Merhaba... Eski hesabımdaki popülerliğimi bu kitapta istesem dahi o hesaptan zaten bu nedenle kaçtım. Bilinmezlerdeyim biraz 😔
Ama bu hesapta ilk kitabım, hesabımın ilerlemesi uzun zaman alacak onu da biliyorum ama yine de okuyup yorum yaparsanız ve destek olursanız çok mutlu olurum.
iyi okumalar 💔
...
Akşama kalmış dersin beyaz duvarlı sınıfa net ama aynı zamanda pencereden gözüken karamsar hava ile griye döndüğü soluk bir gündü.
En arkadan öne düzenli dizilmiş sıralar ikinci öğretim olan sınıf yüzünden yerlerinden kaymış, düzgünlüğünü kaybederek yamuk yamuk yerlerini almıştı. Bazı kızlar ders çalışıyor, bir grup arkadaş sessizce konuşup gülümsüyorlardı. Bir kız pembe tüylü kaleminin tüyünü karşısındaki çocuğun yüzüne sürüyor ve kur yapıyor, erkek ise ona sırıtan bir bakış atıyordu.
Biraz alışkanlıklarım vardı, dinmeyen bir ses ve tonlarca düşüncelere alışkanlık edinmişti kafam. Bir tutam nikotin, biraz zehirli dumana ihtiyacım oluyordu işte böyle gri dumanlı günlerde. Öyle depresif bir çocuk değildim, saf değildim ya da yalnızlığı seçip siyahlara bürünen bir insan değildim.
Renkliydim, renk cümbüşüydüm. Rengarenktim, gökkuşağını kıskandıracak bir insandım.
Tembeldim de.
Ek tercihlerim ile varmıştım bu okula. Tembellik ile kendimi tanıtmak istemem ama çok çalışkan değildim, ciddi anlamda ilk tercihlerimde çok uçuk yerleri yazmıştım ve nitekim çıkmamıştı da. Ek tercihe kalmış ve hazırlıkla beraber yeni bir 5 senelik okul deneyemine başlamış hep hayal ettiğim üniversiteye ilk adımımı atmıştım.
Biraz gerginlik vardı üstümde, ek tercihler yüzünden 2 hafta geç başladığım bu okulda ilk günüm olmakla beraber sınıfta çoktan gruplaşmalar olduğunu hissediyordum. Hazırlık yüzünden ise her zaman aynı kişilerin yüzünü göreceğim, bir bakıma lisenin izlerini hâlâ sürmeye devam etmek zorunda kalacaktım. O yüzden hepimizin ortak olduğu ders programı yüzünden kimsenin gözüne batmamaya çalışıp hazırlığımı harap etmemek adına biraz da arkadaş edinmek istiyordum.
Sınıfa varmıştım, çarşamba gününde saat akşam sekiz buçuk dersine girmiştim. Sandığımın aksine, liseden kalma hislerim ile herkes dönüp bana bakar sanmıştım ama kimse oralı olmamıştı. Bazı gruplaşmalar oluşmuştu ama üniversiteki arkadaşlıkların nota dayalı olduğunu duyduğumdan grup arkadaşlıkları şuan ilgimi çekmiyordu.
Henüz dersin kitaplarını elde etmediğimden elim boştu ama kapıdan sınıfa kafamı uzatıp içeriye bakmaktan ve kontrol yapmaktan kendimi alıkoyamıyordum. Bana yakıştığını düşündüğüm sarı gömleğim, yırtık jeanimin içine iliştirilmiş ve gömleğimin kollarını dirseklerime sıyırmıştım. Birkaç küpemin sallanan demirleri sıcak ve gergin derime arada çarpıp beni yerimden sıçratsa bile oralı olmuyordum. Görüntüm saçlarım yüzünden biraz anne kuzusu olsa dahi, kabul etmem gerekirdi ki daha çok erkek arkadaş modeli gibi gözüküyordum.
Hocayı bekliyordum sınıfa girip kurulmak için fakat beklemekten usandığım o anda içeri tamamen kendimi gösterme kararı almıştım. Bir elim ön cebime girip diğer elim sarkık bir şekilde pantolonumun arka cebine ilişmişti, birkaç kızın şimdiden bana baktığını hissederken oralı olmak içimden gelmemiş ve en zararsız kimse onun yanına oturmak için yeniden sınıfta gözümü gezdirmiştim. Yüzümde ne bir bebeksilik, ne bir çekicilik yoktu. Şuan sadece konsantre olmuş ifadem konuktu ve bir dişim tarafından alt dudağım esirdi.
Arkadaş grupları beni bir inceleyip önlerini dönmüş, kızlar biraz daha muhabbetimi yapacakmış gibi görünürken gözüm çarpmıştı bir köşeye. Kapının gerisinde kaldığı için gözümün az önce hiç değmediği o köşeye, onlara.
Alt dudağım istemsiz dışarı esir düştü dişlerimden, arka cebimdeki gevşek elim sıyrıldı oradan. Bir kez yutkundum, çevirdim kafamı başka yere. Sonra bir adım attım, durdum. Bekledim, yine baktım. Onları inceledim onların da bana yaptığı gibi. Turuncu saçları olan, dağınık saçlarını duvara yaslamış gözlerini benden ayırmazken üstünde oldukça düğmesi açık gevşek bir gömlek duruyor, boynundaki lekeler ile haylazlığını öne sürüyordu. Çıkık elmacık kemikleri, keskin çene hattı ile gözüm yüzünden dudağına uğramış ve nemli dudaklarına bakarken milim milim incelemiştim onu. Daha sonra gözüm yanındaki bedene kaymış, o bedenin bir elini yanındaki turuncunun bacağını hem sahiplenici hem de yanlış yere oldukça yakın tutuşundan dolayı masum olmayan tutuşundan ayırıp yüzüne odaklamıştım. Gri saçları uzamış, göze çarpan ilk şeyi gözünün hafif alt sağında kalmış belirgin ben olduğunu anlamıştım. Dudaklarına yaladığına şahit olmuş, bacakta o elin iyice sıkılaştığına tanık olmuştum.
Daha sonra büyü kaybolur gibi olmuş, turuncu saçlı olan bir kolunu diğerinin omzundan geçirip kendi gövdesine yaslamış, şakağına da bir öpücük kondurup bana dönmüş ve kalbimi titretecek kadar başımı döndüren hareketini yaparak bana göz kırpmıştı.
Yüzümde haylaz bir gülümse olurken onlara doğru ilerlemiştim, laboratuvar olduğundan dolayı yuvarlak olan masaya ilerlemiş ve ikisinin arkasına geçip boş olan ellerimi sakince ikisinin omzuna koyup kafamı aralarından uzatıp sakince fısıldamıştım. "İyi anlaşalım." demiştim, bir öpücüğü turuncunun gözüne bakarak gri saçlının şakağına dokundururken. Daha sonra sınıfı kontrol edip bir elim turuncunun kasıklarına oldukça yakın bir bölgeye koyup üst bacağını sıkmış bu sefer de griliye bakmıştım. "Şuanda da olduğu gibi."
"Ben Jeon Jeongguk." demiştim ikisinin de tekerli sandalyelerini hafif ittirip aralarına bir sandalye çekerken sanki hiçbir şey olmamış gibi. "Sizi tanımak için sabırsızlanıyorum."
İlk önce turuncu saçlı olan gülmüş ve elini bacağındaki elimin üstüne koymuş, daha sonra gri saçlı gülmüş ve o da kendi elini benim bacağıma koymuştu.
Gerçekten de sabırsızlanıyordum. Okula, yeni hayatıma, belki biraz özgürlüğe ama en çok benim olacaklara, onlara.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
i-am-red / vhopekook
Fanfiction"Hakkımda atılan pis iftiralar, kafamda var ettiğim kirli bedenler."