*** Hayatını gelişigüzel yaşayan insanlara, gelişigüzel yazılmış bir hikâye...
Kararın alınışı...
O esnada telefonum çaldı. Arayan babamdı. Açıp açmamakta biraz tereddüt ettim. Ama başıma kötü bir şey geldiğini düşünür diyerek açmaya karar verdim. Açar açmaz saydırmaya başladı.
''Dön lan artık evine, başlicam Bodrum'a da sana da . Kaç hafta oldu eşşoğlueşşek ''
Az önce yaşadıklarımın vermiş olduğu sinirle döktüm bütün öfkemi o anda .
''Baba ben dünyayı kurtarıcam. Beni plajdan yaka paça attıran otel müdürüne boyun eğmicem. Simitlerim tezgahından yere dökülmeyecek bir daha. Onlarla başa çıkılmaz, paraları, güçleri var, düzeni kurmuşlar diyenlerin de a... koyayım be baba. Hep bu bahaneler yüzünden düşmedik mi bu hale. Ben eve değil, o plaja geri dönücem, bu simitleri satıcam ve dünyayı kurtarıcam baba. Baba ?... Kime diyom aloo?''
Babam çoktan kapatmıştı telefonu
Her şey başlamadan önce...
Hayatın gerçeklerini görmen için büyümen lazım derlerdi hep. Bize atılan en büyük kazıklardan biri buydu sanırım. 15 yaşında sanayide çalışmaya mecbur olan bir çocuk hayatın gerçeklerini öğrenemez. Zira o daha bir çocuktur. 17 yıl 364 gün yaşayan biri de anlayamaz, çünkü daha reşit olmamıştır. Lakin tam 1 gün sonra gerçekleşebilir bu. O 1 günde ne oluyorsa artık. Hayatın gerçeklerini görmen için, klişe diye tabir edilen arabesk olayları yaşaman lazımdır. Karşında 38 yaşında çok bilmiş tavırlar ile öğütler yağdıran adamın anlattıkları doğru kabul edilir. Çünkü o 38 yaşındadır. Böyle anlatıldı bize hep. Büyük diye tabir ettiğimiz insanlar, bu şekilde kafamıza soktular. Belki de bu yüzden hep görmezden geldik bazı şeyleri. Anlamadık, ileri bir tarihe erteledik. 25 yaşına gelmeden öğrenemeyiz diye düşündük. Lakin durumun böyle olmadı bal gibi ortadaydı. 75 yaşında, ömründe hiçbir mücadele içerisinde olmayıp, yan gelip yatan biri ile sanayide çalışan bir çocuk arasında ki tek fark yaşlarıdır. Hayatın gerçeklerini anlamanı sağlayan etken yaş değildir. Yaşamın ta kendisidir. Hangi yaşta olursan ol, yaşadıklarını idrak edebilmendir. Ve hayatın gerçekleri sen ölene kadar bitmez. Hayatın gerçekleri, içinde bulunduğun saliselerdir. Anlaman, görmen için önünde hiçbir engel yoktur.
Kafamda binlerce soru ile Bodrum yolunu tuttum. 22 yaşındaydım. Ne hayatın gerçekleriyle karşılaşmıştım ne de kahraman olmaya niyetlenmiştim. Ben gelin tarafı da değildim, damat tarafı da . Kuru pastasını yiyip, limonatasını içen de değildim. Benim ne olduğum daha belli değildi. Kabulleniş içinde ölümü bekliyordum sanırım. Bütün bu sorulardan sıyrılmak için düşmüştüm yollara. Ama ne kadar kaçarsan kaç, dünyanın neresine gidersen git buluyordu seni. Kaçacak yerin yoktu, kabullenmek de bir cevap değildi. İhtiyacım olan tek şey cesaretti. Hiç ummadığım bir anda bulmuştu beni bu cesaret duygusu. Hayatın onlarca gerçeği, hiç ummadığım anda suratıma yumruklarını indirmişti...
Bu yaz hayatımın en sıkıcı dönemiydi. Evde bunalıyordum, duvarlar üstüme üstüme geliyordu. Akşamları arkadaşlarla bir şeyler yapmasak tahammül edemezdim. Ama yine de kâr etmiyordu bana. Yaşama amacım yoktu. Moralim bozuktu, neden olduğunu bilmiyordum. Uyuyamıyordum, neden uyumadığımı bilmiyordum, bu sefer daha da uyuyamıyordum. Aslında zaman zaman ''Daha 22 yaşımdasın be. 50 yaşında ölsen daha neler neler yaşayacaksın'' diye çok kendimi teselli etmişliğim vardı ama yine de yetmiyordu bu bana. İşte bu tür manyaklıklar içerisinden birden kaçıp uzaklaşmak, biraz kafa dinlemek için Bodrum'a gitmeye karar verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR SİMİTÇİNİN MEÇHUL HİKAYESİ
AdventureHak ve adalet aramada bilinen bütün ezberleri bozan, oyunu kuralına göre oynamaktansa, kuralları kendin yazman gerektiğine inan, ideolojik görüş benimsemeden en ilkel ve temel kurallar ile otel müdürüne karşı savaşan üniversite öğrencisinin hikayesi...