Derim ki ayrılık gündemdedir ne yapılsa...

2.8K 210 584
                                    

FİNAL BÖLÜMÜ







Taehyung ciğerlerinden kopup gelen ateş sıcağı nefesi verirken acı dolu bir haykırışla, "Onu görmek zorundayım!" dedi. Önündeki görevli sanki aynı dili konuşmuyorlarmış gibi ona hissizce bakıyordu. Taehyung çıldırmamak için kendini zor tutuyordu ama buraya kadar gelmişken öylece geri dönemezdi. Hayır, bunu yapmayacaktı. Ji Eun'u buradan almadan ülkesine geri dönmeyecekti. "O benim karım, anlıyor musun? Tanrı aşkına sizde hiç mi vicdan yok?"

Görevli oturduğu yerden kımıldamadan önündeki belgenin sayfalarını çevirip bir şeyler karalarken Taehyung bayılacak gibi hissediyordu. Etrafı saran rutubet kokusu ve gri duvarlar birleşip onu yutacak gibiydi. Mide bulantısı şiddetle artıp boğazını tırmalarken, koyu yeşil üniformalı görevli asker bir süre etrafını inceledi. Sonunda gözleri ağlamakta olan Taehyung'a dikildiğinde sert bir şekilde, "Sadece on dakika." dedi. Taehyung haykırarak bu kadar uzun ayrılığın ardından yalnızca on dakika verilmesine itiraz etmek isterken, bunu da kaybedeceğini bildiğinden hızla salladı kafasını. Elleri ve bacakları titriyor, onunla karşılaştığı an ne diyeceğini düşünüyordu.

Özledim demek bile yetersizdi artık. Aylarca hissettiği korku, medyada sürekli fotoğrafını gördüğü fakat yatağının sol kısmında eksik olan karısı, ona ulaşamamanın beraberinde getirdiği endişe, kabus dolu geceler ve devlet politikaları sebebiyle hiçbir şey yapamamanın çaresizliği onu bitirmişti. Şimdi öylece yanına giderken kalbi boynunda atıyor, aldığı kısık nefesler göğsünü daraltıyordu.

Anahtarları belinde şıngırdayan gardiyanı takip ettikçe, içinde büyüyen adaletsizliğe karşı öfke ve elini kolunu bağlayan tüm sebepler onu daha çok sarıyordu. Sonunda görüşme salonunun olduğu yere giren Taehyung dudaklarını dişleyerek salonda volta atarken iki dakika sonra demir kapı açıldı ve içeri o girdi. Taehyung, Ji Eun'u görür görmez nefes almayı unuttu. Ne halde olduğunu bile göremeden hıçkırarak ağlarken, ondan daha beter halde olan karısını elinden tuttu ve kendisine çekerek sıkıca sarıldı. Hissettiği duyguların tarifi yoktu. Hem onu tekrar görebildiği için mutlu, hem de ona böyle bir yerde, aylar sonra ulaşabildiği için öfkeliydi. Karmakarışık duygular içerisinde ona sarılırken Ji Eun'un, "Seni bir daha göremeyeceğim sandım." dediğini duydu. Sesindeki umutsuzluk Taehyung'un yüreğini parçalamıştı.

İçini çeke çeke ağlayan karısından ayrılıp ip gibi kalmış yüzünü avuçlarının arasına aldı ve kısacık kalmış kahverengi saçlarını öptü. Ela rengindeki gözlerinin parlaklığı yitmiş, teni soluklaşmıştı.

"Buradayım Eun-ah. Geciktiğim için affet beni, ne olursun. Artık yalnız değilsin, duydun mu beni?"

Ji Eun başını sallarken sonunda Taehyung ağzını açık bırakacak bir şey fark etti. Ji Eun ona bir tırın altında kalmış gibi ezilmesine neden olacak buruk bir tebessümle baktı. Sevinmesi, ciddi anlamda havalara uçması gereken bir şeydi bu ama Taehyung o an bunun için yalnızca suçlu hissetti. Sanki geleceği şimdiden görmüş gibi, ufacık bir çocuk gibi dizlerinin üzerine çöküp hıçkırarak ağlamak ve özür dilemek istedi.


8 AY ÖNCE


Tartıştıkları gece Taehyung eve dönmemişti. Ertesi gün Ji Eun işten eve döndüğünde onu minik bir valizi hazırlarken görmüştü. Ji Eun dayanamayıp nereye gittiğini sorduğunda Taehyung hiçbir şeyi çözmeye istekli olmayan, soğuk bir tavırla "Umurunda mı?" diye terslemişti. Ji Eun üstelemedi, Taehyung da ekstra bir şey söylemeyip çıkıp gitmişti zaten. Birkaç gün Ji Eun için eziyetti. Ara ara girdiği sinir ve ağlama krizleri yüzünden işine odaklanamamış, içine attığı ve yansıtmamaya çalıştığı tüm acı hatıralar onu kemirip yutmuştu.

infidad | kth Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin