü doğrulukta kurtuluş ve selamet vardır.) [İbni Ebiddünya]
(Doğru olunuz, doğruluk gerçeği, gerçek de Cennet yolunu gösterir. Bir kimse doğruluktan ayrılmaz, doğruluğu düstur edinirse, Allah indinde o kimse sıddıklardan olur.) [Buhari]
(Doğru olan, iyi davranır, iyi davranan emindir. Emin olan Cennete girer.) [İmam-ı Ahmed]
(İman sahibi, her hataya düşebilir. Fakat, hainlik yapamaz ve yalan söyleyemez.) [İbni Ebi Şeybe]
(Doğru olun, doğruluk iyiliğe, iyilik ise, Cennete çeker. Yalandan sakının, yalan fücura, fücur ise Cehenneme götürür.) [Buhari]
(Şu üç şeyden biri kimde bulunursa, o kimse, namaz kılsa da, oruç tutsa da münafıktır: Yalan söylemek, sözünde durmamak, emanete hıyanetlik.) [Ebu Davud]
(Kıyamette fasık-salih herkes pişman olacaktır. Fasıklar fıskı bırakıp doğruluk ve takva üzere bulunmadıklarına, salihler ise daha çok ibadet etmediklerine pişman olacaklardır.) [Feraid-ül fevaid]
Tam doğru, yani sıddık olabilmek için:
1- Doğru sözlü olmalıdır. Zaruret olmadıkça tarizli ve imalı konuşmamalıdır. Büyüklerden birisi zalimlerden kaçıp, Habib-i Aceminin bir odasına girip saklandı. Zalimin zulmünden kurtulmak için yalan söylemek caiz olduğundan, (Soran olursa yok dersin) dedi. Biraz sonra zalimler gelip sordular: (İçerde...) diye cevap verdi. İçeriyi iyice aradılar. Bulamayıp oradan ayrıldılar. (Niye böyle yaptın?) diye sordu. Habib-i Acemi, (Yalan söyleseydim, ikimiz de helak olmuştuk. Doğru söylemenin bereketiyle ikimiz de kurtulduk) diye cevap verdi.
2- Doğruluk için niyette ihlas şarttır. Şayet davranışlarda nefsin arzuları karışırsa, bu niyetten ihlas kalkar. Bu kimse yalancı olur.
3- Azminde doğru olmalıdır. Mesela, (Allahü teâlâ bana şu malı verirse veya şu makama geçersem, şu hizmeti yaparım) diyen kimse, o mala veya o makama sahip olunca, zaruretsiz sözünde durmazsa, azminde doğru değildir.
4- Verdiği sözde durmalıdır. Hazret-i Enes bin Malik anlatır: Amcam Nadr'ın oğlu Enes, Bedir savaşında Resul-i Ekremin yanında savaşa katılamadığına çok üzüldü. (Eğer Allahü teâlâ, beni bir savaşa kavuşturursa, bütün gücümle savaşacağım) diye karar verdi. Ertesi yıl Uhud savaşına katıldı. Sad bin Muaz bunu görünce, (Ne o, nereye gidiyorsun?) diye sorduğunda, (Uhud dağının ardında Cennetin kokusunu aldım. Cennete gidiyorum) dedi. Öyle savaştı ki, şehit olduğunda vücudunda seksenden fazla yara vardı. Bacısı, (Tanınacak hâli kalmamıştı. Ancak elbisesinden onu tanıyabildim) dedi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dinimiz İslam
SpiritualEvet dinimiz İslam, peki ne kadar dinimize sadığız ve bilgimiz ne kadar?