Yağmur ve soğuk Londra'da şu an tam anlamıyla hissediliyordu. İngitere halkı bugün de havayı taklit ederek soğuk hallerine bürünmüştü. Aras bir telefonla uyandı o sabah. Yüzünü görmeyi bırak sesini duymaktan bile iğrendiği adam aramıştı. Başta cevap vermediği için telefon ısrarla çalmaya devam etti. Aras, küfüler savurarak kafasını yastığından kaldırdı ve aramayı onayladı.
Telefon konuşmasından sonra tamamiyle ayılmış ve odasındaki boydan boya olan camın karşısında,minik köşesinde otururken derin düşüncelere daldı Aras. Nihayet beklediği fırsat gelmişti. Bundan 3 yıl önce onu yanında istemeyen ve daha yeni liseye başladığı halde eğitimi bahane edip Aras'ı İngiltere'ye gönderen adam dönmesi için yalvarmıştı. Ve işte Aras'ın 3 yıldır kafasında kurguladığı oyunun başlaması için sadece bu arama yeterliydi. Yine de neden sevinmemiş ve üstüne üstlük derin düşüncelere dalmıştı ki ?
Düşüncelerinden sıyrılıp cama çarpan yağmur taneciklerini izledi. Bir yerlere yetişmeye çalışan huysuz ve dakik İngilizler her zamanki gibi bu gri sabah da kendilerini pencerenin dışında göstermişti. İngitere Aras'ı sessiz ve soğuk yapmamıştı. Her zamankinden çok küstah ve muzip bir insan haline dönüştürmüştü onu. Ve Aras camdan dışarıyı seyrederken gözleri nihayet düşünceli halinden arınmış yerini şeytanca bir parıldamaya bırakmıştı.
Adını ağzına almaktan bile nefret ettiği adam, minik ve yardıma muhtaç bir çocuğu yalnız bırakmanın cezasını çekecekti. Hem de çok yakında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bencil Ukala
RomanceElinde olan tüm gücü kullanıp onu annesinden uzaklaştıran adamdan intikam almak isteyen bir çocuk düşünün. Aras'ın geri dönmeyi kabul etmesinin tek nedeni de bu işte.