Genç adam kafasını kaldırıp karşı bankta oturan gence baktı. Yaprakların arasından süzülen güneş ışıkları beyaz tenine düşüyor ve tapılası bir güzelliği ortaya çıkarıyordu. 'Bu kadar güzel olmamalı' diye geçirdi içinden. Ya da bu kadar narin. Sonra gözlerini kısıp bakmaya devam etti. Tepeden tırnağa kafasına kazıdı onu önce, ardından da elinde tuttuğu deftere. Neredeyse bitmiş olan resme her bir çizik attığında aslı kadar olmasa da güzel oldu diyordu.
Min YoonGi, Park Jimin'e ne ara bu kadar kapıldı
bilmiyordu. Fakat bu durumdan hiç de pişman değildi. Ona göre Jimin çok narindi çünkü hala gerçeği bilmiyordu. Ona göre Jimin çok güzeldi çünkü hala kalbini görmemişti.Her hafta perşembe günleri yaptığı gibi resmini tamamlayıp Jimin'in gözlerini kapamasını bekledi. O gözlerini kapayınca, kendini görmemesi için tanrıya dua ederek resmi önüne yere bırakıp oradan uzaklaştı. Min YoonGi iyi bir adam olmalı ki Tanrı yine duasını kabul etti ve Jimin onu görmedi. Gözlerini açtığında görüş açısında farklı olan tek şey katlanmış yerde duran kağıttı. Eline alıp açtığında, her ayrıntısına kadar çizilmiş resmini gördü. 'Aynı diğer resimler gibi, mükemmel' diye içinden geçirip kağıdın arkasını çevirdi. Yine aynı cümle yazıyordu.
"Yaz güneşi teninde, güz yapraklı gözlerin vardı."
___
Ya kısa bir şey olsun hemen bitsin diye yazarken aklıma yeni yeni şeyler geliyor chiswk hikaye böyle yaz üzüntüsü tadında kısa bir şey olsun istiyorum ama hadi bakalım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
summertime sadness | yoonmin
FanfictionYaz güneşi teninde, güz yapraklı gözlerin vardı.