0.3

323 5 0
                                    

Ağbimden izin alıp Ayşenin dağ evinde kalmak için yola koyulmuştuk.

Ayşe telefonu ile ilgilenirken bende bileğimde ki yarayı inceliyordum. Tuana çok garipleştmişti, tuhaflaşmıştı.

Artık onu tanıyamıyordum. Evden çıkmadan öncede gayet sağlıklı davranıyordu zaten.

En tuhaf olan şey ise Tuananın sağlığının gayet yerinde olup normalmiş gibi ortalıkta oynaması ve herkesin hafızası sanki bu sabah için silinmiş gibi davranmasıydı.

Hayır nasıl birşeyse artık Onurda böyleydi.

Allah'tan kankam yanımda ve bana inanıyor. Hem oda zaten  durumu çok tuhaf  buluyor.

Ben bunları düşünürken sanırım gelmişizki araba ani bir fren yaptı.

Ayşeye baktığımda oda bana şaşkın şaşkın bakıyordu.

Camdan dışarı baktım ve burasının Ayşenin dağ evi olmadığını gördüm.

Burası dağın başıydı ve burada dağ evinden iz bile yoktu.

Ayşe taksiciye yönelip konuşmaya başladı. "Ne oldu ? Neden burada durduk? Daha evime çok var. " deyip taksiciye bakmaya başladı.

Taksici tedirgin olmuş gibi "  Hanımefendi bu araba anca buraya kadar gelir. Daha ilerisine gidemem. " deyip önüne döndü.

Ayşe " Ama benim arabam buradan rahatça çıkabiliyordu. " dedi yakınırcasına. Ayşenin arabasını kardeşi almıştı bir haftalığına gezi için. Bu yüzden taksiyle gelmiştik zaten.

Taksici sinirle bize dönüp " İnin kardeşim arabadan! Ben ne buraya gelirim,  ne de buradan ilerisine müşteriyi götürürüm. Size de tavsiyem geri dönün. Hatta dönmek isterseniz götürebilirim. " dedi buyurgan bir ses tonuyla ve bize bakmaya başladı.

Ayşe " Saçmalamayın canım! Her zaman geldiğim yer benim burası. " deyip eliyle ilerle işareti yapmıştı taksiciye. 

"Buradan ötesi lanetli benim için, sizde gitmeyin derim ben. Haydi inin arabam'dan da bende yoluma bakayım." dedi taksici umursamazlıkla.

Ben hâlâ burada tam olarak ne olduğunu  anlayamamıştım.

Ne diyordu bu adam?

Ayşe bir hışımla arabanın kapısını açıp çıktığında "İn kanka in! Yürürüz bizde. Hem çok da bişey kalmadı.  Havada kararmadı. Hadi in! " dedi ve bagaja doğru yöneldi. Bende arabadan indim ve kapıdan başımı içeriye sokup " Bari valizlere yardım edin!" deyip kapıyı sertçe kapattım.

Adam arabadan inip yanımıza geldiğinde biz çoktan 4 valizi çıkarmıştık bile.

Ayşe yakınarak tripli bir şekilde " Hiç gelmeseydiniz bari biz indiriyorduk ne güzel, kolum koptu burada! Gelinde biraz yardım edin. " deyip ellerini beline koydu.

Bende bileğim ağrıdığı için bırakıp ellerimi belime koydum ve adamın valizleri çıkarmasını izledim Ayşe gibi.

Ne var canım? Altı üstü altı büyük valiz. Çok değil yani.

Ayşe bana 'Biz bunları nasıl taşıyacağız? ' der gibi bakıyordu.

Hakikaten biz bu altı koca valizi nasıl taşıyacaktık? Hiçbir fikrim yoktu.

Adam  geriye kalan iki valizi de çıkardıktan sonra "Hadi Allah'a emanet olun" deyip arabaya binmiş ve tozu dumana katıp buradan hızlıca uzaklaşmıştı. 

Ayşeyle biraz birbirimize baktıktan sonra telefonlarımızı pantolonlarımızın arkasına atıp yola koyulmuştuk.

Yolda çok konuşmamış, hatta hiç konuşmamıştık.

Sessiz sakin ilarlerken hava hafifçe kararmaya başlamıştı ama hafifçe.

Ayşe "Ayy! Sonunda geldik şükürler olsun, kız bakk!" deyip sevinçle dahada hızlı ilerlemeye başlamıştı. 

Bende Ayşenin baktığı yere bakıp evi gördüğümde aynı tepkiyi vermeyi düşünüyordum ama maalesef veremedim.

Çok fazla yorulmuştum.

Hafif tebessüm edip hızlanmaya başladım.

Sonunda evin önüne geldiğimde Ayşe çoktan anahtarı çıkarmış kapıyı açmaya çalışıyordu.

Sonunda kapıyı açtığında kendimi içeriye attım ve bir koltuk bulup direkt atladım. Ayşe de valizleri içeriye çekiştire çekiştire getirip koymuştu ve aynı benim gibi koltuklardan birine vücudunu iki seksen sermişti.

"Ayh! Çok yoruldum" diye hayıflanmış ve gözünü kapatmıştı.

Bende gözümü dört beş saniye boyunca kapalı tutup tekrar açtığımda etrafı süzmeye başlamıştım. Bu eve neredeyse onuncu gelişimdi  ve gerçekten çok beğeniyordum. Zaten Ayşe ne yapsa harika oluyordu.

Tahta çerçeveleri ve sevimli stor perdeleri olan pencereye baktığımda. Perdesi tüstüm açılmış görünüyordu.

Oraya dikkatlice baktığımda ise boğazım düğümlenmiş,  yutkunamaz olmuştum.

Korku dolu gözlerle yavaşça kafamı Ayşeye çevirdiğimdeyse Ayşe de benim baktığım yere bakıyordu. Bana dönüp sesi el verdiğince çığlık atmıştı. Bende ona uyup çığlık atmaya başlamıştım.

"Aâaaaaaa",  " Aâaaaaaa"

O, o gördüğümüz varlık, mahlukât çok korkunçtu. Şuan Ayşeyle birlikte ellerimize, sanki o varlığı yok etmeye yarayacakmış gibi mutfaktan bıçak alıp odalardan birine saklanmıştık.

Ayşe elindeki telefondan flaşı açıp etrafa tutmaya başladı.

İşte bir korku klasiği elerktrikler yok!

Ahh! Harikaaaa


Kestikk-

EVEET tekrar karşınızdayım nasıl olmuş?

Satır aralarına yorum yapmayı ve oylamayı unutmayınız.

Kocaman ÖPÜLDÜNÜZZZ😘

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 13, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÇIĞLIK. 18+Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin