Basit bir krallıkta normal bir gündü. Kral Farlee tahtında oturuyordu. Tüm kardeşlerini, annesini ve babasını kaybetmişti. Hiçbir tanıdığı veya sevdiği hayatta değildi. Farlee, bilime çok önem veren biriydi. Bu yüzden kraliyet bilim insanına bir sürü ayrıcalık tanıyordu. Kendisine özel saray boyutlarında labaratuvarlara sahipti. Farlee, saçları ve gözleri koyu kahverengi, açık tenli biriydi. 1.93 boyuyla oldukça iri ve yapılıydı. Ailesinin ölümünden dolayı tahta 19 gibi genç bir yaşta geçmişti. Genç kafasıyla gördüğü eğitimlerin ve arkadaşlarından ötürü felsefe ve bilime önem vermişti. Bu 4 yıl boyunca işe yaramış olsa da tecrübesizliğin verdiği etkiler de vardı. Çalışan olarak seçeceği kişileri doğru seçememişti. Daha önce ona kazık atan insanları fark edememişti ve bu konuda oldukça tecrübesizdi. Fazla yumuşak kapliydi. Bu yüzden herkese hemen güveniyordu. Bir çalışan büyük veya küçük bir hata yapınca "herkes hata yapar sonuçta insanız" diyordu. Bu başta diğerleri tarafınan Kralın uyguladığı bir taktik olarak sanılsada, zamanla kralın gerçekten böyle düşündüğünü fark ettiler. Bu da Kral'ı da çok eziklemelerine yol açtı. Bazıları için Kral dalga konusuydu. Farlee'nin tahta geçişinden 5 yıl sonra, "önemli olan aşktır" diyerek rastgele bir çiftçi kızla evlenmişti. Bu sırada bu 5 yılda ilerlemiş olan krallık artık ilerlemeyi yavaş yavaş kesiyordu. Çünkü devlete çalışan insanlar artık Kralı küçümsedikleri için işlerini yaparken daha gevşek olmaya başlamışlardı. Kral da gerçekten bunlara birşey demiyordu. Kovmuyordu. Ceza vermiyordu. Zamanla çalışanlar daha ciddiyetsiz oldu. Ve gelişmek yerine gerilemeye başlandı. Farlee sebebine anlam verememişti. Aklına bir fikir gelmişti. Kendisi de bilimden anlardı. Kraliyet labaratuvarına girdi. O zamanın kraliyet bilim insanı sadece uzanıyordı. Dikkat çekmek için boğazını temizler gibi yaptı. Çıkan sesten Bilim insanı kalktı ve Farlee'ye baktı. "Ah, hoşgeldin. Ne istiyo'n?" diye sormuştu. Farlee sinirle bilim insanının yakasına yapıştı. Onu tek eliyle havaya kaldırmıştı. Bilim insanı şok içerisindeydi. Böyle birşey yapmasını hiç beklemiyordu. Sahteden kıkırdadı. "Ş-şey... Bir sorun mu vardı?" dedi. Farlee ise sinirli bir şekilde adamın gözlerinin içine bakıyordu. "Bana bak Alephs. Bu kadar tembellik yeter. Bilim konusunda en gelişmiş krallık olmamıza rağmen diğer krallıklar teknoloji konusunda bize nasıl yetişebiliyor! 1 yılı aşkın bir süredir gelişemiyoruz! Gittikçe gerilemeye bile başladık! Neler oluyor!" dedi. Adı Alephs olan bilim insanı insanı ise korkuyla yanıtladı. "B-BEN NEREDEN BİLEYİM? Savaş veya ekonomi başkanı değilim!" Alephs bu duruma anlam verememişti. Farlee onu sertçe bıraktı. "Sana teknoloji konusunda gelişmeyi kesme demiştim. Burada yatıyorsun. Ve diğer devletler de bize teknoloji açısından yetişebiliyor. Sana sorumluluğu verdiğmi çok kez söyledim! Onlara gizliden bilgi mi sızdırıyorsun!" Farlee gözlerinden okunabilir bir şekilde çok sinirliydi. Alephs serbest olunca yakasını ve saçını toparlayıp yanıtladı. "Heh? Kaç yıllık arkadaşız! Bana güvenmiyor musun? Nasıl bunu düşünebilirsin! Kendinden utanmalısın! Çünkü az önce en iyi arkadaşını kaybettin!" dedikten sonra kapıya doğru ilerledi. "Ayrıca istifa ediyoru-!" Demesine kalmadan Farlee koluyla önünü kapatıp Alephs'i geriye ittirdi. "Hiçbir yere gitmiyorsun. Ve sen benim arkadaşım falan değildin zaten. Şimdi buraya asıl gelme sebebimi söyleyeceğim. Biyolojik bir silah yapacaksın." Alephs kaşlarını çattı. "Peki ya yapmazsam?" Farlee karşılık olarak kulağına eğildi. "Seni sallandırırım. Halka açık bir yerde. İbretlik olur ne dersin?" dedikten sonra hiçbirşey demeden çıktı gitti. Alephs kaskatı kesilmişti. "Ona... Ne olmuş? Böyle biri değildi..." dedikten sonra bir süre kendine gelemedi. Birkaç saat sonra olanları düşündükçe sinirlenmeye başlamıştı. Daha önce hiç bu kadar aşağılanmamıştı. Bu yüzden sinirliydi. "Biyolojik silah mı istiyorsun? Sana en iyisini yapacağım!" demesiyle labaratuardan çıktı. Ertesi gün küçük ama zehirli bir kurbağa ile labaratuara girdi. Elinde eldiven vardı. Böylece kurbağanın derisindeki zehirli salgısına temas etmeyecekti. Sinirle elindeki kurbağayı sertçe masaya attıktan sonra işe koyuldu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mirona
FantasyKrallıkda herkes normal yaşarken kraliyet bilim insanı yanlış bir şeyler yaptı ve kraliyetin her yerinde sürekli çoğalan yaratıklar var.çok büyük bir ormanda halk dağılmıs bir şekilde hayatta kalmaya çağırıyor(Yoruma ismini yaz ve hikayede ismin yer...