Bazen neye sahip olduğumuzu kaybettikten sonra anlarız.
Bazen ise nelere sahip olabileceğimizi kaçırdıktan sonra anlarız.
Sigarasını içmeye devam ederken Jaemin'in aklında tam da bu sözler dolaşıyordu. Yarım saattir kendine "bu son sigara." diyordu fakat niyeyse sonuncunun sırası hâlâ gelmemişti.
Onu anılardan öldüren yerde tek başına duruyordu - okul binasının çatısı. Nereye baksa onu görüyordu. Jeno'yu görüyordu.
Her şeyi tekrar ve tekrar düşünüyordu fakat büyük olanın davranışlarına bir cevap bulamıyordu.
Neden böyle aniden kayboldu? Neden aramayı ve mesaj atmayı kesti? Neden Jaemin'in ona en çok ihtiyacı olduğu zamanda bırakmıştı?
Her gün şu anda bulunduğu yere geliyordu. Her gelişinde Jeno'nun onu orada beklediği ümidi ile geliyordu. Fakat dört aydır o gün hâlâ gelmemişti. İçinden bir his, onun bu gece olacağını söylüyordu.
Sarışın olan gökyüzünü kaplayan karanlığa dalmıştı, öyle ki çatı kapısından gelen sese dikkat çevirmedi. Şu anda önemli olan tek şey saatin sabah üç olmasıydı..
-Hey, burada olmanı beklemiyordum. -en ince tınısına kadar bildiği ses Jaemin'in tam arkasında duyuldu ve o yavaşça arkasını döndü. Önsezisi doğru çıkmıştı. Jeno dikkatlice ondan biraz uzağa oturdu.
Ona baktı, pek değişmiş görünmüyordu. Jaemin'in üzerindeki siyah hoodiesi, hâlâ sigara içer halde ve gözlerinden okunan acısı. Her zaman olduğu gibiydi. Depresyon ve acı ondan asla ayrılmamıştı.
-Gerçekten bana söyleyeceğin ilk şey bu mu olacaktı? -Jaemin monoton bir ses tonuyla bakışlarını yıldızlardan çekmeden konuştu.
-Jaemin, bak, nereden başlamam gerekiyor bilmiyorum.
-Çünkü nerede bitireceğini bilmiyorsun? -sarışın olan hafifçe güldü ve sigarasının dumanını dışarı bıraktı.
-Sigara içmeyeceğine söz vermiştin. Neden bu şey tekrar dudaklarının arasında? -Jeno, Jaemin'e katılarak yıldızları izlemeye başlamıştı.
-Sen ise her zaman birlikte olacağımıza dair söz vermiştin. Neden en uygunsuz şekilde gittin? -Jeno cevap verme cesareti bulamadı.- Artık sevilen repliğin açıklayabilirim'i bile duymuyorum. -Jaemin yeniden dudaklarında boş bir gülümsemenin yer edinmesine izin verdi.
-Aslında sadece açıklamaya çalışacağım..
-Neyi açıklayacaksın Jeno? Nasıl aniden gittiğini mi? Nasıl yapmayacağımıza dair söz verdiğimiz şeyleri yapmaya başladığına mı? Nasıl dört ay boyunca aklına gelmediğimi mi? - küçük olan sesini yükseltmeye başlarken sigarasını atarak doğruldu.- Benimle ilgili neler olduğuna dair en ufak bir fikrin var mıydı?
-Sadece seni aramayı doğru bulmuyordum. Dinlenmeye ihtiyacım olduğunu düşünüyordum. Biliyorum, sözlerimi tutamadım fakat bunun doğru olduğunu düşünüyordum Jaemin. Belki de ne yaptığımın farkına varıyordum..
Büyük olanda ayağa kalktı ve sarışın olanın yanında durdu. Ona sarılmaya çalıştı fakat Jaemin Jeno'yu itti.
-Ne kadar zor zamanlar geçirdim biliyor musun Jeno? Ne ailem var ne arkadaşım. Bir daha kimseye güvenmeyeceğime dair söz vermeme rağmen sen güvendiğim tek kişiydin. -Nana'nın gözlerinde minik yaşlar oluştu ve saniyeler sonra ağlamaya başladı.
-Sakinleş. -bu sefer sarılmayı başarmıştı. Jaemin kendini geri çekti ve doğrudan Jeno'nun içinde bir zamanlar teselli bulduğu gözlerine baktı.
-Kendimden nefret ediyorum. Kendimden fazlasıyla nefret ediyorum. Çünkü biliyorum, söylediğin her şeye inanacağım. Çünkü aşkımın sana kızmaya cesareti yok. Senden uzak olmaya dayanamıyorum. Daha önce hiç kimseyi seni özlediğim gibi özlemedim. Çünkü biliyorum, mutluluğun için her şeyi yapabilirim, içinde ben olmasam bile. -Jaemin içini dökmeye devam ederken ağlamayı kesmiyordu.
-Seni bir daha bırakmayacağıma dair söz veriyorum, Jaemin. Her zaman burada olacağım. -Jeno da göz yaşlarının akmasına izin vermişti.
-Artık geç, Lee Jeno. -Jaemin dudaklarını karşısındakinin dudaklarına bastırdı ve onu son kez öptü. Geri çekildi ve çatının ucuna gitti. -Eğer söylediğin her şey bir yalandıysa, biz en güzel karışıklığı yarattık.
-Her ne planladıysan sadece dur. -Kahverengi saçlı çocuğun korkusu sesinden ve gözlerinden okunuyordu.
Jaemin bu anı bekliyordu. Yaşadığı her şey onu mahvetmişti ve karşısındaki beden onu bitirmişti.
-Seni özledim, Jaemin.
-Üç. -küçük olan saniyelerini saymaya karar verdi.
-Sana ihtiyacım var, Jaemin.
-İki.
-Seni seviyorum, Nana.
-Bir.
-Jaemin... -Jeno ismini fısıldadı, fakat geçti. Küçük olanın minik bedeni soğuk zemindeki yerini bulmuştu.
Ölüm saati: 03:57am.
____________________________________
Jaemin'in ölümünden bir ay geçmişti ve Jeno hâlâ ne olduğunu anlayamamıştı.
Suçlu olduğunu biliyordu fakat suçunun farkına varamıyordu.
Her gece o'raya gidiyordu. En kötü şeye tanık olan yere gidiyordu - okul binasının çatısı.
Yıldızları izlerken Jaemin'in en sevdiği sigaraları içiyordu.
-Eğer söylediğim her şey bir yalandıysa, biz en güzel karışıklığı yarattık, öyle değil mi Jaemin?
SON.
🏳️🌈🏳️🌈🏳️🌈🏳️🌈🏳️🌈🏳️🌈🏳️🌈🏳️🌈🏳️🌈🏳️🌈🏳️🌈🏳️🌈🏳️🌈🏳️🌈🏳️🌈🏳️🌈
Yorum yapar mısınız?
Sonu kötü biten kitaplar yazmak alışkanlık oldu bende galiba.. 😂💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝟎𝟑.𝟓𝟕 ᵃᵐ || ɴᴏᴍɪɴ [çeviri]
Fanfiction// one shot // Eğer söylediğin her şey yalandıysa, biz en güzel karışıklığı yarattık. 🏹