Ne güzel çocukduk.

10 2 0
                                    

Dünyaya en masum gözlerle bakan bir  çift gözdür çocuk. O kadar masumduki dünya ve insanlar . Bilseydim eğer büyüdükçe kaybolacak bu masumluk bu kadar heves etmezdim büyümeye , çocukluk işte.
Ben semine erzurum'un eski ismiyle Haydarı köyünde yaşıyorum. 10 yaşındayım şu anlık 6 kardeşiz . Babam geçirdiği bir kazadan sonra bir ayağı sakat kaldı . Ben ve Kardeşlerim babama Tarlada ve büyük baş hayvanlara bakımında yardımcı oluyoruz. Kardeşlerin en büyüğü ben olduğum için en çok da ben yardım ediyorum. Yazları Tarlada kışları ise merada koşturup duruyorum .  Hareketli ama rengarenkbir çocukluğum var .sadece karşı komşumuzun televizyonu olduğu için akşamları elif pınar ve ben onlara gidip o siyah beyaz küçücük ekrana şaşkınlıkla bakardık. Heralde her akşam gitmemizdendir , komşumuz rahatsız olmaya başlamıştı bazen bizi kovardı . Ama çocukluk işte işte yinede her akşam giderdik . Dedem bu durumu fark edince inadını kırıp eve televizyon almaya karar verdi . Artık bizim evde televizyon olacaktı ve artık bazı arkadaşlarım belkide bize televizyon izlemeye gelecekti. Dedemi duyan babam dururmu paralarını biriktirmek için koyduğu sandıktan 5o tl   çıkarıp aldı. Annem 50 lirayı görünce "bu para çok 30 tl ye alırdın" dedi . Ama babam pek kimsenin sözünü dinlemezdi "sen Karışma benim işime" dedi ve ceketini sandalyenin üzerinde aldı ve sağ taraftaki pencerenin içindende takke sini alıp otobüse kavuşmak için hızlıca evden çıktı. İki erkek kardeşim Ahmet ve Ökkeş  Salçalı ekmeği ellerine alıp bahçenin kapısında oturup heyecanla babamı ve televizyonun gelmesini bekliyorlar dı. Bende belli etmemeye çalışsamda çok heycanlıydım . Ökkeş yine ayaklarını çamur etmişti onları yıkamak için çeşmeye hiç gitmediğim bir hızla gidiyordum. İçindende Ökkeş'e kızıp duruyordum . Çeşmeye vardığımda  sanki kasıtlı gibi tüm köyün kadınları çeşmede toplanmış gıybet edip duruyorlardı . Bende Kalabalık dan istifade yeni televizyonumuzla övünmeye başlamıştım bile , çeşmeden bulaşık yıkayan kadınlardan biri bana sırasını verip sorular sormaya başladı.
-deden sonunda keçi inadından vazgeçti ha.
-evet. Arkadan bir kadın,
-benim kardeşim gilin aldığı televizyon hem kocaman hemde renkli sizinki de öylemi?
-bilmiyorum . Dedim ve yıkadığım ayakların süzülmesini bile beklemeden koşa kaşa çeşmeden ve şu çok soru soran kadınlardan uzaklaştım.  Aslında mevzu onların çok soru sorması değildi , zaten konuyu ben açmışdım . Benim acelem babam gelmeden eve kavuşmamdı . Eve yakşaşınca köy otobüsünün sesini duydum iyice hızlı koşmaya başladım . Eve vardığımda babam içeri girmiş televizyonu kutudan çıkarıyor du . Sonunda bizimde bir televizyonumuz vardı hemde renkli ve kocamandı .Babam anten çanak işlerinden pek anlamadığı için Ahmet'i yukarı köydeki genç bir oğlanı çağımaya göndermişdi.  Ahmet ve o abi gelince heycanımız kat kat arttı. Artık televizyon hazırdı . Tüm gün karşısında oturduk 6 kardeş akşam olunca tüm aile toplanmış izliyorduk tabi bir kişi hariç dedem! O yemin etmişti o yaşadığı sürece o televizyon bu eve girmeyecek diye. Ama yine dede yüreği kabullenemedi torunlarının başkalarına heveslenmesini.o arkasını televizyona  dönmüş pencereden bakıp hemde tesbih çekiyordu. Hacı ninem dedeme uzun uzun baktı ve hiç unutmuyorum şöyle dedi " ordan pencerenin yansımasından zor olur dönde televizyona bak " . Dedem gerçektende pencerenin yansımasından izliyordu . Dedem baya birşeyler söyledi ama muhtemelen biz altı canavarın gülme sesinden birşey duyulmuyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 31, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

umut kumbarası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin