Çok güzel bir sabah. Deniz sesleri bütün sahil kısmında ki evlerde geziyor . Güneş bütün evlerin içerisinde yürüyor. Mutluluk insanların arasında ki en çok kullanılan dil olmuş. Evlerin sahipleri kahvaltı hazırlamaya başlamış ve evlatları sabahın doğduğundan habersiz bir şekilde uyumaya devam ediyorlardı. Biri hariç Nako. Nako daha 7 yaşında olmasına ragmen akranlarından daha zeki ve daha sevimliydi . Emaktar bir ailenin 2. Evladı olan ve herkes tarafından cok sevilen bir küçük. Zeytin gözlü , küçük elli , sevimlimi sevimli bir çocuk. Küçük ayaklarıyla yataktan kalkıp merdivenlerden aşağıya inmiş ve kimsenin haberi olmadan annesinin ve babasının abisine ve kendisine kahvaltı hazırlamasını izliyordu küçük nako . Birden babası tarafından fark edildi. Babası elleriyle küçük nakonun kollarında tuttu ve havaya atarak bağrına bastı , yanağına küçük bir buse kondurdu . Annesi sen uyandın mı bakalım diyerek küçük ellerini öptü . Nakonun ilk görevi babası tarafından ona verilen ve her sabah kutsal görev olarak nitelendirdigi kendisinden 5 yaş büyük olan abisini uyandırmakdı . Her sabah olduğu gibi bu görevine yerine getiren nako abisini uyandırdı ve beraber aşağıya inerek aile saadeti içinde güzel bir kahvaltı yaptılar . Nakonun bu kadar çok sevilmesinin sebebinin bir tanesine küçük nako diger çocuklardan bir farkıda dilsiz olmasıydı. Bu evinin cevresinde herkes tarafından bilinen ve kimse tarafından ona bu eksikliğinin hissedilmemesiydi . Küçük nako ailesiyle kahvaltı yaparken babası dönüp birden şöyle dedi . Kahvaltıdan sonra hazırlanın da yüzmeye gidelim . Nako elindeki çatalı fırlatarak babasına sarıldı çünkü nakonun en sevdiği şey denizde olabileceğince yüzmek ve eglenmekti . Küçük nako ve abisi kahvaltılarını bitirdikten sonra yukarı odalarına çıkıp çantalarını hazırlamaya başladılar . Babaları ise arabasına doğru giderek eşyaları arabaya yerlestirmekle uğraşıyordu. Yarım saat sonra herkes arabanın içinde buluştu. Yol denize 5 dakika olmasına rağmen arabayla gitmelerinin sebebi yolda giderken nakonun sevdiği müzikleri yüksek sesle dinlemek en güzel şeylerden biriydi onlar için. Denize vardıklarında nako ve abisi birden arabanın kapısı açıp denize koştular . Ardından arabayı park etmiş babası eşine dönüp bende gidiyorum göz kulak olim diyerek nako abisi ve babası birden bire denizde yüzerken buldular kendilerini . Nakonun annesi arabada ki eşyaları şezlonga eşyaları yerlestirirken yavaş ve bi o kadar da düzeniydi . Geldikleri deniz evlerine 5 dakika olduğu için herkes tarafından tanınıyorlar ve herkes tarafından seviliyorlardı . Denizde baba ve oğulları zaman gecirdikden sonra annelerinin hazırlamış oldukları yemekleri yemek için dışarı çıktılar. Bir güzel yemek yediler. Annesi şezlonga uzandı ve babasıda diğer şezlonga uzanarak dinlenmeye başladılar. Nako ve abisi eğlenmek için kumsalda ki kumla kale yapmayı seçtiler. Kumdan kale yapmayı beceremeyen ve abisinden yardım alarak kale yapan nako bir süreden sonra o kadar çok kale yaptı ki bir anda kale diyarı yaptı bütün bir alanı ve tek düşmanı denizden gelen medcezirdi çünkü deniz dalgasının her gelmesi 1 tane kale alıp onu götürmesiydi . Bu duruma çok kızan nako abisi arkası dönükken denize doğru ilerlemeye başladı . O küçük ayaklarıyla yürüdü yürüdü yürüdü yürüdü ve arkasından çok yüksek bir bağırma sesi ardından bir çığlık. Küçük nako denizde ne kadar yürüdüğünü bilmedigi için bir anda ayağı boşluğa geldi . Denizde yüzmeyi bilmeyen nako bir anda denizin icinde kayboldu . Bunu gören annesi ve babası bağıra bağıra koşmaya başladılar ama nako çok uzaktaydı. Denizin diblerine giden nako kumdan kaleler gibi onunda denize karşı verdiği savaşta kaybettiğini anladı. Çünkü o da kumdan kaleler gibi denize karşı duramıyor ve duramadığı gibi dibe gidiyordu . Birden babasının ona doğru yüzdüğünü gördü o tatlı yüzünde bir tebessüm oluştu çünkü babası onun için bir kahramandı ve o kahraman yine onu kurtarmaya gelmişti. Nakonun babası yüzdü yüzdü yüzdü. Annesi arkada abisinin yanında beklerken nakonun babası denizin icinde oğlunu kurtarmaya çalışıyordu. Babasının bağırmasını ve annesinin çığlığını duyanlarinda kimisi kumsalda bekliyor kimiside babası gibi nakoya dogru yüzüyorlardı . Nako bir tek babasını gördü . Yavaş yavaş gözleri kapanan ve çırpınan nako babasının ona elini uzattığını gördü . Nako ellerini kaldırmaya çalıştı var gücüyle babası arasında cok küçük bir boşluk vardı ki nako tam o sırada gözlerini tamamen kapatmak için gözlerini yummaya başladı. Çok çırpınan nako gözlerini bir daha açamayacaktı çünkü ölüyordu. Babasının gözleri önünde ölmeye devam ediyordu .
Ve bir telefon sesi ..........
Nako evin icinde tekdi . Yattığı koltuğun kenarlarında bir sürü yarım kalmış alkol şişleri. Masanın üzerinde bir sürü çöp yığını. Evden aylardır çıkmayan nako uykusundan sıçranarak telefon sesine uyandı . Ellerine baktı. Sonra bir anda kalktı ve banyoya koştu . Aynaya kendine bakmaya gitti . Nako çocukluğunda yaşadığı bir anıyı rüyasında görmüştü . 32 yaşında olan aylarca evden çıkmayan kolları bacakları dövmelerle kaplı nako birden neden bu rüyayı gördüğünü sordu kendine .Telefon bir daha çaldı.......
Kolunda ki saate bakan nako saatin sabah 05:34 olduğunu gördü. Bu saatte onu kimin aradığını merak etti ve telefona dogru koştu. Telefonda ki yabancı numaraydı . Telefonu yavasca açtı ama konuşamadı çünkü nako doğuştan konuşma engelliydi. Telefonda ki bayan bunu biliyormuş gibi konuşmaya devam etti.Merhaba nako bey kusurabakmayın bu saatte aramak zorunda kaldım ama ama aileniz. Usulca bir sessizlik . Nako bey aileniz , ailen bir deniz faciasında ölü olarak bulundu hastahaneye gelmek zorundasınız teşhis yapmak icin.
Nako telefonu masaya bıraktı koltuğa oturdu . Bir sigara yaktı. Birden gözünden bir yaş aktı ve yıllarca yaptığı şeyi yaptı sustu.