1. Gün
"Sana neden hayatımdaki insanlardan bahsetmem gerekiyor?" Karşımdaki küçük gözlerin soğukluğu pek çok insanı pes ettirebilirdi, öylesine ilgisiz bakıyordu ki bana asla kendini açmayacağını hissediyordum.
Sabırla ve samimi bir şekilde gülümsemeye çalıştım. "Çünkü ben senin psikoloğunum."
Gözlerini kısarak söylediğim şeyi düşünmeye başladı, en sonunda söylediklerim ona anlamsız gelmiş olacak ki küçük olan dudaklarını büzerek dişlerinin arasından tıslayan havayı soludu ve başını sallayarak konuştu, "Bunun geçerli bir sebep olduğunu sanmıyorum."
Gülümsemem içten bir darbe yemiş olsa da bunu yüzüme yansıtmadım, aynı sıcaklıkla ona gülümsemeye devam ettim. "Buraya konuşmak için gelmedin mi Yoongi?"
Memnuniyetsizliğini hiç saklama ihtiyacı duymayan mimiklerini değiştirmeden konuştu, "Buraya gelme sebebim menajerimin benim için düşündüğü her on saçmalıktan birini yapıyor oluşum." Kambur bir şekilde oturuyordu, bacak bacak üstüne atmıştı ve ellerini üstte kalan bacağının üstünde kenetleyerek bacağına destek oluyordu. Umursamazca omuz silkti. "Bir prensip meselesi, menajerin her dediğine hayır dememek için yapıyorum bunu. Keşke bu sefer dokuzuncu isteğini kabul etseydim, onuncunun bu kadar ağır olacağını tahmin etmemiştim."
Kaşlarımı çatarak ifadesiz yüzüne baktım. "Dokuzuncu isteği neydi?"
Biraz durup düşündükten sonra hatırladığını belli eden bir ifadeyle bana döndü. "Şirkette anlaşabildiğim birisi olmasını istemişti, en azından bir kişi diye yalvarıyordu. Peki tamam bu da büyük bir saçmalık, bunu da yapamazdım. Sekizinci isteğini kabul etmeliydim galiba."
Söylediklerini kıkırdayarak cevapladım, gülmem ona garip gelmiş olacak ki gözleri gülümseyen dudaklarımda takılı kaldı. Benim gülümseyen dudaklarım ve Yoongi'nin takılı kalmış bakışları... Bu geçmek bilmeyen saniyelerin sonlanması gerektiğini hissederek boğazımı temizledim ve yüzüme en sıcak gülümsememi tekrardan yerleştirdim. "Açıkçası bir psikiyatristle görüşmek insanlara istemediğin şekilde davranmaktan daha iyi gibi."
Yüzünü buruşturarak kafasını sağa sola salladı. "İkisi de birbirinden beter bence."
Gözlerindeki ifadeyi çözmek için onunla göz göze gelmeye çalıştım ama dümdüz karşıya bakarken bu pek mümkün değildi. "Galiba buraya bir seferlik mi geldin?"
Yoongi küçük gözlerini karşısındaki duvardan çekti ve geldiğinden beri ilk defa odamı incelemeye başladı. Duvardaki tablolarda yavaş yavaş gezinen gözleri masamın karşısındaki duvara bitişik olan üçlü koltuğa değdiğinde minik dudaklarını hafif bir tebessüm kapladı. "Hayır burayı sevdim, eğer seninle bir anlaşma yaparsak gelmeye devam edebilirim."
Gözlerini koltuktan çekip benim gözlerime sabitlediğinde tek kaşımı kaldırıp bana cevap vermesini bekledim, cevap vermediğini görünce kendimi sesli olarak anlatmam gerektiğine karar verdim. "Ne gibi bir anlaşma?"
"Buraya geleceğim ve bana şu psikiyatrist saçmalıklarını uygulamayacaksın. Menajerim bir psikiyatristle görüştüğüm için memnun olacak, ben dinlenecek zaman bulacağım ve sen de hiçbir şey yapmadan para kazanacaksın. Herkes kazanacak ve mutlu olacak."
Bu etik değildi, bunu yapamazdım, bu hiç mi hiç etik değildi. Evet bunu kabul edemezdim. "Anlaştık."
Yoongi şaşkın şaşkın bana bakıyordu, kabul etmemi beklemiyordu sanırım ki ben de beklemiyordum. "Bugünlük gidebilir miyim öyleyse?"
Yüzüme tekrardan samimi gülümsememi yerleştirdim ama bu sefer sahte değildi. "İstediğin zaman gitmekte özgürsün Yoongi."
Yoongi benimle vedalaşarak kapıdan çıktı. O gün Yoongi, kapıdan çıkarken aklında olan tek şey benim bu anlaşmayı para için kabul ettiğimdi. Ben ise kapıdan çıkan adamın arkasından bakarken tek bir şey düşünüyordum.
Bu yorgun ve insanlara küsmüş adamın neye ihtiyacı varsa ona onu vereceğim.
Bu nereden çıktı hiç bilmiyorum dndjdndkxn birden aklıma böyle bir şey geldi ve yazacak hevesi buldum kendimde, bu işin sonu ne olacak acaba hiç bilmiyorum ama umarım güzel dönütler alırım sizden dkendkdkd
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mi Casa
Fanfiction"Sana neden hayatımdaki insanlardan bahsetmem gerekiyor?" "Çünkü ben senin psikoloğunum." "Bunun geçerli bir sebep olduğunu sanmıyorum."