Çocukluğa Flashback

26 1 0
                                    

Multide Derin

Eski Zamanları ikinci kez gözden geçirdim...
<<<<Annemin sesi kalbime işliyordu. Tam olarak ne olduğunu anlamasam da annem beni bırakacakmış gibi hissediyordum. Kucağında ağlarken annem bana son olarak "Ailemizin zengin olması senin için kötü bir şans canım ama senin canın için bunu yapıp seni yurda bırakmak zorundayım. Beni aramaya kalkma, adımı da kimseye söyleme. Baban aynılarını söylemişti. Ailemizi katletmek isteyen canavar düşmanlar var.Buna ben de üzülüyorum,daha fazla ağlama..." derken o da gözyaşlarına boğuldu. 5 yaşındaydım ama hiçbir şey anlamamıştım bu olaydan. Beynimde sadece annem ve babam gidiyor düşüncesi zonkluyordu. Annemin beni bırakıp gittiği yer külüstür,pis ve iğrenç bir yerdi. En azından böyle anlaşılıyordu. Zengindik. Ama ailem paralarıyla düşman olarak adlandırdıkları şeyi satın alamazlar mıydı? Bana bugüne kadar sürekli tuttukları bir şeyi bile vermişlerdi. Ne olduğunu anlamamıştım ama bana telefon diye tutuşturmuşlardı elime. Ve yurttaki herkesten saklamamı istemişlerdi. Bu telefon denen aptal şey yerine sevgilerini verip ölsem bile ölürken Yanımda olamazlar mıydı? Büyüyünce kullanacakmışım. Neden her şey büyüyünceydi sanki? Küçük olmak bu kadar kötü birşeyse hemen büyümek istiyordum. Herşeyi almak kullanmak anlamak istiyordum. Ama yok,yok,yok. Yurda girmeden hıçkırıklarımı tutmaya çalıştım ama sorgulamayacaklarını düşündüm ve içeri girdim.
İçerisi evimiz gibiydi. Evimize gelen ilk ve son arkadaşım sarayda yaşadığımı söylemişti. O neydi ki? Çocuk saflığımı yenerek annesiz babasız bir kız gibi role başladım.
"Ee.... Şey..... Ben sokakta yaşıyorum... Adım Derin. Ama havalar çok soğuk ve annem yada babam yok. Burda kalabilir miyim? Sadece bir ev bulana kadar. Ama nasıl bulacağımı bilmiyorum..." Dedim ve Bayan Buruşuk Surat'a bön bön baktım.
"Ah canım burada her çocuk 18 yaşına kadar kalabilir. Hepsi ikişer ikişer gruplar halinde farklı okullara giderler. Liseyi bitirince üniversite hakkı da veririz. Biz kadın olduğumuz için tam anlamıyla sadece baba sevgisi vermeyiz. Bu 18 yaşına kadar biri gelip seni evlatlık alırsa onlarla yaşarsın. Güvendiğimiz ailelere verileceğinden emin ol."diyen BBS (bayan buruşuk surat) güldü. "Ah tabii ki sen istersen başka ailelere de bekletebiliriz ama aileler sizin için herşeyi yaparlar. Daha çok zengin aileler tabii ki. Çocuğu olmayanlar, tek çocuğa arkadaş arayanlar. Ve benzeri sebepler. Seninle büyüdüğünde aynı okula gidecek olan ve altlı üstlü yatakta yatıran yataklarda birlikte yatacaksınız. Sen kaç yaşındasın biliyor musun? Yani mesela annen ve baban bir olay Yüzünden öldüler de mi kaldın? Ve aile bireylerin yok." Kafamı evet anlamında sallayıp konuştum.
"Beş."
"Ne?"
"Beş yaşındayım."
"Peki bir dakika kayıtlara adını geçireceğim."
Saat ve dakikaları özel ders ile öğrendiğim için saate baktım. Ailem bana herşeyi öğretmek istemişlerdi. Aptal Düşmanlar! Beni ailemden almak zorundalar mıydı ki? Gerçekten beni bırakmaları kadar önemli olan şey ölümse ölebilirdim. Ama ailem olmalıydı. Ailem olmazsa olmazdı. Ah tam 2 dakika 12 saniye sonra... 13... Bir kadın geldi. Gülüyordu. Bu kötü hayatta kim bilir kaç yıl yaşamıştı ama mutluydu. Ben? Ben sadece beş yıl yaşadım ama çok mutsuzum. Beş... Kaç yaşındaydı ki? Sorsam ayıp olmaz herhalde diyerek sordum
"Şey... Adınız neydi?" Ad sorma ile başlayabilirdim.
"Jane."
Anlamayıp tekrarladım "ceyın?"
"Ben yabancı ülkede dogdum. Diğer bayan gördüğün de Türk. Adı... Sumrûf."
"Sümrüf?"
"Ah söyleyemiyorum. Sümrüt."
"Anladım. Zümrüt?"
"Evet."
"Şey nerede kalıyorum?"
"Göstereyim"
Uzun bir koridorda saatler gibi geçen sürede ilerledik. Yaklaşık koridorun başıydı ki çok uzaktan çocuk sesi geliyordu. Kırmızı bir kapıyı gösterdi ve elime anahtar verdi.
"Bununla aç. Kaybedersen sorun olmaz bizde bol bol yedek anahtar var ama sorumluluklarının bilincinde olmanı istiyoruz"
Kafamı salladım ve kapıyı anahtarla açtım. Yemekler nasıldı? Sürekli tavuk sote ve Spagetti var mıydı? Ben sadece bu iki şeyi yiyip en fazla süt içiyordum. Ve süt denen şeyin tadı iğrençti. İçinde ne vardı? Odaya girince otel gibi bir yer gördüm. Ama ev gibiydi. Sadece yatak odası. Ve kocaman bir tuvalet! Küveti dalmak istedim ama yıkanamam ki ben tek Başıma.
"Şey bayan Jane ben kendim yıkanamam ki. Beni hep... Annem yıkadı."
"Sorun değil, 9 Yaşından büyük olanlara banyo işinde sadece saç Yıkama konusunda biraz yardım ediyoruz. İsterlerse tabii. Yani seni pazartesileri saat 3'te yıkamamız gerekir. Pazartesi saat 5'te Ranzanın üstünde oturan 5 yaşındaki Yağmur var. Sahi Bayan Sumrüt adını aldı mı?"
"Evet. Ben Derin."
"Beni annen gibi gör. Sadece saygı çerçevesini zorlamazsak iyi olur çünkü çabuk sinirlenirim ben biraz."
Biraz daha konuşup dışarı çıktı. Yağmur. Neye benziyor ki? Of. Merak ediyorum. Hapçuv! Olamaz hastalandım. Hastaneyi aramalıyım. Ama annem artık hastalığı hastaneye çok bağlı kalmadan atlatmam gerektiğini söyledi. Neyse. Annemi düşünmek canımı yakıyor. Kapı sesi geldi. Yataktan kalkmalıyım büyük insan geldi. Ufak bir kız geldi. Kim bu? Yağmur mu? Benim gibi sarı Saçları yoktu. Fazla uzun boyu da yoktu. Ama güzeldi. Saçları... Toparlanıp sohbet başlattım.
"Merhaba Yağmur, ben Derin."
"Biliyorum benimle kalacaksın. Sana yardımcı olmak isterdim ama ben geleli çok olmadı annem 12 Eylül'de öldü. Babam intihar etmeden beni buraya Bıraktı. İntihar ne? Bilmiyorum. Annelerimiz cevap vermediler sorunca. Biliyormusun?"
Bugün 21 Eylül. 9 gün olmuş. Matematik dersi aldım ama şekillerle. Yazmayı bilmiyorum. Çok kötü. Neyse. Intihar... Hatırladım. Bizde herşey Açıkça söylenir çocuğa ölüm Detaylı şekilde anlatılırdı. Teyzem psikoloji okumuştu. Şişifrem neydi ki? Unuttum. Yok o şizofrindi. Neyse intihar Ölüme Teşebbüs. Bunu ona söyleyip üzmemem lazım dedim.
"Buraya geldiğine üzgün müsün?"
"Babam beni alacaksa. Intihardan sonra. Elbette."
Yazık üzülüyor. Bizde bunlar saklanmaz ben de saklanmamalıyım bence. Ama üzülmemeli.
"Üzülmezsen intiharı anlatırım."
"Kötü birşey mi?"
"Sadece yıldızlara seyahate çıktı."
"Tamam" el çırptı. Ben içten içe ağlıyordum. Bunlarla yüzleşmek zordu. Yattım ve yukarımda yatan Yağmur'a sordum
"Yağmur?"
"Efendim Derin."
"Yemekte ne verilir?"
"Her gün farklı. Şura'da komidinde kağıt var o bu haftanınki açık sayfa dünün."
"Tamam." Kalkıp Sayfayı çevirdim. 20.Hayır bugün 21'i annem söyledi. Iki gün problem. 21. Eylül Olmalı. Okumayı bilmiyorum ki. Neyse. Resimleri var. Ta-ta-tavuk! Ama kanat. Sevmem ki. Şımarma Derin ve önüne konulanı ye. Tamam diye düşünüp menüyü inceledim. Akşam menüsü... Çok severim. Sabahları ne var?
Yumurta krep zeytin peynir tereyağlı ekmek ve süt resmi. Yarına bakalım.
Sabah
Sucuklu yumurta tost zeytin peynir reçelli ekmek ve meyve suyu
Öğlen
Spagetti,et,kızarmış ekmek,ayran,elma
Akşam
Balık,pilav,krem peynir,mandalina,soda
Güzel bir menüydü. Düşündüklerimden iyiydi. Yatağa yattım.
"Yemek ne zaman?"
"Şurada saat var küçük ok en alt ve ortadaki yere gelecek uzun da yukarıdaki ortadaki yere gelecek."
Mırıldandım"6."
"Sabah?"
"Ortanın iki solunda küçük ok olacak uzun ok yukarı ortada."
"8." "Öğlen?"
"Kısa yukarı ortanın bir sağında uzun orta yukarıda."
"1.sağol."
Gözlerimi uzun bir uykuya kapattım.

Normal Derin'e geri dönüş yapmadan daha sonraki anılarımı zihnimden geçirdim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 15, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GÖZYAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin