Günlerden pazartesiydi, ilkbaharın o nefis görünümü, sanki bir anı hatirlatiyordu. Güneş yine doğmuş sokaklar yine insanlarla dolmuştu.Kahvelerde o çay bardaklarındaki sesler geliyordu.Bakkal mehmet amca, her zamanki gibi yine kapı önünde oturmuş gazete okuyor.Hemen az ilerisinde ise 5 kişilik bir aile yaşiyordu.Ailenin iki oğlu birde kızı vardı.Anne çok asabi,gayretli, çokta bilgili...Baba ise kendi halinde birisiydi.Zehra suat'ın büyügü ve en küçükleri mehmet'ti. Zehra evlilik yaşina gelmiş ve tarık adında bir sevdiği vardı. Aradan günler geçti ve zehra ile tarik nişanlandılar,fakat aileler isteksizdi. Bazen aileler birbirine çok iğneleyici sözler söylenip dururlardı.Tarık'ın askerlik günü gelmişti. Tarık'ın canı Çok sıkılıyor ve sevdiğini bırakıp gitmek istemiyor. Yolculuk günü gelmişti.Zehra ağlıyor, tarık derin derin düşünüyor ve hayali olan Zehra'yı bir daha görememekten korkuyor.Tarık gitmiş, Zehra suskunluğa boğulmuş, aileler ,her zamanki gibi yine birbirine karşı isteksiz hareketler sergiliyorlar.Bir gün Tarık'ın annesi Zehra'ya olmadık şeyler söyleyip aralarını bozmak için uğraşıyordu.Tarık ailesine düşkün uymaca akıllı biriydi.Annesi, Zehra'yı vazgeçiremeyince, Tarık'a Zehra hakkında olmadik şeyler söylenip durmuş. Tarık Zehra'yı arayıp çok ağir kelimeler kullanmaya başlamıştı.Ailelerin istediği olmuştu.İki seveni ayırmayı başarmış ve sanki hiç birşey olmamış gibi tavırlar sergiliyorlardı.Tarık ise annesinin söylediklerine dayanamayıp intihar etmekten başka bişey düşünemiyordu.Çünkü atılan iftira yokluğuna dayanamayacağı sevdiği hakkinda söylenmişti.Bir gece herşey suskunluğa boğulmuş sanki yaprak bile kımıldamıyordu.Tarık ölümden başka hiç birseyi düşünmüyor annesinin söylediklerini aklından çikartamiyordu.Ayağa kaltı ve ellerini yukarıya kaldırıp "ALLAH'IM SEN AFFET "dedi.İpliği alıp tavana sıkıca bağladı.Boynuna geçirip atladı ve kanlı gözlerle bulanık bir halle hayatın her anını gözleri önündenden geçirip hayatına son verdi.
2.bölüm yakında