•2•

38 1 0
                                    

Merhaba! Multimedia Yine Ilgaz ve Ilgım, isterseniz bakın derim. İyi okumalar 😊 Çok boş ve gereksiz bir bölüm oldu, özür dilerim. Kendimi geliştireceğim. (Multideki video konuyla alakasız, sadece Ilgım ve Ilgazı görmeniz içindi)

😊😊😊😊😊😊😊😊

"Cezalısınız, okuldan sonra temizliğe kalıyorsunuz." Hop hoop, n'oluyor ya? Alt tarafı yanağında iki çizik, saçlarında dolaşık ve kopmalar, dudağında patlama, kirpiğinde kırılma var.
Ayrıca birisinin müdiremize burasının yabancı ülkelere benzemediğini anlatabilir mi? Okuldan sonra temizliğe kalındığını kim görmüş he?
Beyza kalbi gibi kömür karası saçlarını -belirtmek isterim, kömür karası saçlarının elimde kalmayan kısmını- dolayarak topuz yaptı ve tatlılık sesine bürünerek "Ya hocam haksızlık değil mi, bana saldıran Ilgaz!" diye cığırmaya başladı. Tatlım, canım, benim kara kızım. Sen değil misin beni kışkırtan! Müdire ne güzel ceza vermiş irdelemesene!
" Hocam yarım saattir anlatmaya çalıştığım şey beni kışkırttığı. Siz anladınız alâ, ama Beyza Hanım anlamamakta ısrar ediyor. Şu an bile beni kışkırtıyor ki ikinci bir ceza almak istemiyorum." Mübeccel Hoca anlayışla başını hafifçe salladı ve biraz olsun dinmem için bir nedenim oldu. Ah, tuvalette şu kıza yaptıklarımı tekrar yapmamak için nasıl da kasılıyordum!
Şükürler ola ki bir ikizim vardı ki en çok bu durumlarda işime yarıyordu. Evet, bahsi geçmemişti değil mi? O benim hep kullandığım kız kardeşim. Hangimiz büyüğüz laflarına hiç girmeyiz -ki 2 dakika fark atarak benden önce çıkmış- Birbirimizin sorunlarında hep yanındayız, yaşasın ikiz kardeş😚
İkiz kardeşlik kuralları madde 1: A numaralı kardeşin başına kötü bir şey gelirse, B numaralı yardım etmek hükümündedir.
Ve bir soru; tahmin edin bakalım benim yerime kim cezaya kalacak! Hehe işte, Ilgım!
Beyza malı tekrardan bana ters ters baktı ve tek kaşını kaldırdı. Ah ne korktum anlatamam.
Mübo Reyiz (Mübeccel Hoca) bize çıkabilirsiniz, yani daha anlaşılır hale getirirsek kışkış işareti yaptı. İpek'i koluma taktığım gibi hocaya selam verip odadan çıktım.
"Ne mal karı ya." Tabi tabi canım arkadaşım, ona ne şüphe?
Sınıfa vardığımızda öğretmen daha gelmemişti. İlk ders coğrafyaydı zaten, bu okuldaki karıların hepsi ayrı manyak demiştim ya; coğrafyacı karı da uyuyakalır hep. İşimize geliyor mu? Hep bir ağızdan evet!
Cam kenarında sağlam bir şekilde beni bekleyen çantamın yanına tekrardan pıtı pıtı ulaştım ve oturdum. İpek de geldi yanıma oturdu. Sınıfta bütün ergenler bağrışıyorlardı ama canı ekşın çekmiş olmalı ki sakince kulağıma eğilip fısıldadı. "Olayı unutmadım, unutturma!" Ulan kızım bilinçaltıma mı girmeye çalışıyorsun amacın ne, zaten sınıfın arka kısmında erkekler uzun eşek oynuyorlar psikolojim bozulmasın diye bakmamaya çalışıyorum. Yavaşça kulağımdan uzaklaşınca sessiz sessiz tövbeleri sıralamaya başladım, ulan ben mi delirttim kızı n'oldu anlamadım ki.
Hoca derse girdi fasa fiso hızlı geçiyorum burda. Derste anlatabileceğim tek önemli olay arka köşede oturan Osman'ın gaz çıkarması oldu. Peki, anlatmasam daha iyiymiş.
"Öbür dersin notlarını versene teneffüste yazayım." Ay kendi sesim beynimde yankılanıyor şimdi de ben mi delirdim? Allah'ım böyle mi olacaktı sonum? Ne günah işledim ki yalan söylemem, dürüstüm mutlu mutlu yaşayan bi kulunum şurada.
"İpeek kendi sesimi duyuyorum delirdim mi?" Kız döndü bana salak salak bakmaya başladı. Ne dedim ki şimdi sen de mi duydun benim sesimi, ikimiz de mi deliriyoruz ah!
Omzumu biri vahşetle dürttü zıpladım lan oturduğum tahtada. Kalça kemiğimden çatııırt diye bi ses gelecekti sadece iki metre daha yükseğe zıplasam. "Ya ben buna mal diyorum inanmıyorsunuz. Sevgili kardeşim seslerimiz aynı canıım. Ben seslendim sana. Ah ablacım ikizimsin diye utanmamak elde değil tüh!" Arkamı döndüm ikizim işte! Tamam deli değilmişim sadece biraz salakmışım ne güzel! Yaşasın salaklamak!
İçimde malak malak konuştuktan sonra vermek istemedim tabi notları niye vereyim. Ben hayvan gibi çalışmışım bu dışarıda kim bilir hangi kafede sosyalleşiyor? "Ben de yapmadım ki, üzgünüm." deyiverip üzgün numarası yaptım. İçimde de ne güzel darbuka çalıp roman oynuyordum tabi.
İyi de niye bıkmış gibi uzuuunca nefesini üfledi ki bu? Bak bak bir de konuşuyor. " Bilmem bunlar sana bir şey çağrıştırıyor mu ama aynı evde yaşıyoruz ve notları temize geçerken gördüm, ablacığımcım." He, salakmışım gibi konuşurken planlamış tabi her şeyi bu! Meymenetsiz suratlı işte! Tipe bak çay demle!
El mahkum çıkardım notları saydım eline. O sırada da zil çaldı oh be kurtuldum bana salakmışım gibi bakan şu ergenlerin yanından der demez tahmin edin ne oldu? Hiç bir şey. Sadece geriye kalan dersler süpersonik yavaş geçti.
Son ders zili ruhumun en ücra köşelerine sinen ilahi ahenki gibi çalmaya başlayınca ben de buna uygun olarak bir kuğu misali sıramdan pıtı pıtı kalkıp tek sıra halinde çıkışa ilerledim derken gerçek hayata döndüm ve herkesin hurra çıkışa yığıştığını gördüm. Görmez olaydım, Osman'nın çatalıydı o sanırım ayyy!
Kalabalıktan kurtulup okulun kapısına yakın bir yerde durdum ve her şeyimi yanıma aldığımdan emin oldum. Kollarım halen yerindeydi, ayağıma kimse basmamıştı ve ağzımda saç yoktu, İpek de kantine uğrayıp gelecekti birazdan derken onu da gördüm işte ufukta, şimdi haydi bize ev yolu!
Ev yolu ev yolu dediğin nedir gülüm? Bu karıyla üç dakikalık yol oldu mu sana üç saat? Yakınlardaki bir kafeye sürükledi beni resmen, böbreklerimin yarısı yollara sürtünerek gittiğim için işeyince çıkacak diye korkmaya başladım artık. Okul çıkışında yaptığım gibi yine bir sayım yaptığımda tam çıktım ama, şimdilik sorun yoktu.
"Çilekli milkshake lütfen." dedim orta yaşlı gülümseyen bayana. "İki tane olsun."
İpek başıyla onayladığında kadın pıtı pıtı gitti arka tarafa, göremeyeceğim yere gidene kadar bakmıştım. En sonunda İpek'e dönmek zorunda kaldım ve adeta bir kaplumbağa havasında çevirdim kafamı.
"Daha ne istiyorsun ya? Senin yüzünden Mübo'yla bile yüz göz oldum kuzu?" Ciddi değildim ama bu kız ne doyumsuzdu be yahu, anlattık ya daha ne anlatacaktım.
"Ya gerçek adını söylesene işte, Adam da Adam lakaplarla işim olmaz benim." He oldu, ben söyleyim adının gerçek baş harfini sen onun anında sülalesini bulursun zaten, gerçi olmayan adamın nesini bulacaksın? Sonra anla gerçek olmadığını vur yüzüme bir kaç yıl. Pışık canım, kuzum benim.
" PuCCa'ya özeniyorum ben, ben de onun gibi cukka cukka yapacağım belki?" Saçmalığın daniskasıydı bu bir kere, ben kim koskoca Selin kim değil mi? Ama havalı da oldum ya böyle onun gibi sevgilimin ismini söyleyemeyerek. Gizli gizli merak etsin, az bir çatlasın.
"Az ciddi ol be." dedi İpek. Ay, yiyecek gibi bakıyor, cidden mi kızdı ki. Ben de ciddileştim birden melül melül bakışmaya başladık.
Bakışmadan sıkıldım içimden saymaya başladım. On on bir on iki derken "Puhahahahhaahha" diye bir başladı ki aman aman. Bu kafenin önünden beş ay geçemeyeceğiz belli. Ben durur muyum kaptırdım işte kendimi başladım "Puhaha" yapmaya. Yan masadaki kadın bizi uyarınca milkshakelerin parasını zaten ödememiştik havasıyla kalktık çıktık bu kafeden.
O an dank etti.
"İpek?" kıkırdayarak döndü.
"Kuzu?"
"Biz öldük." Eyvah cidden yani, harbiden ya.
"Niyeymiş?" Niyesi mi var?
"Temizliğe kalacaktık!" Bana döndü, ağzını yavaş çekimde açtı ya da ben öyle hissettim, weeping angels'in ağzını kapatan moduna geçti ve depar atmaya başladı. Al işte. Peşinden tekrar okula gittim. Mübeccel Hoca ve Pervin Hoca müthiş bir şekilde gülümsüyorlardı. Ne kadar samimi gözüktüğünden köklü endişelerim olsa da aynı müthiş gülümsemeyle reverans yaptım. Beyza karısı da buradaydı, ayy yazık kıyamam nasıl hemen erkenden de başlamış! Yazık olacak o tırnaklara bebeğim ya. Azıcık anlasaydın paspası çamaşır suyuna batırıp sişmezdin yerleri, zehirlenir gidersin tahtalıya inşallah.
"Gel şurdan başlayalım eve gidip uyuyacağım ben daha." İpek demişti bunu, kendime geldim ben de başladım bir köşeden.
Zaman hızla geçti diyemedim ama bu kısımda anlatacak önemli bir olay da yoktu açıkçası. Ne yaptık ne ettik üç saatte okulun büyük kısmını hallettik, geri kalanı da PerBo bize acımış olsa gerek "Yeter" dedi. Canıma minnet ayol! Oturduğumuz lojmana geri geldik, aynı blokta oturuyorduk zaten. Ben üçüncü kattaki dairemize girdiğimde İpek'i de kendi evine kışkışladım, uykusu açılıvermişti nedense.
Telefonumu şarja taktım, prizin yanında ayakta yarım saattir dikeldiğimin farkında olmadan oyalanıyordum. Ilgım da salondaki eşek kadar televizyonda katrilyonuncu kez Doomsday* izliyordu, kendine eziyet etmekten başka bir halta da yaramıyordu açıkçası. "Rose Tyler, I-" lafını duyunca bir sümük hönkürmesi sesi geldi ki geçici sağır oldum ben orda zaten. Ay bana da izleme aşkı geldi, bir zilyonuncu kez de ben izleyeceğim yahu deyip koştum koridoru atladım dibine. "Aç da izleyelim haydi." dedim.
"Ne açayım sapık mısın." dedi. Tipsiz, meymeletsiz. Kıt ya bu.
Fasa fiso oldu yine burda, bıjııısst geçtim işte anka ya sen de canım. Gece oldu işte şimdi heyecanlı yere geliyorum. Bir numara arasın mı beni! "Gizli numara"
Ama meraklı Şaziye'yim ben, niye gizliden arıyorsun he? Telefonu açsam şimdi iki saniyede olmayan banka hesaplarımdaki parayı patlatırlar bunlar. Açtım yine de. Fışır fışır ses geliyordu. Kafa mı buluyorsunuz oğlum? Osman mı la bu? Yok o olsa pırt pırt gelirdi ses, bu basbayağı fışır fışır! Küfür ettim kapattım suratına aptalın oğlunun. Bir daha arıyordu, tırsıntı geldi ama bana. Açtım bir daha, yine aynı ses. Daha ağır küfür ettim kapattım yine. İnadı inat arıyor lan bu! Gece gece ne geçiyorsunuz benimle! Açmadım, tümden sessize aldım telefonu. O da yetmedi kapattım ya, yapılır mı ama bu bana!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 17, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yalancı Kız.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin