Jeno, ben eve ulaşana kadar arkamdan yürüdü ve benimle konuşmaya çalışıp durdu. Kolamın buzu yeterli miymiş, bir dahakine ne kadar koydursunmuş, yoksa hiç buz istemez miymişim. Gözlerimi devirip direkt olarak gözlerine bakmış ve açıkça fikrimi belirtmiştim,
"Burası Busan Jeno, bu sıcakta kolasını buzsuz içene salak derler."O da en az benim kadar açık sözlüydü, omuz silkip açıkça cevaplamıştı,
"Sadece konuşacak bir şeyler bulmaya çalışıyordum."Gözlerini izlemiş ve mırıldanmıştım,
"Fark ettim"Ben eve gittiğimde kapının önümde beklemiş ve çekingen bir şekilde sormuştu,
"Bir daha buluşur muyuz?"Topuklarımın üzerinde dönüp sorusunu gece yatmadan önce düşündüğümde kendimden gurur duyacağım şekilde cevaplamıştım,
"Biz buluşmadık Jeno, sen yolumu kesip bana bedava kola verdin ben de kabul ettim."
Yüzüne hiç bakmadan eve girmiştim çünkü maalesef ona acımam için masum bir yüz ifadesi takınması yeterli oluyordu. Benimle konuşmaya çalıştığı için ne kadar mutlu olduğumu ondan saklamıştım saklanmasına ancak kendimden saklayamamıştım, asansörle eve uzana yol boyunca yüzümü izledim, pis aynaya yansıyan gülümsemeyle kaplı yüzümü...
Eve girdiğimde Jaehyun her zamanki gibi oturma odamızda oturuyordu ve mutfaktan yemek kokuları yükseliyordu, belli ki asi yine Jaehyun için aşevimizin kapılarını açmıştı. Koltuğa yaklaşıp Jaehyun'u dürtükledim, sanki bir prensesmiş gibi başını yavaşça bana çevirdi ve kaşlarını çattı,
"Ne?""Kendi evine uğramayı düşünüyor musun Jaehyun?"
"Bu seni neden ilgilendiriyor?"
Çünkü ben aşk acısı çekerken siz çifte kumrular gibi gözümün önünde birbirinizden ayrılmıyorsunuz.
"Çünkü seni sevdim ve sana acıyorum."
"Nedenmiş o?"
"Çünkü kullanıldığının farkında değilsin."
"Taeyong beni kullanmıyor, daha önce öyle şeyler yapmış olabilir ama biz birbirimize aşığız ve ister inan ister inanma çok ciddi düşünüyoruz. Hatta nişanımızda ne giyeceğini düşünmeye başlamalısın bence."
Vah zavallı, asinin ciddi düşünebilecek bir insan olduğunu sanıyordu.
"Jaehyun, hayallerini yıkmak istemem ama asi daha dün bize senin sadece vücudundan hoşlandığını söyledi o yüzden bilirsin, çok kendini kaptırma derim."
Bir süre yalan söyleyip söylemediğimi anlamak ister gibi gözlerimi izledi ardından bana inanmış olacak ki yavaşça gözleri dolmaya başladı ve ayağa kalkıp ceketini bile almadan evimizden çıktı.Ten onu gönderdiğimi duyunca çok sevinecekti ancak ben asinin tepkisinden korkuyordum birde sanırım Jaehyun'a birazcık acımıştım. Çok geçmeden salona elinde patatesli yumurta tavasıyla asi girdi ve o an büyük battığımı anladım.
Çünkü asi özel spesiyali olan patatesli yumurtayı yalnızca bizim için yapardı, yani kendisi için çok özel olan kişiler için ve bu da demek oluyordu ki Jaehyun az önce ciddi düşündüklerini söylediğinde doğru söylüyor olabilirdi. Asinin yüzündeki gülümseme salonda dolaştırdığı gözleri aradığı bedeni bulamayınca yavaşça soldu,
"Jaehyun nerede?""G-gitti hyung"
"Nereye?"
"Bilmem ki, acil bir işi çıktı sanırım."
Gözleri Jaehyun'un kapının yanında asılı duran ceketine takılınca onu da eline aldığı gibi dışarıya, yukarı kata çıkmaya başladı. Kendime patatesli yumurtadan bir tabak ayırdım ve kepekli ekmeği de kolumun altına sıkıştırıp koşarak odama girdim. Kapıyı üzerime kilitlemeyi de unutmamıştım çünkü bilirsiniz asi aşağı indiği zaman alev püskürüyor olacaktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
summer nights - nomin
Fanfictionözenle toplanılıp kaybedilen deniz kabukları, balkondaki çekyatta geçirilen kaygısız geceler, sabah kuşağı programları, insanı sıcaktan çok bunaltan aile sorunları, üzerinize yapışıp kalan deniz kumu ve biraz da dondurma çubuğundaki bedava yazısı; y...