Yaşadıklarından sonra okula bile gidesim gelmiyordu.
Nur'la aynı sınıfta olmamız ve Sercan'ın yüzünü bile görmek istemem okula gitmemi istekleşdiriyordu.
Hayat bana nasıl bir oyun oynuyordu.
Acaba hasta numarası yapıp bugün okula gitmesemiydim diye düşündüm ama bu konuda ana kraliçem her seferinde numara yaptığımı anlıyordu.
Ama ona sevgilim beni terk etti depresyondayım gitmek istemiyorum diyemezdim.
Hasta numarası konusunda profesyonelleşmiştim ama ana kraliçeme bunu anlatmak çok ta kolay değildi. Hatta bazen gerçekten hasta olduğunda bile numara sanardı ama yinede gerçekten hasta olduğumu anlardı.
Böyle düşüncelere dalmıştımki ana kraliçemin sesiyle irkildim.
"Hadi kalk uykucu"
Anneme annamsızca baktım. Gitmek istemediğimi mimiklerimle belirttim. Bana dönüp baktı ve
"Aaa anneye öyle bakma hadi hiçbir şey senin okula gitmenin engelleyemez." Dedi
Bende mecbur ve isteksiz bir şekilde sıcacık yatağımdan kalktım ve hazırlanmak için dolabıma doğru yürüdüm kapağını açtım ve her zamanki sıkıcı okul forması olan siyah beyaz çizgili eteği beyaz gömlek ve üzerine siyah ceketimi giydim son olarak siyah şalımı taktım ve ve hafif bir rujla taçlandırdım.
Odanın kapısını açtığım zaman mutfaktan enfes kokular yine yüzüme çarptı.
Ana kraliçem her sabah hiç üşenmeden ben ve dış işleri bakanına yani babama kahvaltı hazırlardı. Ama babam ben uyanmadan önce evden çıkardı. Bu yüzden benden önce yer ve giderdi. Sonra ben mutfağa inerdim.
Aşağı indim. Elimi yüzümü yıkayıp kahvaltı masasına oturdum. Hiç birşey olmamış gibi kahvaltımı bir iştahla yaptım.
Ne olursa olsun yemek yemeğe düşkün biriydim. Onun yüzünden yemeğimden ve bir gergedan da bile olmayan iştahımdan olamazdım.
Karnımı doyurup ana kraliçeme kocaman bir öpücük verdim. Sonrada dışarı çıktım.
Yolda yürürken telefonumu cebimden çıkarttım ve mobil veriyi açtım. Ve gelen bildirimlerle kocaman bir şok yaşadım. Dün akşamdan beri internetim kapalıydı ve telefonumu elime almamıştım.
"Oha oha oha yavaş gelin nedir bu bildirimler. --1034 mesaj nedir ya sanki cenaze var da geçmiş olsun diye bütün rehber mesaj atmış gibi"
Gelen mesajların 94 tanesi Melih'e aitti.
"Eyvaaaah Melih beni öldürecek"
Melih benim 5 yaşından beri en yakın dostumdu. Beraber kardeş gibi büyümüştük. Ve benim için değeri çok büyüktü. Benim gibi oda resim çizmeyi çok seviyordu. Hatta ressam gibi birşeydi. Onun dışında sarışın ve yeşil gri gibi gözleri var ama o gözler keşke bende olsaydı o kadar güzel gözleri vardıki biricik kardeşimin.
Eeee kimin kardeşi...
Telefonuma uzun uzun baktım. Sonra Melih'i aradım. Açar açmaz hemen başladım.
"Kanka bak hemen kızma açıklayabilirim."
Tam da devam edecektim ki
" Açıklanacak bişey yok kanka sen onu değil o seni kaybetti"
Ne - nasıl Melih bunu nereden öğrendi yaa - gerçi şimdiye kadar Nur bütün okula duyurmuştur ama neyse.
"Sen nereden öğrendin"
![](https://img.wattpad.com/cover/206242393-288-k845948.jpg)