Sınıf kendi arasında konuşurken öğretmenin sesi doldurdu sınıfı.
"Ben gelene kadar kitabın etkinlik kısımlarını bitirmiş olun."
Ve çıktı.
Çıktığı gibi sınıf uğuldamaya başladı.
"Hey Taki!"
İzawa'nın zavallı sesini duyunca Taki ona dönmek zorunda kaldı.
"Efendim?"
İzawa en tatlı haliyle gülümsedi.
"Sayfa altmış sekizde soru üçü ne yaptın?"
Taki cevap verdi. Derken arka sıradan bir kız yedinci soruyu, Kisugi on dördüncü soruyu ve İzawa'nın sağındaki çocuk da dördüncü soruyu istedi.
"Siz böyle zahmet etmeyin ben teker teker hepsini okuyayım."
Taki'nin bu teklifi üzerine sınıf kahkahaya boğulsa da kimse itiraz etmedi.
Herkes teker teker kendi yaptığı sayfayı okudu ve dersin çeyreğinde kitabı bitirdiler.
Bitirmeyen tek kişi en önde oturan, futbol takımının genelde adını söylemeyip "kaptan" diye hitap ettikleri Genzo Wakabayashi idi.
Wakabayashi kopyalara kulaklarını tıkamış tek başına çözüyordu. Aradan geçen zamanın sonunda öğretmen içeri girip bitirip bitirmediklerini sordu. Bitirdikleri cevabını aldıktan sonra tam kontrol etmeye başlayacaktı ki Wakabayashi'nin eli havada göründü. Hınzır bir edayla sırıtıyordu. Öğretmenin söz hakkı vermesinden sonra konuşmayan başladı.
"Hepsi kopya çektiler öğretmenim! Ben ise kendi başıma yaptım."
Sınıfı bir şok dalgası sarmış, herkes bir şeyler söylenmesi için birbirine bakıyordu.
"Bu doğru mu?"
Sinirle öğrencilerine bakıyordu
"Aramızda bir soruyu tartışıyorduk hocam, arkadaş ondan mı bahsediyor ki?" Diye denedi Takasugi.
"He ya odur herhalde," destekledi İzawa.
Öğretmenleri zaten çekik olan gözlerini kıstı.
"Şimdi anlaşılır ne yaptığınız."
Topuklarını sinirle yere vurarak sınıftan ayrıldı. Herkes anında Kaptan'a döndü. Edecekleri küfürler dillerinin ucuna kadar gelmişti ama o kadar. Sınıfta sessizlik hakimdi. Çünkü o Kaptan'dı. Onunla tartışmak kimsenin harcı değildi.
Genzo ise yaptığından aldığı hazla arkasına yaslanmıştı. Sınıftaki öğrencileri görmüyor gibiydi. Yüzündeki hınzır sırıtış büyümüştü. Ama aslında bunu neden yaptığını bilmiyordu. İspit seven bir insan değildi ve eğer kendisi başarıyorsa diğer insanların ne halt ettiği umurunda olmazdı.
Aslında kendine itiraf etmese de bunu yapmasının bir sebebi vardı. Izawa'nın kopya çekmesi hiç hoşuna gitmemişti. Neden bilmiyordu. Çekebilirdi aslında, sonuçta bir öğrenciydi.
Birden silkinip kendine geldi. Saçmalıyordu. Sadece sınıfı rezil etmek hoşuna gitmişti. Olayın Mamoru Izawa ile hiçbir ilgisi yoktu.
hiiiç içime sinmedi ama ilk bölüm yazıp bırakmaktan nefret ettiğim için atıyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐡𝐞𝐚𝐯𝐞𝐧 𝐜𝐚𝐧 𝐰𝐚𝐢𝐭|𝐢𝐳𝐚𝐰𝐚𝐲𝐚𝐬𝐡𝐢
Fiksi Penggemarİzawa'nın gözlerine baktı. "Evet," dedi. "Benim gibi kazanma arzusuyla yanıp tutuşuyor, ne istediğimi biliyor."