Taehyung'un ağzından
Üniversite başladığından beri Amerikadaydım. Sadece yaz tatillerinde Kore'ye döner ailemle, arkadaşlarımla ve sevgilimle görüşüp tekrar Amerika'ya giderdim. Bu babamın isteğidiydi. Sevgilimden yani Jungkook'tan ayrı kalmamı isterdi. Onun kalitesiz biri olduğunu söyleyip dururdu, bana iyi gelmeyeceğini beni üzeceğini ve daha fazla saçmalıkları.
Neyse ki bugün evime dönüyordum. Bir doktar olarak. Ülkeme, kalbimin ait olduğu adama dönüyordum. Arkadaşlarıma, aileme, ait olduğum yere dönüyordum.
Uçaktan inince babamın gönderdiği arabaya bindim. Evime gelince hızlıca koşup kapının açılmasını bekledim. Kapıyı açan annemin yardımcılarından biri ve annemdi.
Anneme sarılıp hasret giderdim. Beraber salona geçtik. Babam yine her zamanki yerinde oturuyordu. Yanında gidip sarıldım. Biraz hasret giderdikten sonra odama çıktım.
Her şey bıraktığım gibi miydi? Merak ediyordum. Odama girdiğimde içim rahatladı. Hemen yatağıma atlayıp biraz uzandım. Penceremi açıp dışarıyı seyrettim.
Sevgilimi özlemiştim. Bu aralar beni aksatıyordu. İşleri olduğunu söyleyerek. Telefonumu çıkarıp Jungkook'u aradım.
Taehyung: Jungkook?
Jungkook: Efendim?
Taehyung: Neredesin?
Jungkook: Hiiç arkadaşlarla her zaman olduğumuz kafedeyim. Sen?
Taehyung: Bavulumu hazırlıyorum. Yarın döneceğim Kore'ye.
Jungkook: Peki, şimdi kapatmam gerek.
Taehyung: Görüşürüz.
Telefonu kapattım. Yalan söylemiştik birbirmize. Bana yalan söylediğine adım gibi emindim. Onu tanıyordum. Değişen bir şey vardı. Hemen evden çıkıp arabama bindim.
Her zaman arkadaşlarla buluştuğumuz kafeye sürdüm. Kafenin önünde durduğumda dona kalmıştım.
O benim aşık olduğum adam olamazdı.