Bir pazartesi sabahı ses tellerin de sorun olan bir sesle uyanıyordum ki birden biri beni tekmelemeye başladı. Evet o Annemdi. Zehra kalk diye bağırıyordu. Anlaşılan birkaç kere demiş ama ben yanıt vermemişim böyle tekmelediğine göre. İyice sinirlenen annem “Zehra kalk. Yeter kalk artık. Zehraaa!!” bağırmaya devam etti. Ses telleri gerçekten berbattı ama bünyesi bir o kadar da alışık. Uyandım ve yan odaya gittim. En zor şeydi Sibel’i uyandırmak. Bazen dövebiliyor yada sövebiliyor. Sibel’in odasına girdim ve;
“Sibel uyan artık. Yurda geç kalacağız.” Dedim. Sibel “Dayak mı istiyorsun!?! Git başımdan!” dedi. “Ama yemek hazır. Yemek yiyeceğiz.” Dememle fırladı yataktan ve bana bakıp sinsi bir bakış atarak “Baştan söylesene az daha kafana tekme atacaktım.” Diye yanıt verdi bana. Gerçekten bazen korkutucu oluyordu.
Yemeğe indik ve annem “O pijamalar da ne?” dedi. Biz de okula böyle gitmek istediğimizi söyledik. Tabii ayağında ki terliği görmemiştik. Bir hışımla ayağında ki terliği çıkartıp “Gidip doğru düzgün şeyler giyin” diye bağırıp fırlattı. Neyse ki terlik bu sefer de sıyırmıştı. Yukarıya üstümüzü giymeye çıktık. Genellikle aynı tür giyerdik. Çünkü biz onunla ikiz gibiyiz. Bu sefer aynı şeylerin farklı renklerini giymiştik. Sibel bana dönüp “Fazlasıyla havalı olduk.” Dedi. Gerçekten de öyleydi.
Okulun 3. Haftasıydı ama biz yatılı okula gittiğimiz için ilk günümüz ilk haftamız olacaktı. Çünkü Sibel ile okul da fazlasıyla sorun çıkarmıştık ve annem de bizi yatılı okula yani yurda göndermeyi planladı ve hemen uygulamaya geçti. Yemeğimizi yedik ve yurda gitmek için yola çıktık.
Hilal’in Ağzından Devamı:
Her zaman ki gibi erken uyanmıştık. Çünkü bakımımızı yapmamız gerekiyordu. Annem sabahları bize “uyan” diye bağırmak yerine ya arıyordu ya da mesaj atıyordu. Tıpkı bu sabah olduğu gibi. Annem gerçekten tuhaf bir kadın. Aşağıya yemek yemeye indik ve anne hızlı olmamızı yoksa geç kalacağımızı söyledi. Erva ve ben tam kalkıyorduk ki üstümüzü giymeyi unutmuştuk. Bu nedenle hemen gidip üstümüzü giydik. Erva beyaz bir elbise, topuklu ayakkabılarını giydi ve beyaz çantasını aldı. Ben de siyah yırtık olan taytımı siyah bir t-shirt ve siyah botla ve sırt çantamla birleştirdim. Annem “Neredesiniz? Çabuk olsanıza” diye mesaj atıp duruyordu. Hemen giydik ve evden fırladık.
Sibel’in Ağzından Devamı:
Yeni okulumuza gelmiştik. Bavullarımızı arabadan indirip yerleşmek için odaya gittik. Güvenlik bize 12 numaralı odanın bizim odamız olduğunu söyledi. Çok büyüktü hem de çok. Oda da 4 tane yatak vardı. “Ne yani bizden başka 2 kişi daha mı var!?!!?” diye geçirdim içimden. Zehra’nın annesi bizim yerleştiğimizden emin olup gitmeden önce “Sakın sorun çıkarmaya kalkmayın. Yoksa ölürsünüz!” dedi ve gitti. Ben ve Zehra’nın olmadığı yerde sorun mu olmayacak? Hah! Gerçekten çok komik. İkimizin olduğu yerde her zaman sorun olur. İlk gün olduğu için Fadik adlı hoca bizi alışmamız için derse girmememize izin verdi. “Fadik? Güzel isim.” Dedim Zehra’ya. Yorulduğumuz için oturduk ve “Şu 2 kız umarım normal kızlardan değillerdir.” Dedim Zehra’ya bakıp. Zehra bana bakıp gülerek “ Şu makyaj dergi manyağı olanlardan olmasın da her türlüsüne razıyım” dedi. Gülmeye başladık ve tartışmaya devam ettik. Tam o sırada 2 kız odaya girdi.
Umarım buraya kadar beğenmişsinizdir ^^ Bu bizim ilk hikayemiz acemiyiz bu yüzden lütfen düşüncelerinizi bizimle paylaşın~~ ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayallerin Çığlığı
Random4 kız ve bu kızların yaşamları,düşünceleri,zevkleri farklı ama aynı olan tek bir şey var "Hayalleri". Peki hayalleri için neler yapabilecekler? "Bir arada kalmayı başarıp hayallerini gerçekleştirebilecekler mi?" ya da "Birbirlerini kabullenmey...