1- Breanna

408 28 13
                                    

Avustralya'ya dönmek korkunç değildi. Sandığımdan daha korkunçtu. Küçükken burada bıraktığım herkes bana yabancı gözüyle bakıyordu. Kaybolan Avustralya aksanımın dışında kötü bir şey daha vardı; buradakilerin konuştuğu çoğu şeyi de anlayamıyordum. Bu 10 yıldır farklı bir ülkede farklı bir dili konuşmamdan kaynaklanmıyordu. Avustralyalı insanlar çok hızlı konuşuyorlardı. 

Burayı elbette özlemiştim. Sadece bir sabah annemin "Avustralya'ya dönüyoruz!" cümlesi beyin fonksiyonlarımın kırmızı alarm vermesine sebep olmuştu. 

Ben sosyal bir dünyanın içinde asosyaldim ve buna alışkındım. 

Sınıfa giren insanların uzaylıymışım gibi bakması bir an olsa da endişelenmeme sebep olmuştu. Saçım mı kötüydü? Sivilce mi çıkmıştı? Kilo mu almıştım? Çok mu çirkindim?

Bu sorularla boğuluyordum. Ben takıntıları olan bir kızdım ve bunu değiştiremiyordum. Sadece olmuyordu işte, ben ne yapabilirdim? 

Kalemimle önümdeki deftere çizgiler bırakıyordum. Kafamı olabildiği kadar önüme eğmiştim. Öğretmenlerin varlığımdan haberdar olup kendimi tanıtmamı söylemelerini istemiyordum. 

Ben bile kendimi tanımıyorken kime kendimi anlatabilirdim ki? 

Biraz da olsa tanınabilmeyi isterdim. Biraz da olsa güzel olabilmeyi. Dikkat çekebilmeyi. 

Ama her şeyde de olduğu gibi bunlar da olmuyordu. 

Kendime olan nefretimi gün içinde kendime o kadar çok hatırlatmıştım ki birinin bana seslendiğini duymadım. Birkaç kıkırdamayla birlikte ismim tekrarlandı.

"Kendinizi bu yıl tanıtmayı düşünür müsünüz, Bayan Brooke?" 

Every Breathe You Take // c.h.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin