°3

69 10 7
                                    

Eve gidince mutfağa gidip köşedeki dolaptan kahve makinesini çıkarttım. Tae ile beraber kahve içmek yorgunluğumuzu alır diye düşünerek kahveyi yapmaya koyuldum. Bir ara kapıdan koltukta oturan Tae'ye baktığımda parmağını ucundaki minik sargıyla uğraşıyordu.

Kahveleri yapıp içeriye götürdüğümde tepsiyi ortadaki masaya bıraktım ve her zaman ki yerime küçük koltuğa kendimi attım. 

''Parmağındaki sargıyı çıkarayım mı? Geçmiştir zaten o.'' dediğimde ise O, benim abarttığımı kastederek reddetti. Bende büyük bir sabırla nefes vererek
''İyi, kahve parmağının acısını geçirir dostum.'' dediğimde biraz yumuşadı ve
''Güzel düşünmüşsün. İçtikten sonra umarım geçer." diye karşılık verdi.
Kahvelerimiz bittikten sonra ben onları mutfağa götürmek için kalktığımda ise Tae parmağındaki onun için sargı gibi gözüken yara bandını çıkarmaya çalışıyordu.

Geri döndüğümde ise önceki Tae'den eser yoktu ki aynanın karşısına geçip kırmızı parlak saçlarını düzeltiyordu. Tabii ki de ağzına takılan şarkı ile beraber.

"Hayırdır. Gideceksin galiba?" dediğimde " Aynen her zaman gittiğim bir kafe var ya oraya gideceğim. Uzun zaman oldu. Bekleyenlerim var." diyerek göz kırptı. Başımı hafif sağa sola sallayarak gülümsedim.
" Tamam bir kaç saate de Jungkook aldıklarımızı gönderir. O zamana kadar ben evde takılırım. Gelirken ya da birisi ile evde kalan son birkaç şeyi gönderir misin?" dediğimde onayladı fakat odaklandığı yer "Jungkook'tu"

"Vay demek Jeon Jungkook senin için Jungkook oldu ha? Yakında Jungkook-ssi'in de olur öyle deme.

Tam küfür edecektim ki saçlarımı karıştırıp toz olup gitti. Ben de içeriye geçip yumuşak füme rengi koltukların üzerine attım kendimi. Uzanınca ne kadar yorulduğumu fark etmiştim; insanlardan, hayattan ve diğer gereksiz şeylerden tam uykuya dalacaktım kapı çaldı.  İçimden bir küfür savurarak hafif küçülmüş gözlerimle kapıya yöneldim. Gelen kişinin bir şeyini unutup geri almak için gelen Tae olduğunu düşünüp tam bağıracaktım ki karşımda yanında 5-6 elemanıyla gelen Jungkook'u  görmemle gözlerim açıldı.

Konuşmak istediğimde bir iki bir şey kekeledikten sonra konuşamadığımı farkettim. Jungkook ise kafasını eğdi ve hafifçe gülümsedi. O sırada kendimi toparladım ve
"Hoş geldiniz. Ben de birazcık uzanmıştım. Kusura bakmayın." dedim hızlıca. Jungkook da "Sorun değil. Biz rahatsız ettik. Özür dileriz. Eğer şimdi müsaitseniz..?
"Evet, evet buyurun. Arka tarafa geçelim." dediğimde arka tarafa doğru yürüdük. Adamları ağaçların ve bitkilerin nereye yerleşeceğini gösterdim. Onlar da işlerine koyulduktan sonra Jungkook'la kalmıştım. Birden hafif bir ses tonuyla "Zor olmalı." diyerek Jungkook'a baktım. Bana baktığında anlamamış, kafasının üzerinde soru işaretleri uçan bir Jungkook'la karşılaştım.
"Yani.. Yani her müşterininle böyle ilgilenip evlerine falan gitmen."
Kafasını yerden yavaşça tebessümle kaldırarak
"Herkesle böyle ilgilenmiyorum. Hatta evlerine bile gitmiyorum. Verilen adreslere elemanları gönderiyorum" dedi.

"Peki bizimle serada da ilgilendiniz. Şu an evimdesiniz de bir sebebi mi var acaba? Neden yani?" merakla ona baktım. "Aslında bilmiyorum bahçen güzel. seçimlerin güzel. Yüksek pozitiflikle yardım edip ilgilenmem gerek diye bir his var içimde. Önemli bir sebebi yok."

İçimdeki kelebekler kozalarından öyle fırlama uçuşa geçmişlerdi ki beni de uçuracaklardı. Neden olduğunu bilmiyordum. Onun her şeyi hoşuma gidiyordu. Boyu, saçları, ses tonu, hafif tebessümle bile kısılan gözleri.. Normalde insanlara böyle yaklaşımlarda bulunmazdım. O farklıydı sanki..

Adamlar işlerini bitirmiş, gitmek için hazırlanıyorlardı. Bahçemin şimdiki halini görmek bile rahatlatmıştı beni. İşçilerle kapıya doğru giden Jungkook'un kolunu istemsizce tuttum.
"Bay Jeon.. Madem nadiren evine gittiğiniz müşterilerinizden biriyim. Bir kahvemi içmez misiniz?"

"Teşekkür ederim. Siz de yorgunsunuzdur. Daha fazla sizi yormayayım. "

Biraz ısrar ettikten sonra kabul etti. Onu oturma odasına yönlendirdim. Elimle koltuğu işaret ederek
"Buyrun. Kahveyi nasıl seversiniz? Şekersiz?"

"Şekerli."

"Hemen gelirim. Siz rahatınıza bakın."

O etrafa tıpkı bir  meraklı tavşanmış gibi bakarken ben de aceleyle mutfağa girdim.

×××××××××××××××××××××××××
Hi Guys! Nasılsınız bakalım? Nasıl gidiyor bölümler?

Kusura bakmayın. Bölüm hem geç geldi hem de biraz kısa oldu. Bir dahaki sefere telafi edeceğim. Büyük ihtimalle cuma akşamı yb atarım.
Söyleyeceklerim bu kadar. Söylemek istediklerinizi buraya doldurun. Bays!
                                               ~02:45🌌




Hedera|JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin