Sosyoloji alanında Türk toplum yapısı, sınıfları ve gelişimi üzerine maalesef ciddi pek fazlaçalışma yapılmamıştır. Bu konudaki kaynak sayısı bir elin parmağını geçmemektedir. Kaldı ki bueserlerin bir kısmı cumhuriyet dönemi ve akabindeki gelişmelere, bir kısmı da Osmanlıimparatorluğunun kuruluşundan başlayarak günümüze dair incelemeler barındırmaktadır.Fakat şunu da belirtmek lazım ki bu eserlerin hiçbiri doğrudan Türk toplum yapısını, sınıfgelişimini, sosyal tabakalaşmasını ve hareketlerini değerlendirmemişlerdir. Ancak dolaylı olarakkonunun gerektirdiği durumlarda üstü kapalı geçiştirilmiştir. Ele alacağım bu konuyuçözümlemek için Türk toplumunun tarihsel gelişimini izlememiz gerekecektir. Türkler,kurdukları devletlerle ve devlet sistemleriyle dünya tarihine adlarını altın harflerle yazdırmayıbaşarsa da yine de sosyal ve kültürel bakımdan birtakım bilinmezlik ve püf noktalarıbarındırmaktadır. Örneğin, Ta-Po Kağan döneminde Türkler genellikle Budizm kültürünü benimserken Bumin Kağan döneminde genellikle Gök Tanrı kültürüne tabii oluyorlardı. Birdevlet içinde birden fazla din ve kültür mevcut bulunabilir fakat bunların sadece biri devletiçinde daha baskılı ve güçlü hale gelebilir. Bu kural değil yaşam biçimidir. Türk devletleri aslındabelirli zaman dilimlerinde toplum yapılarıyla çelişen durumlarda birbirleriyle çatışmış ve ikitaraftan biri mutlak zafer alarak mevcut kültür ve sosyal otoriterlerini uygulamışlardır. Türktoplum yapısı içinde sınıf ve tabakalaşma sürecinin tam olarak çözümlemek için öncelikle Türktoplumunun tarihsel gelişimine bakmak gerekir. Tarihsel gelişim anlaşılmaksızın sınıflaşmaolgusunu doğru açıklamak mümkün değildir. Aslında yerleşik hayata geçmekle önemli bir adımatan Türk toplumları, bu adımla sosyalleşmenin ve kültürlerini daha baskılı uygulamalarının nekadar mühim olduğunu öğrenmişlerdir. Yakın tarihimize gidersek, Osmanlı Devleti’nintoplumsal yapısı ile 552’de kurulan Göktürk Devleti’nin toplumsal yapısı arasında farklarolduğunu görebiliriz. Bunun asıl nedeni;
1.Coğrafi Konum
2. Din
3.Komşu Devletlerin Çeşitliliği
Aslında bu üç maddeye birden çok madde daha eklesek kesinlikle hata yapmayız. Bu ikidevlet Türk olmasına rağmen kültür ve toplum yapılarında farklılıklar mevcuttur. Türk toplum yapısı içinde kültür değişimlerini inceleyen Mümtaz Turhan’ın değerli araştırması sahasında ilkörneği teşkil etmektedir. Fakat konuyu Osmanlı toplumunun belli bir döneminden başlayarakincelemesi önemli bir eksikliktir. Zira yenileşme sürecinde tutum ve davranışların gerisindeferdin içinde yetiştiği grup normları, kültür değerleri ve kişilik unsurları önemli etkenlerdir.Bunlar karmaşık ve “bataryalı değişkenler” olarak ferdin zihni eylemlerine ve dünya görüşünebir takım derinlikler kazandırır. Sosyal psikoloji açısından bir kişinin değişmeye olaneğilimlerini incelemek için her şeyden önce onun yetiştiği sosyal çevreyi ve tarihsel gelişimi iyideğerlendirmemiz gerekir. Bu nedenle Osmanlı toplumu ve aydınlarının değişmesi sürecinitarihsel gelişimlerden kopararak belli bir dönemden başlayarak incelemek tarihi olaylarınsürekliliği ilkesine aykırı bir anlayıştır. Hazarların, Doğu ve Batı olarak Türk dünyasını ikiyeayırması ve dünyadaki kök dinlerin bünyesinde yaşamasına izin vermesi Türk kültür ve toplumyapısını muazzam derece etkilemiş, Rusların da bu gelişmeye müdahil olmasıyla da bir takım asilimasyon faaliyetleri gerçekleşmiştir. Orta Asya’da Rusların, Anadolu da Araplar ve Haçlılarınbaskıları altında kalan Türkler, saf kültür yapılarını koruyamayarak bölgesel kültürasilimasyonuna maruz kalmışlardır. Eski Türkler ile Osmanlı toplumunun arasında sürekli birbağ olduğunu ilk gören ve dile getiren büyük Türkçü üstat Ziya Gökalp olmuştur. Gökalp üstadın1925 yılında yayınlanan Türk Medeniyeti Tarihi isimli ünlü eseri ile daha önceki yayınlanmışmakaleleri İslamiyet öncesi Türk toplumlarının sosyo ekonomik ve kültürel hayatlarınıincelemektedir. Özellikle “İslamiyetten önce Türk dini, eski Türklerde mantık, İslamiyetten önceTürk devleti, Türk ailesi ve İslamiyetten önce Türk iktisadı” gibi tamamıyla sosyolojik nitelikteki Durkheim’ci bir metodla inceleyen Türk Medeniyeti Tarihi eserini bir çeşit sosyoloji tarihiolarak değerlendirebiliriz. İki cilt halinde toplamayı düşündüğü Türk Medeniyet Tarihinin ikincicildini teşkil eden “İslamiyetten sonra Türk medeniyeti” adlı bölümünü erken ölümü nedeni ileele alamamıştır. Bugün Türk toplumunun tarihi gelişimini incelemek isteyen her araştırmacışüphesiz üstat Gökalp’in Türk Medeniyet Tarihi ve Türk Töresi gibi gerçekten çok önemlisosyolojik belgeleri kapsayan kaynak kitaplara başvurmadan hiçbir konuyu doğrudeğerlendiremez. Bu iki kitap aynı zamanda eski Türklerde çeşitli sosyal olguları belirli birsistem içinde sıralamada yöntem ve teknikleri nasıl kullanılabileceğimizi göstermesi açsından da oldukça ilgi çekici ve bilgilendiricidir. Sosyo ekonomik, kültürel, siyasi, uygarlık, edebiyat vesanat değerlerinin Türk toplumundaki gelişimini kendisine konu olarak seçen bir araştırmacı,özellikle bu tarihi oluşum ile sürekliliğe, olaylar arasındaki bütüncüllüğe son derece dikkatetmek zorundadır. Bu hususta ikinci bölümde konuya Fuad Köprülü’ye değinerek devam edeceğim. Şimdilik sağlıcakla kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Türkler' de Toplum Yapısı ve Kültür Rekabetleri
Historical FictionSosyoloji alanında Türk toplum yapısı, sınıfları ve gelişimi üzerine maalesef ciddi pek fazlaçalışma yapılmamıştır. Bu konudaki kaynak sayısı bir elin parmağını geçmemektedir. Kaldı ki bueserlerin bir kısmı cumhuriyet dönemi ve akabindeki gelişmeler...