Hayatımın başlangıç noktası olan o mahalleye taşındığımız zaman henüz yedi yaşındaydım. Tek derdimin yalnızca oyun oynamak olduğu ve bunun için de birkaç arkadaşa sahip olmamın yeterli olabileceğini düşündüğüm zamanlar..
Eşyalarımızın yüklü olduğu kamyonun yanındaki kaldırıma oturmuş, eşyalarımızın teker teker evin içerisine taşınmasını izliyordum. Sürekli aynı yöne gidip gelen insanları izlemek..
Yedi yaşındaki bir çocuğa göre bu eğlenceli bir durumdu. İstemsiz olarak yüzümde bir tebessüm oluşmuş ve herkese aşağıdan baktığım için küçük bedenimi daha da küçük hissetmiştim. Tıpkı bir karınca gibi. Bu benzetme yüzümdeki tebessümün büyüyüp kahkaya dönüşmesine neden olmuştu. Oturduğum yerden karnımı tutarak gülmeye devam ettiğimde, tıpkı benimki gibi bir gülümsemeyle babam yanıma gelmiş ve"Şimdiden burayı sevmiş gibisin"
Diyerek saçlarımı karıştırmıştı. Hala daha saçlarımın üzerinde duran elini tutarak durmasını sağlamıştım. Elimi kendi avucunun içerisine alarak beni ayağa kaldırmış ve yardım edebilmek için yeterince büyük olduğumu söylemişti.
Birlikte kamyonun kasasının önüne gitmiş, bize de taşımamız için eşya vermelerini beklemiştik. Babam, kollarının arasında kocaman bir kutu taşıyordu. Ben ise o kutunun içerisinden çıkarttığım oyuncak arabamı taşıyarak babamın arkasından eve doğru ilerliyordum. Evet, babamın elindeki kutunun içerisinde oyuncaklarım vardı ve bir hayli ağır olduğuna da emindim. Heyecanla yürümeye devam etmiştim.
Evin içerisine girdikten sonra koridorda ilerlemeye başlamış ve koridorun en sonundaki odaya girmiştik. Babam elindeki kutuyu odanın köşesine bırakırken, benim eşyalarımı taşıdığımız için, o odanın bana ait olduğunu tahmin ediyordum. O sırada babam, yanılmadığımı belli eden o cümleyi kurmuştu.
"Burası senin yeni odan Taehyung."
Meraklı gözlerle etrafa iyice göz attıktan sonra elimdeki oyuncak arabayı babamın bıraktığı kutunun üzerine bırakmış ve koşarak babamın elini tutmuştum. Eşya taşıma olayını sevmiştim ve taşımaya devam etmek istiyordum. Babam, elinden tutup çekiştirmeye başladığım zaman ne düşündüğümü anlamış olacak ki gülümseyerek yürümeye başlamıştı.
Evin kapısından çıktığımız anda koşmaya başlamış ve kamyonun arkasından taşıyabilmek için kendime uygun bir eşya aramaya başlamıştım. Sonunda bulduğum küçük bir kutuyu elime almıştım. Aslında benim için yine de fazlasıyla ağırdı ama ne yapayım, bende fazlasıyla küçüktüm sonuçta.
Kamyonun kasasından aşağı inebilmek için elimdeki kutuyu köşeye bırakmıştım. Önce oturup ayaklarımı aşağıya sarkıtmış, sonrasında ise aşağıya atlamıştım. Dizlerimin üzerine düşmüştüm ama bunu önemsememiştim. Ayağa kalkıp ellerimi silkelemiş ve kasaya bıraktığım küçük kutuyu elime almıştım. Doğru düzgün önümü dahi göremeden yürümeye çalışıyordum. Kaldırımın tam olarak ne kadar yükseklikte olduğunun farkında bile değildim. Nereye basmam gerektiğini anlayabilmek için ayağımı bir aşağıya, bir yukarıya doğru hareket ettiriyordum.
Boyuma göre fazla yüksekte kalan kaldırıma çıkabilmek için bir adım atmıştım ki elimdeki o küçük, aynı zamanda bana göre ağır olan kutu bir anda elimden alındı. Kutuyu alan kişiye dönüp baktığım zaman şaşırmıştım. Çünkü karşımdaki kişiyi tanımıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CHILDHOOD | TaeJin
FanfictionHayat size her zaman her istediğinizi vermeyebilir. Ben bu hayattan sadece tek bir şey istemiştim. O da tek bir kişiye sahip olmaktı. Ama ne yazık ki ben istediğim hiçbir şeye sahip olamadım. Kim bilir, belki de bu bana hayatın ''merhaba'' deme şek...