'1.Bölüm : Sokak Lambası'

119 23 27
                                    

'1.Bölüm
Ne fazla aydınlık ne fazla karanlık, tam anlamıyla loş ... -malefiz'

Selam hikayeyi taşımak zorunda kaldım yine oy verip yoruuum yapar mısınız?
-

Cama şiddetle vuran yağmur taneleri beni ürkütse de oturduğum yerden doğruldum ve kitabı rafa kaldırıp lambamı söndürdüm. Hemen gidip yatagimin yanindaki gece lambasini yaktim .
Tuhaftim. Geceleri karanligi sevmezdim. Ama gunduzleri de aydinligi sevmezdim. Şimdi düşünüyorum da ben loşu seviyordum. Ne tam anlamıyla aydinlikti ne de tam anlamıyla karanlık. Benim dünyam gibiydi. Ne karanlık ne aydinliktı. Ne renkli ne siyah beyazdı. Ne mutlu ne mutsuzdu.

Saat erken olduğu için salonda hala televizyon izleyerek babamı bekleyen annemi umursamadan yatağımın içine oturdum. Yorganı kafama kadar çektikten sonra telefonu elime aldım.
Ekranda " 3 yeni mesaj!" yazısını görmemle heyecanla mesaj sayfasına girdim.
"Deniz?"
"Müsaitsen sizin evin önündeki parka gelir misin?"
"Acil!!!"kaşlarımı çatarak mesajı okuduktan sonra bu kadar acil ne olabilir diye düşündüm çünkü Tolga benle konuşmayı tercih eden bir tip değildi. O genellikle çevresi popüler, zengin ve güzel kızlardan hoşlanırdı. Peki ya ben?Her neyse...

"Tamam geliyorum."yazıp yatakta doğruldum. Üstüme siyah kotumu ve kapşonlu mavi sweati geçirip odadan çıktım. Annem beni hazır bir halde görünce kaşlarını çatarak kafasını nereye gittiğimi sorar gibi iki yana salladı. Annem Tolga'yı bildiği için yalan söyleme gereği duymadan" Tolga sanırım biraz kötü parka çağırıyor . Geç olmadan dönerim. "
Annemin gözleri dolunca hızlı adımlarla yanına gittim."Geç kalmam anne." anneem derin bir nefes alip konismaya başlayınca gözlerimi devirdim . Duvardaki saate bakıp duruyordum sonunda dayanamayıp annemin yanağından öpüp karnını okşayıp kapıya doğru ilerledim ve kapıyı çekip dışarı çıktım . Yağmur'un daha da şiddetlendiğini görünce eve gidip şemsiye almayı düşünsem de annemi dinlemek istemediğim için hızlıca kapşonumu kapatıp ilerlemeye başladım. Bilirsiniz işte hamilelik hormonları, bardak kırılsa ağlıyor. Haklı mi bilmiyorum ama Tolga'nin beni kullandığınıve umursamadığını düşünüyorum
. Bilmiyorum ya da böyle bir ihtimali var saymak istemiyorum . Emin değilim ...
Parka gidince üstü kapalı olan bankın altında beklemeye başladım. 5-10 dakika bekledikten sonra telefonumu çıkarıp aramaya başladım. Telefon meşgule alınınca kaşlarımı çatıp mesaj atacağım sırada omzuma biri dokununca korkuyla arkama döndüm ve refleksle elimi havaya kaldırdım.

"Tolga?" dedim elimi korkudan çarpan kalbimi üstüne getirip sakinleşmeye çalışmak istermişçesine bekledim.

"Benim."dedi sesi uyuşuk çıktığı için ilk başta tanıyamasam da sokak lambasının ışığının hizasına gelince yeni çıkmaya başlamış sarı sakallarını ve kalbimin hızını arttıran mavi gözlerini gördüm. Gözlerime bakıyordu. Ilk defa bir böceğe bakıyormuş gibi bakmıyordu. Bu sefer gözleri sinirle ve alayla bakıyordu.

"Beni niye çağırd..."cümlemi tamamlamama izin vermeden üzerime doğru gelmeye başladı. Yaklaştıkça yoğun gelen alkol kokusuyla gerilemeye çalıştım ama bileğimden tutan eli gitmeme izin vermiyordu. Tolga'nın sinirini beş yaşındaki çocuk bakışlarından anlamasa kesinlikle bilegimdeki elinin morarttigi yerden anlardı .

"Bak Deniz şu ana kadar her bokunu anlayışla karşıladım. Okulda Pelin 'e bağırdın sustum. Üstünden boya döküp okula rezil etti..."lafını kesmeye çalıştım "...ama o ola..."lafımı kükrüyerek böldüğü için gözlerim istemsizce dolmaya başladı.

"Ama'sı yok lan Pelin'e gidip her boku anlatiyosun senin gibi birini sevmedigimi onu deliler gibi sevdiğimi ve aradan çekilmek istediğini söylüyosun. Ya sen baya aptalsin ya kızım benim seni sevebilme ihtimalini düşündün mü hiç seni ya seni..."elleriyle beni göstererek iğrenir gibi baktı ve bakışları bir noktada sabitlenince üzerime baktığını anladım. Baktığı yere bakınca...
Olamaz ya...
Bu sefer gerçekten...
Of...
Büyük bir kahkaha atınca ona bakmaya başladım. Gülmesi bitince elini boynuma getirdi ve sert bir şekilde boynumdaki kolyeyi kopardı.

"Aaa..."ağzımdan kaçan sözlerle gözyaşlarım hızlanmaya başladı. "Ciddi misin Deniz sen ? Pelin'e götürmedin mi bu kolyeyi sen...sen...ne iğrenç bir kızsın ya..."Artık yeterdi bence. Bu kadar dinliyebilmek için zaten insan üstü bir kalbi susturdum. Bu kadar yeterdi.

Cümlesini bitirmeden bankın altından çıkıp yağmurda yürümeye başladım. Parkın çıkışına doğru ilerlerken hala arkamdan seslendiğini duyabiliyordum. Gözyaşlarım sel misali gözlerimden akarken dinmek bilmiyordu. Sevgiyi hiç bir zaman engelleyemezsiniz. Ben de 5 senedir engelleyemiyordum. Ama ilk defa bu kadar aşşağılanmıştım. Ilk defa bu kadar ağlamıştım. Ilk defa bu kadar kirilmistim.
Sokak lambasının altından geçerken aklıma bir saat önce düşündüklerim geldi. Ne tam anlamıyla aydınlık ne tam anlamıyla karanlık. Işte şimdi tam anlamıyla karanliktaydim. Ne renkli ne siyah beyaz . Işte şimdi siyah beyazdim. Ne mutlu ne mutsuz. Işte şimdi tam anlamıyla mutsuzdum...

Sokak lambası...

Sokak lambası...

Sokak lambası...

Aklıma eski düşünceler gelirken yanağıma düşen yaşları elimle silmeye çalıştım ama durmak bilmiyordu...

Eve yaklaştığımda adımlaaarımı hizlandırdım. Bir an önce uyumak istiyodum . Zile defalaaarca ardı ardına bastım . Adim sesleri yaklaştıkça üzüntüm yerini öfkeye bırakıyordu.
Kapı açıldığı gibi botlarimin çamurlu olmasına aldırmadan merdivenlere koştum. Annemin arkamdan seslenmesine aldırmadan merdivende önüme çıkan Anka 'yı kenara ittirip odama koşmaya başladım. Adimlarim odama yaklaştıkça annemle Anka da pesimden ilerliyodu . Bir yandan hıçkırırken bir yandan odamın kapısını açmaya calisiyodum. Gene sıkışmıştı. Onların yaklaşmalarına izin vermeden kapıyı zorlayarak kapıyı büyük bir gürültüyle kapattım .
Kimseyi duymak istemiyodum. Dayanamiyordum. Bu kadar kötü sevmemstim ben onu. Saygı duymuştum. Platonik olsam bile onun beni sevmemesine saygı duymuştum. Zorbalık hiç bir zaman yapmamistim. Ben zorba bile olamazdım ki. Sinirli olduğum bir anda kurduğum bir kaç cümle için bu kadarını haketmemistim. Bu kadar-

"Anneee!" Anka'nın çığlığı düşüncelerimi yarıda kesti ve duyduğum son şey merdivenden gelen gürültüydü.
Kapıyı açtığım gibi merdivendenden aşşağıya baktım.

Sadece kan vardı .

Her yerde fazla kan vardı.

Çok fazla.

Ayaklarım işlevini kaybetmişti adeta.

Kıpırdayamıyordum .

Tüm dünya susmuştu sanki.

Söz hakkı bendeydi ama dilsizdim o an ben sağırdım.

Anka'nın çığlığının aksine benim sesim fısıltı hallinde çıkmıştı.
"Anne..."

-
Görüşleriniz ^^

SığınakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin