Parmaklarım sıkıca kavradığı kalemi yavaşça bırakırken derin bir nefes verdim. Duvara astığım fotoğrafa karşın çizdiğim taslağı havaya kaldırıp inceledim.
Derin bir nefes verip başımı geriye attım. O gece o fotoğrafı nasıl çektim bilmiyordum. Gizli işler yaparken elime yüzümde bulaştırırdım ve bu da o işlerden biriydi. Bankta oturan kırmızı saçlı, boynunda gül dövmesi bulunan siyah kaşe bir kaban ve beyaz gömlekli, siyah kotlu bir bir gencin yan profiline kendimi o kadar kaptırmışım ki. Gizlice fotoğrafını çekmiştim, yani ben öyle sanıyordum çünkü çocuk fotoğrafı çektikten sonra başını benim olduğum tarafa çevirmiş ve dudaklarının kenarlarını kıvrılmasına beni de şahit etmişti. Gözleri kahverengilerimde dolaşmıştı, yüzündeki gülümsemesi milim silinmemişti.
Yemin edebilirim ki o an gökyüzü benim için kırmızıya boyanmıştı.
Bu olaydan sonra ise ben utançla önüme dönmüştüm o ise bir sigara yakıp mavi denizi ve gökyüzünü izlemişti. Gün daha doğmamıştı bile,saat beş yada altıydı. Gökyüzü ve deniz hala koyu maviye sahipti.
Derin bir nefes aldım ve anın fotoğrafını çektim. Cidden bu gün benim için hayatımdaki en önemli anlar albümünde ilk sıraya oynuyordu.
"Sigara?" Yan tarafımdan gelen derin sesle tek diyebildiğim.
"hah?" olmuştu, çünkü beklediğim tepki bu değildi 'neden fotoğrafımı çektin, görmek istiyorum yada seni şikayet edeceğim' olmalıydı, uzattığı pakete elim istemeye istemeye giderken derin bir nefes aldım. Tekrar içersem geri dönüşü yoktu, fakat içmezsem kendimi suçlu hissedecektim."Teşekkür ederim. " dedim. Ve aklıma gelen şeyle mahçupça yüzüne baktım. Yan profili kadar mükemmel olan yüzüne ve burnundaki ufak beni kısa süre izledim ve asıl sormak istediğim soruyu sordum. Sapık gibi görünmek istemiyordum.
"Çakmağını alabilir miyim?" Çapraz gülüşüyle çakmağı bana uzattığında ellerimiz birbirine istemsizce temas etmişti hızla çakmağı sigaranın ucuna getirdim ve kısa sürede yakıp içime bir duman çektim, çakmağı tam geri vermek için sol tarafıma dönmüştüm ki gördüğüm şey bir boşluktan ibaretti. Hayal kırıklığıyla yüzümü buruşturdum ve daha dertli bir duman çektim, belkide kafayı sıyırmıştım ve gördüğüm şey gerçek değildi. Ama gerçek olamayacak kadar gerçekti. Ve ben vicdan azabı çekiyordum, bir sapık gibi onu izlemediğim için kendime kızıyordum. Gün doğana dek...
Elimdeki çakmağı bulan bakışlarımla istemsizce gülümsemiş ve çakmağı daha sıkı tutmuşum.
Siyahtı, karanlık üzerinde ise altın rengi işlenmiş bir gül ve küçücük bir 'v' harfi yada roma rakamı olan 'v' vardı.
Orada kaç saat kaldığımı bilmiyorum sigara 4 dakika içinde bitmişti ve çarpıntı etkisiyle başımı hafif döndürmüş ve gün doğumuda kızıllaşan gökyüzünü hareket ediyormuş gibi gözlerime yansımıştı.
---
Derin bir nefes alıp kahveyi fincana doldurdum ve mutfak masama oturdum onu bulmak istiyordum. Yakışıklıydı fakat asıl sebebi bu değil. Onu tanımak istiyordum, ama bu imkansızdı.Onu bulamam imkansızdı. Derin bir nefes alıp yanaklarımı şişirdim. 2 saat sonra dersim vardı ve ben aptal bir düşün peşine düşmüştüm.
Tıp okuyan bir ineksin sen, dedim kendime. Kendine gel ve ders çalış.
Kahvenim buharı yavaş yavaş tüterken masanın üstündeki çakmak tüm davetkarlığıyla bana bakıyordu.
Sigara içmek istiyordum.
Tanrım o çocuk bana iyi gelmemişti. Sadece on beş yada yirmi dakika iletişimde bulunmuştuk ve bu zamanın çoğu benim onu izlememle geçmişti ama bana saatler geçmiş gibi gelmişti.
Onu nasıl bulacağımı bilmiyordum tek bildiğim bu çakmağın nereden alındığıydı.
Ve bu onu bulma yolundaki ilk adımımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
last dance
FanfictionVe benim tanrım ellerim, ellerinin arasındayken nacizane sesiyle bana fısıldadı. "Gözlerini kapat sevgilim, Çünkü bu son dansımız."