thank you so much

930 80 74
                                    

roseannepark: kafayı yiyeceğim

roseannepark: başa döndük

roseannepark: saçma da olsa sebebini bilsem korkmam

roseannepark: ama ne olduğunu bir türlü anlayamadığım bir şeyden korkmamak elimde değil

jeonjungkook: haklısın ama sakin olmalısın

roseannepark: ah evet, biliyorum ve bu çok zor

roseannepark: duyuruların yapıldığı odaya giderek her duyurudan önce ve sonra iğrenç bir ses çıkaran mikrofona bağıra bağıra bu saçma sapan şeyi kimin yaptığını sormak ve onu bulursam geberteceğimi söylemek istiyorum

roseannepark: huh, yani sakin olmak zor

jeonjungkook: bunu anlamak zor değil ama öfkeyle hareket etmek her zaman zarar getirir, biliyorsun

roseannepark: evet, haklısın

"Sonuç olarak, biz çok uyumluyuz Rosé." Ellerini çırpıp etrafında bir tur dönen Jisoo'ya baktım, iki saattir bir şeyler anlatıyordu ama dinlememiştim ki. Göz göze geldiğimizde ona ne tepki vereceğimi bilmediğimden dolayı doğal olarak boş boş baktığımda gözlerini kısarak "Beni dinlemediğini söyleme sakın." dedi ve ben ne diyeceğimi bilemeyerek boş boş bakmaya devam ettim.

Bu arada dört mesaj bildirimi gelmişti, tekrar telefonuma döndüğümde Jisoo buna karşılık her zaman yaptığı şeyi yaparak ne kadar kötü bir arkadaş olduğum konusunda beni azarlıyordu. Anlatacağı şeyi yanlış zamanda anlatıyorsa nasıl ben suçlu oluyordum? Hiç kendinde hata aramıyordu.

jeonjungkook: yarın öğle arasından sonraki ders bir program olacakmış

jeonjungkook: programa tüm okul katılacak

jeonjungkook: eğer yazı yine silinip başka bir yere yazılacaksa bu zaman dilimi onun için ideal

jeonjungkook: programa katılmayıp onu bulmaya çalışacağım

roseannepark: sana katılmak isterdim ama bu mümkün değil

roseannepark: programda görevliyim

jeonjungkook: önemli değil, katılmaman daha iyi

jeonjungkook: ne kadar az kişi, o kadar gizlilik

jeonjungkook: bu işi çözmeyi çok istediğini biliyorum ama tehlikeli olduğunu da çok iyi biliyorum

jeonjungkook: beni
anlıyorsun, değil mi?

roseannepark: anlıyorum

jeonjungkook: gitmem gerek

roseannepark: hoşçakal ve

roseannepark: bunu gereksiz bulduğunu biliyorum ama

roseannepark: teşekkür ederim

"Neden gülümsüyorsun?" Jisoo'nun kızgın sesini duyduğumda ona baktım, o ise "Anlattığıma hiçbir tepki vermiyorsun ama telefona gülümsüyorsun, bu adil mi?" diye bana kızmaya başladı. Telefonumu cebime atarak ayağa kalktım ve ellerimi iki yana açarak "Bilmiyorum Jisoo, peki ben başka bir şeyle ilgilenirken bana bir şeyler anlatman adil mi? Ben de sana bunu sorsam?" cevabını verdim ona. Şu an kesinlikle bana gıcık oluyordu.

"Bir de itiraf ediyorsun." Hem de fazlasıyla gıcık oluyordu. Elimi ona doğru uzatıp parmaklarımı oynattım. "Yarın için çalışmam gerek, kağıtları verir misin?" Jisoo da programda görevliydi ve görev kağıtlarımızın dağıtıldığı gün ben okulda olmadığım için benimki yoktu. Bu yüzden şu an ona muhtaçtım.

"Bir de pişkin pişkin benden bir şey mi istiyorsun? Hah, kağıtların fotokopisini çektirmedim Bayan İnsanları Umursamaz. Gerçi çektirseydim de vereceğimi sanmıyorum." Kollarını kavuşturup somurttuğunda resmen tutuşmuştum. O kağıtlar şu an benim için en değerli şeylerdi. "Jisoo, sen ciddi misin?"

Yanı başındaki çantasından bir dosyayı çıkartıp bana uzattı oflayarak. "Al çektir şunları. Merak etme, bir daha da bir şey anlatmam sana."

"Özür dilerim Chu, affet beni." Ona sıkıca sarıldığımda gıdıklandığı için kıkırdayarak kollarımdan kurtulmaya çalıştı. "Bırak beni, koala mısın sincap mısın, karar veremiyorum." Kıkırdamasına rağmen ses tonu nasıl bu kadar kontrollü olabiliyordu, bilmiyordum.

"Bu aralar neyle uğraştığımı biliyorsun, dengem şaşıyor bazen. Mazur gör lütfen." diye konuştum şirin olmaya çalışarak. Umarım yeterince olmuşumdur.

"Pekala, sadece bir seferlik ama." diye mırıldandığında bu durumdan hiç memnun olmadığı açıktı. Fakat bu sadece ona özel değildi.

Ben de hiç memnun değildim.

who did it • rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin