sana yazmıştım.
binlerce mektupta yazdığım gibi, ona da yazmıştım. fakat aynı beni hayatından attığın gibi, onu da attın değil mi?
öylesine yazdığımı düşündün, seninle dalga geçtiğimi düşündün, sevdiğim. fakat asla, asla öyle değildim.
ben dalga geçmezdim, depresif insanlar arasında en kötüydüm belkide.
beni o gördüğün gün... ah, o beyaz tenin. ahenkle uçuşan kumral saçların. ve o yeşil gözlerin.
Tanrım, yeşilinde boğulurum.
sana delirmem, yalnızca bir saniyemi almıştı. aşk değildi bu, delilikti adeta. acıyı anladığım andı, oldukça fazla.
o koca alanın içinde, onca gül içinde sen parlıyordun. gül bahçesindeki papatyalar gibi.
etrafımız döşenmişti rüzgar gülleri ile. zaten ilgim de başlamıştı o zamanlar.
başım dönüyordu, belkide cennete gidiyordum, emin değilim. fakat son gördüğüm o yeşil okyanustu. o okyanusta ilk kayboluşum.
fakat beni aramadın ki, hiç.
gözlerimi araladığımda güller içinde uyanmıştım. fakat o gözler, tekrar üzerimdeydi. Tanrım, ateşim hiç bu kadar yükselmemişti.
kalbimde delicesine bir fırtına oldu. dayanması zordu, kolay değildi. fakat senin için, ne önemi. vardı ki.
o narin ellerinle kaldırdın beni hafifçe.
'Sen iyi misin?'
değilim.
artık değilim sevdiğim.
'Kötü görünüyorsun.'
beni güller arasında bıraktığın günkü gibi mi?
güzel miyim yeşilim?'Ah, evet sağol.'
yalancı.
kalbin parçalanıyor.
'Yardım etmemi ister misin?'
son defasında istemiştim, ne farkı vardı ki?
'Hayır, teşekkürler.'
aptal.
kalbimi yara bandı ile iyileştiriyordum, ben sana muhtaçtım.
'Dikkatli ol öyleyse.'
kafamda dolanan güzelliğin, nasıl olur da dikkatli olmama engel olmazdı ki?
peki seni bir daha nerede görecektim?
ah, doğru ya. kader acı çekmemi sağlamak için her şeyi yapardı.
yalnızca 2 hafta olmuştu, o çektiğim acı süreli. okulumdan dönerken tam karşımdaydın. sınıfımdan biriyle konuşuyordun. başta bir tereddüt ettim fakat, hayır. o yeşil okyanusta bir kez boğulmuştum.
kalbimde ki o acı, öyle kuvvetliydi ki. ağlamak, kendimi kesmek istedim. ama sadece bakakaldım.
ve bir anda, bum.