Hoseok'u dört kere aramıştım ve açmamıştı. Yun ile başlarına bir şey geleceğinden endişe ettim ve hemen marketten çıkıp arabama atladım.
Elimde ki poşetleri arka koltuğa attım. Hemen arabaya binip çokta uzak olmayan evimize sürdüm. Arabayı parkettim. Eve baktım ama ışıkları sönüktü.
Poşetler umrumda olmadı bile. Hızlı adımlarla, kapıya doğru gittim ve cebimden anahtarı çıkardım. Hızlıca deliğe sokup, çevirdim.
Evde ses seda yoktu. Botlarımı ayağımdan çıkardım ve ışığı açtım. İçeri sessizce gittim. Salonda yoklardı. Odamıza gittim. Işığı açtım.
Koca yatakta, Yun ve Hoseok birbirlerine sarılmış uykuya dalmışlardı. Çok tatlı ve masum görünüyorlardı. Gülümsedim.
Hoseok'un dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum. Fakat derin uykusundan uyanmamıştı bile. Gülümsemem daha da büyüdü. Yun'un alnına küçük bir öpücük kondurduğumda hareket etmişti. Gülümsedim ve sessiz adımlarla yanlarına gittim ve onlara sarılıp ben de uykuya daldım.
Sanırım burası en huzurlu hissettiğim yerdi.
-----
Diyeceksiniz çok saçmaydı
Doğru lcşsmckdşsmcjd
Bir anlamı yoktu aslında yazayım dedim ve aklıma böyle bir şey geldi kcşsöcnxksBir de bunu yazan benim ama beni rahatsız eden bir şey oldu. Tae hoşik ve yun un yanıa uzandığında içimden "Aşağıda poşetler var poşetler" kcşxöxmvkdşslkc
Neyse görüşürüz çok boş yaptım ckslkckd
-Elysion