"Jungkook bizi duyuyor musun? Jungkook! Jungkook uyan!"
Kulağıma gelen sesler git gide uzaklaşıyordu. Nerede olduğumu seslerin kimin olduğunu bilmiyordum. Karanlık boşluğa doğru sürüklendim ya da daha doğrusu kendimi ona bıraktım.
~
"Evet, uyanma belirtisi gösterdi mi şuan nasıl?"Hoseok; konuşarak odaya girdiğinde Taehyung hastane yatağının yanına çökmüş, kafasını dizlerine gömmüştü. Yaklaşık bir aydır arkadaşlarının uyanmasını bekliyorlardı. İkisi de çökmüş durumdaydı. Ama hâlâ uyanacağından umutları vardı.
"Gözlerini açtı ama sanırım bizi göremiyor. Bilmiyorum, kafayı yiyeceğim artık uyanmayacak mı asla? Ne olacak ona? Başka kimsesi yok!"
Hoseok, ağlayan arkadaşına bakarken boğazında bir yumru hissetti. Jungkook yaşıyordu zaten bunu atan kalp atışlarından biliyorlardı ama uyanacağı barizdi. Yine de ya uyanırsa düşüncesi ile onu bırakmak istemiyorlardı. Beraber üstesinden gelmek son çareydi artık.
~
"Jungkook? Günaydın bebeğim."Gözlerimi, minik kollarıyla vücudumu saran sevgilimle birlikte açtım güne. Güneş hafiften dağınık yatağımıza vuruyordu.
"Günaydın Jimin."
Ona biraz daha yanaşıp burnumu saçlarında gezdirdim. Her zamanki gibi yasemin kokuyordu saçları. Huzurlu bir andı. Neredeyse hayal gibi...
"Hadi kalk kahvaltı hazırlayalım bize."
"Sen hazırlayacaksan neden olmasın aşkım"
Küçük bir kıkırtı saldı aramıza. O çok... çok güzeldi. Saf bir güzelliği vardı ve bana iyi geliyordu.
"Tamam hadi yüzünü yıka da yakışıklılığın ortaya çıksın. Ben aşağı iniyorum."
~Hellooooo
Daha ilk bölüm olduğu için kısa kestim.
Neler olduğunu az çok idrak ettiğinizi umuyorum ve öpüyorum sizi 😚😚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ིIneffable ྀ
FanfictionTüm acılar kötü değildir. Sonuçları iyi ise hayatı değiştirir.