Hayaller ! Hayallerimiz ! Ya gerçek olacaklar ya da biz bu inançla öleceğiz. Olsun , ikisi de güzel. Ama ben hayallerimde ne zengin olmak istemiştim ne de bir erkek arkadaşı ben sadece bir baba istemiştim. Beni yıllar önce bırakmıştı. Ama ona nefret duymuyorum. Gitmesi için bir sebep vardır mutlaka değil mi ? Hemen çıkıp gelse tirip atmak yerine doyasıya sarılırım ona tabi yaşıyorsa..
Kafama salladım. Cenk'den ayrılıp müdür odasına gelene kadar neler düşünmüştüm böyle ? Kapının önünde durduktan sonra kapıyı çaldım. İçeriye geçtiğimde müdür bir çocukla konuşuyordu. Çocuk , kahverengiden sarıya çalan sarı saçlara sahipti. Saçlarını dağınıktı ve simsiyah giyinmişti. Dar siyah pantalon siyah bir tişört giymişti. Kötü çocuk havasında bir çocuk klasiklerden nefret ederim. Ne bir filmin içerisindeyiz ? Ne de ben o kötü çocuğa aşık olan masum kızım. İkisi de bana döndüğünde biraz heycanlanmıştım.
"Evet kızım."
"Şey ben Asya oku-"
sözüm kesildiğinde tekrar o çocuğu döndüm.
"Ben artık çıkabilir miyim hocam ?"
müdür sandığım adam sinirle ona baktığında "Alp daha kavga etmenin bedelini ödemedin. !" Adının Alp diye anladığım çocuk "Ama ilk önce o başlattı."adam daha çok sinirlenmişti. Bana döndü ;
"Kızım sınıfın 11-C sen gidebilirsin."
kafamı salladım "Teşekkür ed-" diyecekken adının Alp diye öğrendiğim çocuk söze atıldı.
"Yeni kız bizim sınıfta demek ki." Güldü ve beni baştan aşağıya süzdü. Sinirlerim bozulmuştu. Gözlerimi devirip. Müdürün odasından çıktım. Bir alt kata indim sınıflar ordaydı sanırım. Merdivenlerin son basamağından indim ki. Cenk'i gördüm koşuyordu ve aynı zamanda zil çalmaya başlamıştı ne zili diye düşünmeye başlamadan bütün sınıfların kapıları açıldı ve herkes koşarak koridorda ilerliyorlardı ben ne olduğunu daha kavramayadan birisinin beni kolumdan çekmesiyle hızlı hızlı koşmaya başladım. Önüme baktığımda tanıdık saçları gördüm. Kahverengiden sarıya çalan dağınık saçları yüzümde ki o saçma ve kesinlikle olmaması gereken gülüşü sildim. Koşmaya devam ettim. Biraz daha aydınlık bir ortama geldiğimizde çıkışa yaklaştığımızı anladım. Bu arada Alp hala kolumu tutuyordu. Kapı tamamen açıktı ama diğer öğrenciler geçmeye çalıştıkları için dolmuştu. Orda duraksadığımda onun da afaladığını hissetmiştim tekrar bana döndü ve kolumu tutan eline döndü ve bıraktı. Bunlar olurken ben hala onun yüzüne bakıyorudum. Pürüzsüzdü ve yanakları öpülesiydi Ona baktığımı anladığında kafamı çevirdim oda bana gülüyordu. Ondan biraz daha uzaklaştığımda ;
"Aptal kolumu ağrıttın."
gözlerini devirme sırası ondaydı.
"Hayatını kurtardım. Orda öyle beklerken neyi düşünüyordun. ?"
doğru söylüyordu.Ama altta kalamazdım
"Eminim birileri yardım ederdi."
dediğim şeyden sonra kafasını sağa sola salladı ve yüzünde anlayamadığım bir ifade vardı. Etrafa tekrar baktı sankı birini arıyormuş gibi. Gözüne birini kestirdiğinde onun baktığı yöne baktım. Bu Alp , Cenk'e mi bakıyor ? Yoksa bana mı öyle geldi ? Cenk Alp'e bakarak bize mi yaklaşıyor ? Lanet olsun bunlar tanışıyor mu ?
Cenk tam önümüzde durduğunda ellmi sıktığımı sonradan farketmiştim. Alp konuşmaya başladığında " Teşekkürler. Hayatımı kurtardın." dediğinde yüzümü buruşturdum. Ne demekti bu ?
Cenk : Önemli değil. Herzaman yaparız.
"Alarmı sen mi çalıştırdın ?" diye bağırdığımda ikiside bana kızgın kızgın bakıyorlardı. En azından diğerleri duymamışlardı.
"Kapa çeneni yeni !" dediği şeyden dolayı sinirlendim ve Alp'e döndüm.
Cenk : İkinizde susun burda durmamız dikkat çekiyor dışarı çıkalım hadi.
Alp kafasını sağladıktan sonra benim birşey dememe izin vermeden tekrar kolumu tuttu ve biraz daha tenhalaşmış olan kapıya ilerledik. Herkesin okulun bahçesinde dağılmış bir şekilde sakince beklediğini görünce şaşırmıştım. Herkes nasıl oluyor da sıradan davranıyordu ? Ben , Alp ve Cenk dışında herkes yangın çıktı sanar diye düşünmüştüm. Bahçeye indiğimizde müdürde çıkmıştı. Herkes sıra olmaya başladığında bende Alp'i takip ettim. Çünkü söylediğine göre aynı sınıftaydık.Onun olduğu sıraya ilerleyip geçtim.
Sıra bana gelince bir tost alıp Masal'ın beni beklediği masaya doğru ilerledim. Sandalyeyi çektikten sonra oturmuştum. Ben önümdeki tosta dönüp yemeye başlamıştımki izlendiğimi farkettiğimde etrafıma baktım. Alp ile göz göze geldiğimde şaşırmıştım. Ben ona o bana bakarken yanına Cenk gelmesiyle kafasını ona döndü bende onu taklit edip Masal'a döndüm. Masal ile göz göze geldiğimizde yüzündeki o tuhaf ifadeyi anlamamıştım. Bana baktıktan sonra daha önce benim baktığım yere baktı. Alp gitmiş tek Cenk kalmıştı. Yüzünün yumuşadığını gördüğümde çok şaşırmıştım. Masal , Cenk'ten mi hoşlanıyor ? Masal ona baktığı anlamış olacak ki bana döndü."Sen şimdi ondan mı hoşlanıyorsun ?"
yüzünün biraz kızardığını gördüğmde kıkırdadım. Kafası hala eğik bir şekilde yere bakıyordu.
"Masal saçmalama biz arkadaşız sanıyordum."
Masal : Tabi ki arkadaşız sadece utanıyorum. Onu uzun zamandır seviyorum. Ama o beni görmüyor. Umursamıyor bile.
"Bunu nerden biliyorsun ? Daha demin sana olan bakışlarınızı gördüm.Hiç seni takmıyor gibi durmuyor."
onun yüzüne bakmış cevap beklerken onun yüzü hala utandığından dolayı kırmızıydı. O sırada Masal'ın önüne bir kağıt düştü. Kağıdı açtığında benim duyabileceğim bir şekilde okudu
"Benimle çıkar mısın ?" - Dorukhan
"O kim ?"
Masal bir yere baktığında gözlüklü Masal'dan kısa bir çocuğa baktım.
"Dorukhan o mu ?"
Masal kafasını salladığında ben gülmemek için kendimi zor tutmuştum. Sinirli bir şekilde bana baktığında. Ellerimi yukarıya kaldırdım. O sırada yanımızda ki sandalye çekildi ve birisi oturdu. Oturan kişinin Cenk olduğunu anlayınca biraz rahatlamıştım.
Cenk : Noldu yeni kız ?
kafamı sağa sola salladığımda kafasını olumlu halde salladı ve Masal'a döndü. Bende Masal'a baktığımda Masal'ın gözleri hala kağıttaydı. Cenk'in kağıdı alıp ayağa kalkması iki saniye sürmemişti. Hala orda duran Dorukhan'a doğru yürüdü. Bizde sadece baka kaldık. Masal'a döndüğümde o da hala şaşkındı. Tekrar oraya döndüğümüzde Cenk , Dorukhan'ı duvara yapıştırmıştı.