"... Canın cehenneme Mark!... Anlıyorum, özür dilerim sadece.. sinirliyim... Evet...Bi dakika şimdi sen bundan kurtulmam için bilgisayarı kırmamımı söylüyorsun??... Görüşürüz Hoseok, sağol."
Kıza ve hızlı nefesler alırken sade, dağınık siyah yorganla kendimi boğmaya çalışıyordum. Bunun bir oyun olduğunu biliyordum, sadece çok gerçekçi yapılmışı. AMA ÇOK GERİLİYORDUM! Yeni aldığım bilgisayarı tabikide parçalamayacaktım gidip iade edicektim, evet bence gayet mantıklıydı...
***
"Gidip bilgisayarı iade ediyorum, huzurlu bir biçimde eve gidiyorum ve ne oluyor biliyor musun!!? Kapımın önünde büyük bir kutunun içide bilgisayarda oyun açılmış bir şekilde duruyor ve ben onu alıp yere atıp tekmeleyerek kırıyorum!!... Bir dakika Jackson..Sonra bana lanet olası bilinmeyen numaradan biri arıyor, e tabi sesini değiştirmiş! Polise haber vermememi söylüyor yoksa kötü şeyler olurmuş!- Alo? Jack? "
Beni aradıktan sonra kapımın önünde siyah kutuda siyah bir yeni bilgisayar vardı,ben iyice kafayı yemiştim ama sakin kalmalıydım şu an yoksa mantıklı düşünemezdim. Oyuna tekrar girecek ve işleri yoluna sokmaya çalışacağım...
**
Bilgisayarı önüme aldım, kapağını açıp içindeki notu okudum.Onun intikamını almadan peşindeyim Jeon :)
Ve şu meşhur gülücük...
Bilgisayarı açma tuşuna bastığımda karşıma siyah beyaz bir video çıktı, parlaklığını açtığımda kapalı bir inşaat alanı gibiydi, yukardan bakış açısıyla çekilmiş, duvar kenarlarında bidonlar vardı. Başlat tuşuna bastığımda bir adam bidonların oraya fırlatıldığını gördüm. Yakınlaştırdığımda şoka girmiş, nefes almayı unutmuştum, kulağım çınlıyor hayatın gerçekliğini sorguluyordum. Vicudundaki koyuluklar muhtemelen kandı... ve Jimin.. alev alev yanarken."Aman T-tanrım.."
Video sonunda elinde çekiç olan maskeli biri kameraya bakıp el salladı. Ortada çıkan çarpıya bastığımda ekran koyu mavi bir tona büründü. Yavaş yavaş bir şeyler açılmaya başladı, bir koridordaydım. Karanlıktı ama duvar kenarlarında belirli aralıklarla yerleştirilmiş meşaleler ortamı aydınlatsa da tam karşımda ne olduğu belli değildi. Kulaklığımı takıp eski yerime döndüğümde aklımda hala o video vardı, o çocuk oyundaki karaktere benziyordu..
Sağ köşede bulunan yuvarlak butona bastığımda oyuncu ve karakterleri gösterdi.Oyuncular;
SJin
JeonJkKarakterler;
Yoongi
Hoseok
NamjoonJimin ve öldürdüğü Tae.. yoktu..
Geri çıkıp oyuna döndüm. Yürüyüşümün sesini duyabiliyordum, sanki çalılıkların üzerinden geçiyomuşum gibi bir sesti bu. Karakterim aniden gelen yarasayla dizlerini kırıp ellerini havada birleştirdi, savunma pozisyonu aldı. Koşma sesi duymamla arkamı döndüm. Siktir bu Jin'di, önüme gelen seçeneklerden 'Bekle'ye bastım. Yanıma geldiğinde sadece öyle duruyorduk, ekrana tam dalmıştım ki tuhaf renkler gidip geldikten sonra bir darbe aldım, bana yumruk atmıştı! Ellerini sallayıp duruyordu kusura vakma dermiş gibi ama birden dikleşip bana vuruyordu. Yerr düşmeden duvardan destek alıp altta çıkan üç seçenekten 'Kaç' a bastım. Ondan önce bir meşalenin üstüne bastığımda karakterim onu eline almıştı. Tüm gücümle koşarken canımın 74 olduğunu gördüm. Sağımda bulunan kapıyı açıp içeri girdim,kendi kendine kapı kilitlenmişti. Yerde bulunan baltaya basıp elime aldım, şanslıydım. Masada oturan biri ile karşılaştım, 'Konuş' a basıp kenarda çıkan şeffafımsı sohbet yerine basıp yazmaya başlamıştım ki bana dönüp baktığında Yoongi karakteri olduğunu gördüm. Sesli bir küfür edip seçenek verilmemesine sinirleniyordum.
Yadıklarımı silip sohbeti kapadım,bir kaç saniye sonra ayağa kalkıp karşıma geçti ve.."NE!?!?????"
Siktir o, karakter benim karakterimi öpüyordu şu anda ¿
9298229829292 yıl sonra bölüm attım. Biraz değiştirmek istedim veeee Jeon cidden burda salak ve saf biri.. neyse bb