Morgana-İkiz Kardeşler

8 2 0
                                    


Semavi ve fani yanlarının arasında kalan Morgana, insanlığı kucaklamak için kanatlarını zincire vurmuş. Acısını ve kinini, sahtekârlara ve namussuzlara hissettirerek onları cezalandırıyor. Adil olmadığını düşündüğü kanunlara ve geleneklere sırt çevirmiş olan Morgana, başkaları her ne kadar örtbas etmeye uğraşsa da gerçeklerin ortaya çıkması için Demacia'nın gölgeleri arasında, kara alevden oluşturduğu kalkanları ve zincirleriyle savaşıyor. Morgana, toplumdan dışlananların ve sürgün edilenlerin bile bir gün onurunu geri kazanabileceğine her şeyden çok inanıyor.

Ayağı bir ağaç köküne takılan Rin tökezledi. Tam düşecekken buldu dengesini. Birkaç adım önünde yürüyen büyük teyzesi arkasını dönüp ona baktı.

“Şu yaşlı halimle sana hızlı mı geldim?” dedi kıkırdayarak.

“Hayır,” diye mırıldandı oğlan. Gözleri ayakkabılarındaydı. Büyük teyzesi Peria'nın kar beyazı saçları ve yaşlılığın getirdiği bir de kamburu vardı ama yine de Rin'den birkaç santim uzundu. Rin o pislik ağabeyi gibi boylu olmayı isterdi. Ağabeyi orada olsaydı ikisinden daha heybetli dururdu.

Rin ormanın bu kısmına daha önce hiç gelmemişti. Çam ağaçları o kadar dip dibe bitmişti ki öğlen güneşi onlara ulaşana kadar zayıf huzmelere dönüşüyordu.

Peria teyzesi ileride duruverdi. Rin önce yosun tutmuş bir kayanın önünde durduğunu sandı fakat yaklaştıkça, zamanla yıpranmış taş bir figürün kalıntılarını gördü. Cebindeki taşlarla oynamaya başladı.

“Hah! Kim bu, biliyor musun bakalım?” diye sordu Peria teyzesi.

“Şehrin soylularından biri mi?” dedi Rin.

“Yok, hayır!” Teyzesi keyifliydi. “Çoğu kişi onu masal kahramanı olarak biliyor. Ona Peçeli Kadın derler.”

Teyzesi elindeki feneri figüre doğru kaldırdı. Heykelin sol kolu omuzdan kopup düşmüştü ama sağ avucu, sanki onları yanına davet eder gibi açık duruyordu. Şimdi başını saran sarmaşıkların altında, taştan incecik işlenmiş bir örtü olsa gerekti. Omuzlarında küt, parçalanmış, yıpranmış kuş kanadı parçaları yükseliyordu. Yüzün bir kısmının eskilikten delik deşik olduğunu görünce Rin'in içi ürperdi. Kadının yüzüne dikkatle bakınca bozulmamış tarafın da pek iyi görünmediğini fark etti. Sağlam gözü leke olmuştu ve yüz ifadesi öyle kindardı ki Rin heykelin öfkeyle çığlık atacağını sandı.

“Sevmedin mi yoksa?” diye sordu Peria teyzesi keyifli keyifli. “Yalnız değilsin. Kendisi pek sevilmez Ama intikam dendi mi akla ilk o gelir.”

Rin'in gözleri büyüdü. Halbuki çok dikkatli davrandığını düşünüyordu.

“Evet, evet... Cebindeki taşların sesini duydum,” dedi teyzesi. “Biliyorum ki aklında ağabeyine karşılık vermek var; Ama niyeti kötü değildi. Canını yakmak istemedi, biliyorsun.”

“Baltasının kör tarafıyla gözüme vurdu!” diye haykırdı Rin. “Amacı başka ne olabilir ki? Asıl ders alması gereken o değil mi?”

“Sana nasıl odun kesileceğini öğretiyordu. Seni isteyerek incitmeyeceğini biliyorsun.”

“Onun da gözü morarsın!”

“Peki gidip onun gözünü morartırsan ağabeyin bundan ne ders alacakmış?”

Peria teyzesi, Rin'den gelecek cevabı pek beğenmeyecekti ve Rin bunun farkındaydı. Sessiz kalmayı tercih etti.

“Cevap yok mu? O zaman bir hikâye anlatayım,” diye devam etti yaşlı kadın. “Kulağını dört aç!”

Rin, heykelin önüne oturdu. İç çekerek başını avucunun içine koydu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 22, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Efsaneler Asla ÖlmezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin