2. Gün
"Merhaba Yoon-"
"Bugün hiçbir şey konuşmak istemiyorum sadece dinlenmek istiyorum." Sıcak gülümseyişim Yoongi'nin sert girişiyle dondu ama hiçbir şey söylemedim. Üçlü koltuğun yanında montunu ve ayakkabılarını çıkaran yorgun adamı izledim. Göz altları epeyce çökmüştü ve gerçekten de ona bakınca durduğu yerde bayılmadığına hayret ediyordum. "Bir buçuk saat dolunca beni uyandır olur mu?"
Usulca başımı sallayarak Yoongi için ayırdığım not defterini çıkardım. Yoongi ile ilk görüşmemiz dört gün önceydi ve bu dört günde onunla görüşmemizdeki konuşmaları ve izlenimlerimi not almak için fırsatım olmamıştı. Bu benim için iyi bir fırsattı.
Kendime bir kalem almak için masama yönelince Yoongi gözüme çarptı. Koltuğa uzanmasının ardından bir dakika bile geçmemişti ama o çok derin bir uykuda gibiydi. Bacaklarını kendine çekmiş ve ellerini de bacaklarının arasına koymuştu, üşüyor gibiydi. Yılların yorgunluğu onu ezip geçmiş gibi uyuyordu, uyurkenki görüntüsüne bakınca ise yılların yorgunluğunu bir dakikada atmış gibiydi.
Min Yoongi'nin bugün dinlenmeye ihtiyacı vardı.
3. Gün
Yoongi odaya girmeden önce kişisel eşyalarımı koyduğum dolabımdan Yoongi için getirdiğim örtüyü çıkardım ve uyuduğu üçlü koltuğun koluna koydum. Odamda duran kitaplığın yanına giderek büyük bir hevesle aldığım ama hiç okumaya fırsat bulamadığım kitaplardan birini seçtim. Kitabımla birlikte masaya dönerken saatime baktım, Yoongi'nin gelmesine bir dakika vardı. Yoğun biri olmasına rağmen ilk iki gün bir dakika bile gecikmeden gelmişti, bugün de öyle olacağını düşünüyordum.
Masama yerleşerek samimi gülüşümü yüzüme yerleştirdim. Hayatında sorunları olan insanlar için pozitif bir şeyler görebilmek büyük bir destektir, bu yüzden danışmanlarımla görüşmelerim sırasında olabildiğince gülümsemeye çalışırım.
Aynı önceki iki sefer gibi tam zamanında kapımın kibar bir şekilde tıklatılmasının ardından yavaşça açıldığını gördüm. Yoongi bu sefer içeriye önceki görüşmemize göre çok daha iyi girmişti ama hâlâ dinlenmeye ihtiyacı var gibi görünüyordu. "Hoşgeldin Yoongi, bugün daha iyi görünüyorsun."
Beni geçiştirmek istercesine başını salladı ve üçlü koltuğa oturdu, ayakkabılarını çıkarmaya başlamıştı. Anlaşılan bugün de konuşmayacaktık. Montunu çıkarırken bir yandan da koyacak yer bakınıyordu, bu sırada gözüne koltuğun kenarında olan örtü ilişti. Ayakkabılarını hızlı hızlı çıkarmıştı, aynı hızla montunu da çıkarıyordu ki örtüyü görünce birden yavaşladı. Hızlıca çıkardığı montunu yavaşça bir kenara koyarken aynı yavaşlıkta örtüyü eline aldı. Bir süre örtüyle bakıştı, tam o sırada kafasının yönündeki hareketliliği sezerek bana bakacağını hissettim. Tüm ilgimi o gelmeden önce kitaplıktan aldığım kitaba yönlendirdim. Yoongi tekrar hareketlenip de örtüyü üstüne örtene kadar kitaba bakmaya devam ettim, okuyamıyordum sadece boş boş bakıyordum. Cümleler gözümden içeri girmiyordu sanki.
Yoongi'nin bakışlarının ağırlığı üstümden kalkınca ona baktım. Örtüyü sonuna kadar üstüne çekmiş uyuyordu. Bugün onu bir buçuk saat sonra uyandırmamı söylememişti, gerek yoktu da zaten.
Yoongi'nin bugün şefkate ihtiyacı vardı.
4. Gün
"Doktor baksana." Yoongi'nin geçen seferki örtüsü koltuğun kenarında duruyordu yine. Her zamanki gibi odaya suratsız bir şekilde girmiş ve koltuğa oturup ayakkabılarını çıkarmaya başlamıştı. Sıradan rutinimizi bozan şey ise bana seslenmesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mi Casa
Fanfiction"Sana neden hayatımdaki insanlardan bahsetmem gerekiyor?" "Çünkü ben senin psikoloğunum." "Bunun geçerli bir sebep olduğunu sanmıyorum."