Minik Huba Baek birkaç saat ağladıktan sonra artık bunu yapmanın ona bir faydası olmayacağını ve babasının ona yemek vermeyeceğini anlamıştı, kendi yemeğini kendisinin alması gerekiyordu.
"Huba huba~!" (Göreceksin babacığım~!)
Minik Huba Baek bu şekilde anne ve babasının yuvasında yatarken, Huba Chanyeol ise yarık bir ağaç kabuğunun içine girmiş o güzel minik hubayı düşünüyordu. O alımlı hayvana vurulmuştu, onu yanında istiyordu.
"Huba huba..." (Neden bu kadar acı hissediyorum...)
Kafasını ağacın iç kabuğuna yaslayıp uyumaya çalıştı, bu durumda nasıl uyuyacaksa? Hem fiziksel anlamda hem de ruhsal anlamda bunu yapamayacak gibiydi ama denemeye değerdi, en azından gücünü toplamak için uyumalıydı.
"Huba huba!" (Burası çok rahatsız!)
Onun evlenip yuva yapması gerekti, yoksa hem çocukları olmayacaktı hem de rahat uyuyamayacaktı. Ayrıca o alımlı hayvan bir başkasına gidebilirdi, onu istiyordu. Onu başkasına veremezdi.
"Huba huba?" (Ne yapacağım?)
O alımlı hayvanın gördüğünden beri onu nasıl elde edeceğini düşünüyordu, sonuçta babası vermem diyorsa onu göremezdi bile. Acaba şuan minik ve güzel olan Huba ne yapıyordu?
Diğer taraftan Minik Huba Baek de herkesin uyumasını beklemişti, eğer babasının horlamasını duyuyorsa herkes uyumuştur demekti, ki bu da uzun sürmedi. Babası yüksek sesle horluyordu, bu da gidebilir demek oluyordu.
Yuvanın o ufak yerinden zarif ve uzun kuyruğunu sokup dışarı çıkardı, kuyruğunu yukarılara doğru çıkardı ve yuvanın üstündeki sarmaşığı kavradı ve yavaşça açtı. Sonunda tamamen açıldığında ise zarif kuyruğunu yay gibi kıvırıp aşağı atladı ve onun üzerinde zıpladı, bu şekilde hasar görmeden yüksekteki yuvasından inebiliyordu.
"Huba huba~" (Yaramaz babacığım~)
Minik sesiyle bunu söyledikten sonra ufak burnuyla yemek aramaya başladı, kokusunu hissetmeye çalışıyordu fakat burnu o kadar hassas değildi ve kokuyu algılayabilmesi uzun sürüyordu. Bu yüzden evinden çok uzaklaşmıştı, karnı acıktığı için yemek bulmaya o kadar dalmıştı ki nerede olduğunun farkına bile varamamıştı. Vardığında ise çok geçti, çünkü en ufak bir yer bile tanıdık gelmiyordu. Ormanın güney tarafında olmuş olmalıydı, çünkü bu kısma daha önce gitmemişti. Tanıdık bir yer bulma umuduyla ormanın daha da derinlerine indi.
"Huba huba!~" (Anneciğim!~)
Korkmaya başlayan Minik Huba Baek bir köşeye çekilip ağlamaya başladı, annesini özlüyordu babasını özlüyordu ama en çok da acıkmıştı.
"Patron! Burda! Çabuk gel!"
Minik Huba Baekiş'imin daha önce görmediği türden hayvanlar gelince yanına ürkmüştü, bunların sadece kafalarında tüyleri vardı!
"Huba huba?~" (Siz de kimsiniz?)
İki tüysüz hayvan ona anlamaz bir şekilde bakınca arkadan gelen üçüncüsü değişik bir ipi Minik Huba Baek'in üzerine attı, panikleyen narin hayvan çırpınmaya başladı ama ipin ona daha da dolandığını anlayınca durdu. Bu hayvanlar kötüydü ve onun yemek yemesine izin vermeyecekti.
"Patron, bu diğer vahşilerden daha uysal ve güzel de sanki"
Arkasına dönüp diğerine cevap vermek isteyen garip giyinimli adam, arkasına dönmeden önce güzel hayvanı iyice bir süzdü. Hakikaten de çok güzeldi, yavaşça tüylerine dokunduğunda çok yumuşak olduğunu hissetti. Türünün en güzel örneğini yakalamışlardı, çok para kazanacaklardı.
"Zengin olacağız"
Garip hayvanların kendisine tuhaf bir şekilde baktığını gören Minik Huba Baek, daha çok korkmuştu ama bu sefer annesini ve babasını göremediği için. Bir daha ne zaman görecekti onları?
"Arabaya götürün onu"
Patron çalışanlarına söyleyip kendisi çadıra doğru ilerledi, eşyalarını toplaması gerekiyordu. Bu uysal ve güzel hayvan ona kesinlikle çok para kazandıracaktı, bir aksilik çıkmadan onu hemen bu vahşi ormandan ayırmalıydı. Artık o sevimli hayvan buraya ait değildi; insanların eğlence dünyasında onları eğlendirmek ve aileleriyle keyifli bir vakit geçirmek için gittikleri hayvanat bahçesinde sadece bir süs malzemesiydi, insanlar ona bakıp gülerken veya ne kadar sevimli olduğunu düşünürken o ailesini ve yaşadığı çevreye duyduğu özlemi düşünecekti. Belki de babasının ona verdiğinden daha fazla yemek vereceklerdi ya da hiç, bu sadece onu bakanların insiyatifinde olacaktı.
Bunları çok iyi bilen patron gram acıma hissi duymuyordu, yıllardır bu işi yapıyordu ve artık vicdanı körelmişti. Fakat Minik Huba Baek, yaşayacaklarının farkında olmadan korkuyla tuhaf hayvanlara bakıyordu. Ona ne olacaktı?
_________________________________________
Misminiminnacıkbaekişim çok şekeeeeeeeeeeerrrrr!
Kontrol ettim ama bir yanlışlık çıkarsa kusura bakmayın :")