Pekala, Magoa'ya bölüm atacaktım ama bir anda kendimi whisper'de buldum. Evet evet, onun bölümü de yakında gelecek. Ne kadar yakın olduğu sorgulanır gerçi ama neyse işte. Ben 3. Bölümü düzenleyeyim ve sizide bölümle baş başa bırakayım.
Muwah!
-BÖLÜM 2-
"Siktir git!"
______________________Okulda yaşanan olayın üstünden iki gün geçmişti. Jungkook bu iki günde Jimin'e yine bulaşmıştı. Okulda varlığı az bilinen Jimin, birden okulun playboy çocuğu ile anılmaya başlamıştı. Koridorda yürürken insanların arada kaçamak bakışlarla ona baktıklarını görebiliyordu. Bu yeterince sinirini bozmuştu. Üstelik ablası Jungkook ile takılmaya başlamaması konusunda sürekli onu uyarıyor, onları yan yana görmek istemediğini açıkça belli ediyordu.
Jimin de onu yanında istemiyordu. Ama yanından da kovamıyordu. O yanına geldiği zaman gitmesini diliyor, gittiği zaman gözüyle onu arıyordu. Bu duygu kesinlikle boktan bir duyguydu ve Jimin böyle bir duygunun ruhunda barınmasına izin veremezdi. Kesin olmayan duygulara yer yoktu bu ruhta, arada kalmak gibi bir kelime sözlüğünde olmamalıydı.
Okula ablasıyla beraber geldiğinde birbirleriyle vedalaşıp sınıflarına gittiler. Ablası son sınıftaydı ve Jungkook ile aynı sınıfta okuyordu. Jungkook ve aynı zamanda onun bela takımı ile...
Chae Young her zamanki gibi yarı uykulu yarı neşeli bir şekilde sınıfa girdiğinde ağzında lolipopuyla sırasına oturmuş bir Jungkook ile karşılaştı. İstifini bozmadan sandalyesine çantasını yerleştirdi ve Jungkook'un kendisine bakan gözlerini görmezden gelerek arkasını dönüp yürümeye başladı. Bu sırada koluna sıkıca yapışan bir el onu durdurdu ve arkasını dönüp sabit kalmasını sağladı. SeokJin onu tutmuştu. Bu devasa omuzlu cüssenin karşısında hareket etmek gibi bir seçeneği olmadığından gözlerini devirip Jungkook'a baktı.
"Ne istiyorsun?"
"Kardeşin nerde Rose?"
Dedi Jungkook sırıtarak. Rose Jungkook'a çok sinir oluyordu, hadi ama yakışıklı olması bişey değiştirmezdi, karaktersiz erkekleri kim severdi ki?!
Rose kolundaki elin müsaade ettiği kadarcasına Jungkook'a yaklaştı ve tükürürcesine konuştu. "Git kimle ne istiyorsan yap, bugüne kadar gördüğüm tüm şerefsizliklerine katlandım. Sırf yakışıklı bir budalasın diye kızlar peşinde dolanıyor, sende kendini bir bok sanıyorsun. Ama kardeşime bulaşma! Ona dokunmayı bırak yaklaştığını görürsem seni parçalarım!"
Jungkook tüm bu konuşmalara sadece güldü. Sonra birden kaşlarını çatıp Rose'nin üzerine eğildi. O kadar yakınlardı ki Rose nefesini içinde tutmak zorunda hissediyordu. Jungkook'un gözlerine bakmamaya çalıştı. Kafasını eğdiğinde, Jungkook bir eliyle çenesini tutup kaldırmış ve tekrar kendi gözlerine baktırmıştı.
"O kadar kolay değil hanımefendi,"
dedi. Gözlerini yarı kısmış, etkileyici olduğunu bildiği için nefesininin çoğunu salarak konuşuyordu. "Kardeşiniz kendisi beni takip etti, bunu da geçtim. Bunca yıldır bu kadar güzel bir kardeşiniz olduğunu nasıl saklarsınız? O... o resmen bir-""Kes sesini!" diye araya girdi Rose. "Kardeşim hakkında sapıkça hayallerini duymak istemiyorum. Üstelik boşuna hayal kurmasan iyi edersin, o boş beynin belki bu sene okuldan mezun olman için gerekli olabilir."
"Hiç sanmıyorum, hanımefendi." dedi Jungkook. Chae Young sınıra gelmişti ve patlamak üzereydi. Jungkook karşısında aptal aptal gülerken tüm sinir sistemi alt üst olmuştu. Kolundaki elden kurtulmak için çırpınmaya başladı. Bir yandan bağırıyor, bir yandan etrafa rastgele tekmeler savuruyordu. Karşısındaki iri beden yerinden bile kımıldamıyordu onun tüm bu çabasına rağmen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Whisper|Jikook^-^
Romance"Sigara içmek sana yakışmıyor küçük," diye fısıldadı..." Tüm hakları Jikook selcalarında can verenlerlerin minik kalplerinde gizlidir.