Korumaları geçerken yüzümdeki kötü sırıtış gittikçe büyüyordu. Kendi arkadaş grubumu takip edip daha açılmasına birkaç saat olan puba giriş yaptım. Aile şirketimizin rakip şirketinin yaşıt varisinin sahip olduğu bir eğlence merkeziydi burası. Yeni hazırlanmış masaları ve içkileri devirirken dostlarım, sadece yerle bir olan mekanı izledim. Fazlasıyla zevk veriyodu.
"Hey Kim Taehyung! Kalitesiz mekanını böyle sikerim işte!" Agresif sesim kırılma seslerine karışırken çalışanları ayırarak mekanın ortasına adımını atan Taehyung'u gördüm.
Taehyung fazla meşgul olan aptal ayak takımımı geçerek üstüme yürüdü ve sadece beni itmekle yetindi. Alay dolu ifademe zıt bir şekilde sinirli görünüyordu. "Terk et mekanımı hemen!"
Sendelememe rağmen hâlâ cebimde olan ellerimi çıkarıp üstümdeki takımı düzelttim. Omzumu sirkelerken durmalarını söylemiştim ve arkamda toplandıklarında yeniden önümdeki orospu çocuğuna çıkardım bakışlarımı. "Mekandan çok, başarısız küçük egemenliğinin mezarlığı artık."
Taehyung'a yaklaştığım sırada onun ayak takımı da koca salona giriyordu. Ensesinden tutup, yüzünü yüzüme çektiğimde şiddet fışkıran gözleri benimkileri takip etti. Geldiğinden beri gözleri hiç üstümden ayrılmamıştı zaten. "Mahvedeceğim seni," dudaklarım dudaklarının birkaç santim ötesindeyken fısıldıyordum. "aynı babanın babamı mahvettiği gibi."
Gözleri dudaklarıma indiği anda geri çekti hemen gözlerime bakışlarını. Gardının inmesine sadece bir anlık izin vermişti. Sonra yakam sıkıca kavranıp kafamı kaldırmam sağlandı onun tarafından. "Seni öldürürüm." Sesi tamamen çıldırmış gibi çıkarken onunkiler de arkasındaydı şimdi. İkimizin tanıdıkları da olası bir kavgaya hazır bizi izlerken, Taehyung daha sesli bir şekilde bağırdı. "Seni öldürürüm Jeongguk!" Yeniden geriye itildiğimde bu sefer dengemi kaybetmiştim. Kendisi de geri çekilip arkadaşları arasında yerini aldığında son kez uyardı. "Çık dışarı."
Açıkçası Yoongi'nin burada olmaması üzücüydü, o daima kavgayı başlatan kişi oluyordu. Taehyung'un, ayak takımı arasında kayboluşunu izledikten sonra ayağa kalktım. Açıkçası beklediğim kadar eğlenceli olmamıştı, yine de bir süre yeterli olacak kadar çileden çıkmışa benziyordu.
Ve o akşam, o da beni bir süre yetecek kadar çileden çıkarmıştı. Bir polis istasyonunda ifade imzalarken, aramızdaki mesafeye rağmen gülüşünü çok net görebiliyorum. Odanın diğer köşesinde yaslanmış beni izliyordu. Bana dokunmama sebebinin böyle bir şey olacağını hiç düşünmezdim, kamera kayıtlarını polise vermek çok çocukça bir hareketti ve bu durumdan kurtulur kurtulmaz bunu sonsuza dek yüzüne vuracaktım.
"Bay Jeon, gözaltında kalacağınızın farkındasınız, değil mi?" Demişti polis memuru sabıkamı kontrol ederken, bense o sırada hâlâ Taehyung'a ölümcül bakışlar atmakla meşguldüm.
"Telefon hakkımı kullanmak istiyorum." Babamla konuştuktan sonra bir avukat göndereceğini söylemesi dışında pek işime yarar bilgiye sahip değildim hâlâ. Ciddi misiniz fısıltısı çıkmıştı dudaklarımdan sadece, bileklerime kelepçe geçirilirken. Şerefsiz bir şahıs ise benim bu durumumun her saniyesini görmeye yemin etmiş gibi, yerinden kıpırdamamıştı bile. Kolumdan tutup beni ilerleten memurla önünden geçerken yakınlaştığımızda konuşmaya başlamıştı. "Haneye tecavüz, mala kasıtlı zarar, çeteleşme ve kışkırtma. Bunların cezasını biliyor musun Jeonggukie?" Yemin ederim, o an o yüz ifadesini dağıtmak için her şeyi yapardım. "Ben de öyle düşünmüştüm." Saçlarımı, bir bebekmişçesine alayla okşamasından kaçamadım. Memur beni yürütmeye devam ederken sadece susuyordum. Açıkçası, daha fazla yanlış yapmak bana neye mal olur bilmediğimdendi. Sadece babamın "uslu davran orada Jeongguk" lafına uyuyordum, sadece babamın lafı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lover ✧ taekook
FanfictionBeni, babanın şirketini batıracak kadar çok mu seviyorsun Kim Taehyung?