"Bunu unutmak beni yıllar aldı. Sayısız yıllar."
,,Bu bir yanlış anlaşılma. Onun'da istediğini sanmıştım, ayrıca sarhoştum. Ben-"
,,Ve bu sana böyle bir şey yapmana izin'mi veriyor?" Lucas'ın sözünü şaşkın bir şekilde kesmiştin. ,,Bunu yaptığına inanamıyorum." Mark'ın tutuşundan kurtulup gitmeden önce söylediğin son şeydi bu.Gittikçe yüzünden daha fazla gözyaşı akıyordu ve bu görüşünü daha karanlık yapıyordu. Hıçkırıklarını mümkün olduğunca tutmaya çalışmışsındır, çoğu zaman da başarılı olmuşsundur. Göz yaşlarından dolayı gözününün önünü göremiyordun bu yüzden'de tökezlemiştin. Bacaklarındaki dengeyi tamamen kaybederek yere düşmüştün. Elini ağzının önünde bastırarak, ağlamanı tamamen bastırmaya çalısıyordun. ,,Hey!" O'nun o zarif sesini duymuştun ve ellerini omuzlarında hissediyordun ama sakinleşmek yerine tamamen gözyaşlarına boğulmuştun, Ten'in kız kardeşine acıyordun, aynı zamanda abinden utanıyordun. Her zaman seni herşeğin pahasına koruyan ve savunan sevecen, şefkatli abin'di o, ama artık onun gözlerine bile bakmak istemiyordun. Ondan nefret ediyordun ve iğreniyordun. "Üzgünüm." Ağlayarak fısıldamıştın ve sana sarılmış olan Mark'ın kolları seni onun vücuduna yaklaştırdığını fark ettin. Çünkü daha çok ağlamaya başladığında Mark sana hemen sarılmıştı. "Bu senin hatan değil," diye yanıtladı Mark, sırtını yatıştırıcı bir şekilde okşayarak.
,, Y / N! "Lucas'ın seni çağırdığını duymuştun.
,, Onu görmek istemiyorum. L-lütfen, buraya gelmemeli, "demiştin titrek bir sesle Mark'a bakarak ve yüzünden daha fazla gözyaşı akarken.
,,Y/ N, bunu açıklayabilirim, ben-"
,,Kaybol!"Mark Lucas'ın sözünü kesmişti .
"İşte burdasını-"
''Çekil yolumdan, kız kardeşimi görmek istiyorum." Lucas istemeksizin az önce diğerlerine katılmış olan Johnny'nin sözünü kesmişti. Göz açından Lucas'ın Mark'ı ittiğini. Ve Mark'ın bunun üzerine birkaç adım geriye gittiğini görmüştün. Bir sonraki an Taeyong'un Lucas'ı geriye çektiğini ve onu duvara ittiğini gördün. Fakat sonradan abine ne olduğunu pek göremedin çünkü Ten önüne çömelmiş sana bakıyordu .Onun bakışı bir şekilde cesaret vericiydi. kulağının arkasına yüzünün önündenki bir tutam saçı atamıştı ve seni yukarı çekmişti. "Durun, bunu görmek zorunda değil." diyordu Yuta ve sana dönmüştü. "Abimi döverek bana yardımcı olduğunuzu mu düşünüyorsunuz ?", diyerek Ten'le arandaki mesafeyi korumuştun.
Şimdi izin ver kız kardeşimin yanına gideyim. ", diyordu Lucas ve sana yaklaşmak üzereydi.
"Seninle konuşmak istemiyorum," diyordun Lucas'ın ifadesine.
"Hadi gidelim," demişti önünde duran ve sana gülümseyen Mark. "Seninle de değil. " Cevap vererek çabucak arkanı dönüp gitmiştin.Birkaç saattir göl kıyısındaki bu park bankında oturmuş olmalıydın. Zaten karanlık ve soğukdu, bu nedenle biraz titriyordun. Eve gitmek de istemezdin çünkü Lucas'la buluşma riski çok büyüktü. Nereye gitmek istediğini bilmiyordun. En iyi arkadaşınada gitmek istemedin, çünkü ebeveynlerinin ayrılması nedeniyle, özellikle iyi değildi o ve onu sorunlarınla rahatsız etmek istemezdin. Bu doğru olmazdı.
Bu arada, burada iki saat daha oturmak zorunda kalmıştın.
Burası önceden olduğundan daha karanlık ve daha soğuk olmuştu artık. Şimdi her yerin titriyordun. "Burdasın" diyen birisini duymuştun ama pek tepki vermemiştin. "Seni her yerde arıyordum." Ses yaklaşmıştı, ama cevap vermiyordun. Aniden iki el hissetmiştin omuzlarında böylece irkmiştin.
Mark.
Ceketini çıkartıp üstünü örtmeye çalışıyordu.
Kısa bir süre sonra seni kucağına alıp bu kumlu yol boyunca taşıyordu. Aslında ona şimdi bağırırdın, ama bunu yapacak ne gücün ne de dermanın vardı. Soğuk ve hastaydın. Mark'ın ceketini giymiş olsan bile, titriyordun. Gözlerini kapatıp Mark'ın göğsüne yaslanmıştın.Umarım beğenirsiniz
Sizleri seviyorum! ❤️