beğenip beğenmediğinizi anlamak istiyorum lütfen
°
"Yani kısaca diyorum ki, Jihoon'u okuldan gönderme kararımızı kesinleştirelim. Zaten kaç kere uyardık. Çocuğun çıkarmadığı kavga, çiğnemediği kural kalmadı. Özellikle son yaptığı-" Birkaç kez öksürüp devam edeceğim sırada hemen çaprazında oturan Yoora lafımı kesmiş, her zamanki gibi bir şeyler saçmalamaya başlamıştı. Sinirle gözlerimi devirip yumruklarımı sıkarken tek dileğim bu aptal toplantının bitmesiydi.
Yaklaşık yarım saattir buradaydık ve sözüm Yoora tarafından o kadar çok kesiliyordu ki dudaklarım ısırılmaktan kanamaya başlamıştı.
"Bay Jeon, beni dinler misiniz artık" Yoora'nın ince sesini duyduğum anda bakışlarım dikkatle bana bakan Jeongguk'a kaymıştı. O sırada Jeongguk ise panikle bakışlarını çekip kravatını düzelterek Yoora'ya dönmüştü. "Bir şey mi demiştiniz?"
Bugün içerisinde üçüncü kez aynı şeyi yaşayan Yoora'nın masanın altından sinirle yumruklarını sıktığını görebiliyordum, ve bu tabiki de bunu izlemek çok zevkliydi. Fakat Bay Jeon'a gelirsek, sabahtan beri üstümdeki kıyafetlere bakıp duruyordu. Uzun zaman sonra ilk kez takım elbise giymemiştim, ve bu okulun kuralları vardı. Dudaklarımı ısırarak boynumu eğdim ve siyah kot pantolonuma, ve içine soktuğum boğazlı kazağıma göz gezdirmeye başladım. Sanırım pantolonlarımı biraz daha bol seçmeliydim.
"Bıraksana adamı Yoora, toplantıdan daha önemli işleri var şu an" Eunbi geniş gülümsemesiyle sadece bizim tarafın duyabileceği şekilde fısıldadığında düşüncelerimden kurtulup çatık kaşlarımla sessiz olması için Eunbi'yi uyarmıştım. Uzun süredir yakın arkadaşlardık ve haliyle beni tanımış, bakışlarımı da görmüştü. Ve bunu bana bir koz olarak kullanmaktan asla çekinmiyordu.
"Pekala, Jihoon'u okuldan gönderiyoruz. Dediğiniz gibi Bay Kim, birçok kez uyardık, yapabileceğimiz tek şey olarak geriye bu kalıyor. Teşekkürler arkadaşlar, toplantı buraya kadardı, dağılabilirsiniz" Jeongguk dikkatle konuşmasını bitirip bana dönmüştü.
"Siz, siz bir yere gitmiyorsunuz Bay Kim"
Diğerleri kapıdan çıkana kadar bekledi Jeongguk, daha sonra yavaş adımlarla yanıma gelmeye başladığını kalbim ağzıma gelirken gergince ayağa kalktım ve bakışlarımı odayı ilk defa görüyormuş gibi etrafta gezdirmeye başladım. O sırada bakışları yeniden bana döndü. İşte o an, az önceki sert halinden eser kalmayan, yumuşak bakışlarıyla karşılaştım.
Önce yan bir gülümseme sundu bana, bu gergin halelerim hoşuna gidiyor olmalıydı.
"Taehyung-ah, üstündekiler biraz şey değil mi?"
Yutkundum.
"Fazla cüretkâr durmuyor mu?"diye mırıldandı yeniden beni baştan aşağı süzerken. Yakalarımı çekiştirerek yüzüme hava gelmesini sağladıktan sonra başımı salladım sessizce. Devam etti,
"Ve bilirsiniz, okulumuzun kuralları var. Bir öğretmen, öğrencisine örnek olmalı"
Takım elbisesinin ceketini çıkartıp sandalyeye astığında bakışlarım gömleğinin içinden belli olan ince beline kaydı.
İşte o an, ince belini sıkıca sarıp bedenini hemen yanındaki masaya sertçe oturtmak, bembeyaz tenine saatler boyunca izlerimi bırakmak istedim.
Benden bir cevap beklediğini hissettiğimde kafamı hızlı hızlı sallayıp dudaklarımı ıslattım ve haklısınız diye mırıldandım sesim olduğundan da boğuk çıkarken. "Bir daha olmayacak Jeongguk. Söz veriyorum"
"Bugün Hei'nin sınıfına dersin var mıydı?" Ani sorusuna karşılık gelen gülme isteğimi bastırmaya çalışmıştım fakat bunu tabi ki başaramadım. Aklımda neler neler dönmüştü ve sorduğu tek şey bu muydu yani?
"Ne gülüyorsun? Komik bir şey mi söyledim? Cevap versene bana. Taehyung gülmesene, soru soruyorum burd-" Hızla yanına gidip öyle sıkı sarılmıştım güzel beline ki elleri hızla iki yana kalkıvermişti.
Kıyafetlerimden rahatsız olmasının sebebi sikik kurallar değildi, beni kıskanmasıydı.
"Jeongguk, çok güzelsin biliyorsun değil mi bunu?" Kokusunu derin derin içime çekerken mırıldandım boynuna doğru. Akıllara sığmayacak bir güzelliği vardı, beni deli ediyordu. Neredeyse otuz yaşına gelmiş bir adamın aşık olması öyle kolay bir şey değildi, ve Jeongguk bunu fazlasıyla başarmıştı.
"Ben hep seni dinledim bugün, bir saniye bile duymadım Yoora'yı" diye fısıldadı kulağıma zira odada bizden başkasının olmadığının farkındaydı. Başımı kaldırıp göz göze gelmemizi sağladım ve belindeki elimi biraz daha sıkılaştırarak diğer elimi saçlarına daldırdım.
"Öyle mi?" Diğer herkese karşı hep sertken bana gelince böyle masumlaşması yaş farkımızdan mıdır bilmiyordum ama bu oldukça güzeldi. Farklı hissediyordum.
"Öyle" Büyük gözleri gözlerime kitlenmiş, hafif al al olmuş yanaklarıyla bana bakan bu güzel çocuğun uzun saçlarına dayanamayıp dudaklarımı bastırdım. Bu güzel an karşısında sürekli midem kasılıyor, yanaklarım yanıyordu fakat onun ne düşündüğünü bilememek benim için oldukça kötüydü.
Ve biz o gün buna rağmen dakikalarca birbirimize sarılmıştık.
•
🕊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
heaven and back ▪︎taekook
FanfictionKim Taehyung öğretmen olarak çalıştığı okulun genç müdürüne gönlünü fena kaptırıyordu.