[12 Nisan 2016]
Lisa'nın anlatımından;
Yavaşça açılan gözlerime dolan rahatsız edici gün ışığı ile gözlerimi tekrar yumdum.
Günler çabuk geçiyor, bir gün daha doğuyor yorgun gecenin ardından.
İstemsizce yatağımdan kalktım kendime çeki düzen verip saate baktım. Okula gitmem için bir saatim vardı ve yanlış hatırlamıyorsam annem ile babam birazdan yola çıkmalıydı. Odamdan çıktığımda bavulları ile kapının önünde duran ikiliye baktım. Herşeylerini çoktan hazırlamışlardı, burdan da belli oluyordu gitme planlarının önceden yapıldığı. Annem uykulu beni görünce yanıma geldi ve sıkıca sarıldı.
-"Birazdan çıkıyoruz tatlım. Teyzenin sözünden çıkma olur mu? Ve kahvaltı yapmadan sakın okula gitme."
Kahvaltı yapmayı sevmem.
-"Çocuk değilim ben anne, gidin artık. Uçağı kaçıracaksınız."
Annemin gitmek istemediği bana bakan yüz ifadesinden belli oluyordu. İçi hiç rahat değildi belli ki. Annemden sonra babamda bana sıkıca sarıldı ve bir daha göremeyecekmişçesine saçlarıma uzun bir öpücük kondurdu.
-"Gözlerimi yaşartıyorsunuz, ne duygusal an ama(!) Hadi çıkın artık. Biraz daha oyalanırsanız gitmek gibi bir seçeneğiniz de kalmayacak zaten."
Annem gitmemek konusunda babama tekrardan bir şeyler söylerken göz devirmek ile yetindim. En sonunda gidebildiklerinde teyzem masaya geçip kahvaltı yapmamı istedi. Umursamadım ve odama geçip okul için hazırlandım. Ben odama geçerken arkamdan hayıflandığını duymak zor değildi.
-"Baş belası."
Ona meraklı değildim, çok istiyorsa gidebilirdi. Tek başıma herşeyi halledecek kadar büyümüş ve bu hayata alışmıştım zaten. Aynada baştan aşağı kendimi süzdüm. Sarı saçlarım omuzlarımdan sarkıyordu, kahküllerim beyaz alnımı süslemiş, pembe renge çalan dudaklarım ile uyum sağlıyordu. Üstüme giydiğim okul gömleğinin ilk iki düğmesi açık olup beyaz boynumu gözler önüne seriyordu. Kıravatımı her an boynumdan düşecekmiş gibi bağlamıştım. Ve son olarak hemen dizimin üstüne denk gelecek şekilde olan okul eteğimi giyip bacalarımı ortaya sermiştim. Aslına bakarsanız güzel kızdım, fakat yakında ölecek olan bir kız için güzellik pek önemli olmuyor. Ve yorgun bir şekilde geçirdiğim hastane odalarındaki günlerden sonra uzun zamandır kaybettiğim gözlerimdeki parlaklık hâlâ yok. Yorgun ve bıkkın bakıyorum etrafa.
Sırt çantamı tek omzuma geçirip odadan çıktım ve teyzeme bir şey demeden ayakkabılarıma doğru yöneldim. Beyaz vans ayakkabılarımı ayağıma geçirirken teyzemin dediklerine kulak asmıyordum. Hızla evden çıkıp yürüme mesafesinde olan okuluma yol aldım. Normalde beni okula asla yürüyerek göndermezlerdi, yolda başıma bir şey gelebilirmiş. Saçmalık, neyseki annem ve babam olmadığı ve teyzemi kolayca atlattığım için uzun zaman sonra ilk kez rahatça okula gidecektim.
Okula vardığımda bir daha yürümemeye karar verdim. Sanırım ailem haklılardı. Nefes alış verişlerimi düzenlemeye çalışırken sınıfıma geçtim. Sıramın üzerine bir kaç kız oturmuş sohbet ediyorlardı. Neden sürekli benim sıramı işgal etmek zorundalar? Benim geldiğimi görünce herkes sırasına geçti.
-"Hoş geldin Lisa!"
Sıra arkadaşım, hatta tek arkadaşım Park Chaeyoung. Ona sıkıca sarıldıktan sonra yerime yerleştim. Bu sırada bana bazı şeyler anlatıyordu.
-"Dün kızlarla içmeye gitmiştik. Ve üst sınıflardan kimi gördüm tahmin edemezsin!"
Fazla heyecanlı konuşmasına merak ediyormuş gibi baktım.
-"Jisoo, şu hani sana bahsettiğim kız. Üst sınıflardan, en güzel ve en zeki kız..Ah Lisa, dün yanıma gelip benimle konuştu! Hatta bugün tekrar görüşmek istediğini söyledi. Sence benden hoşlanmışmıdır?"
Fazla heyecanına karşı onu kırmamak adına hafifçe gülümsedim.
-"Bence seni çok beğenmiştir."
Bu dediğimden sonra hafif bir çığlık attı. Bense onun bu mutluluğuna gülerek yetinmiştim. Mutlu..onu mutlu görmek beni de mutlu ediyor.
Hocanın sınıfa girmesi ile herkes yerine yerleşti ve derse başladık. İçimde garip bir his var, anlamlandıramadığım.~
-"Kurt gibi açım. Bir an önce yemekhaneye gidelim."
Chaeyoung'un dediğinden sonra bende acıktığımı fark ettim. Yemekhaneye giderken Chae birden durdu ve kolumu sıkmaya başladı.
-"Kızım manyak mısın? Ne yapıyorsun kolumu bıraksana!"
Yerinde sıçrarken karşıya bakıyordu.
-"Tam karşımızda Lisa! Ah Tanrım..normal görünüyor muyum?"
-"Eğer biraz daha kolumu sıkarsan-"
Sözümü kesti.
-"Buraya geliyor! Bana bak gerizekalı normal davran tamam mı?"
Bana diyene bakın. Göz devirdim ve bakışlarımı bize gelen Jisoo'ya doğru çevirdim.
-"Selam kızlar."
Başımı hafifçe sallayıp gülümsedim.
-"Ne yapıyorsun burada Jisoo unnie?"
-"Yeni bir kız geldi. Ona okulu gezdiriyordum, siz? Ah hem bana unnie demek yok demedim mi?"
Yeni kız derken eliyle arkayı işaret etmişti. Onların saçma sapan konuşmalarını dinlememek için arkaya odaklandım. Arkası dönük bir kız vardı, okul panosundaki yazıları okuyordu. Sıkıntıdan okuduğu her halinden belliydi. Sonra birden bu tarafa döndü. Ve o an, sadece iki saniyelik süren gözlerimizin buluşması ile ben ölümümün bu kadar çabuk olacağını hiç düşünmemiştim. Çünkü ben, o bana baktığı an onun bakışları altında ölmüştüm.
"[Nisan, 12, 2016]
Sevgili günlük,
Bugün yer yüzünde var olan parlak, göz alıcı bir yıldız ile tanıştım. Yer yüzünde böylesine bir yıldız olması mümkün mü günlük? Bana baktı, gözlerimin içine. Onun parlaklığından etkilenmemek mümkün mü günlük?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Love Diary" | Jenlisa |
Fanfiction"O güzel gözlerinle bana baktın ya, ben o zaman anladım; kendi yıldızımı göklerde boşuna aramışım bunca zaman." - Lalisa Manoban,,