"Baba mı dedi?" Diye sordu Selin şaşkınlıkla. Demir, Verda'yı kucağına alıp gözlerine baktı.
"Bir daha söyle meleğim." Verda dudaklarını büzdü. Demir'de karşılık olarak dudaklarını büzdü. "Tamam tamam zorlamıyorum." Diyip başını göğsüne yatırdı.
"Biri neler olduğunu anlatacak mı?" Diye tısladı Burak. Bahçeye çıkan kapıdan Merve içeri girdi. Selin gözlerini kocaman açıp 'yuh' bakışları attı.
"Ben sana açıklayayım Burakcığım. Demir kaza yaptı. Öbür tarafa gitti, geldi. Sonra buraya geldi. Verda baba dedi. Ohaa! Verda konuştu!" Burak, sinirle Demir'e bakıyordu.
"Niye geldin?" Demir, Verda'yı Merve'nin kucağına verip Burak'a döndü.
"Seni ilgilendirir mi?" Merve, ortalığın karışacağını anlayıp Verda ile bahçeye çıktı.
Selin, Burak'ın yanına gidip, "Burak git, tatsızlık çıksın istemiyorum." Dedi sessizce.
"Neden ben gidiyorum Selin? Bir buçuk yıldır bu herif mi vardı yanında? Ben vardım ulan ben!" Diye tısladı. Selin, Burak'ın çenesini tutup göz göze gelmelerini sağladı. Demir, Selin'in yaptığı hareketi görünce yumruklarını sıkıp sert bir şekilde sandalyeye oturdu.
"Burak n'olursun.."
"Tamam.. iki dakika dışarı gelir misin?" Burak, Selin'i elinden tutup mutfaktan çıkardı ve oturma odasına götürdü.
"Demir'den uzak dur Selin. Ona yaklaşmanı istemiyorum." Dedi elinin tersiyle Selin'in saçlarını okşarken. "İyiliğin için."
"Bende bu durumdan memnun değilim ki canım." Elini Burak'ın yanağına koydu.
"Sana yaklaşmasına izin verme." Burak, Selin'in belini kavrayıp kendine çekti. "Şu işin adını koysak mı artık, hım?" Selin, Burak'ın dudaklarına yaklaştı ama öpmedi. Nefesini verip geri çekildi ve öksürdü.
"Hastaneye gelmiyorum bugün. Sana kolay gelsin. Görüşürüz." Burak gülümseyerek başını salladı ve oturma odasından çıktı.
Selin, Burak gittikten sonra mutfağa geri döndü. "Siz sevgili misiniz?" Diye sordu Demir. Selin gözlerini Demir'in kaslarından çekti.
"Ne, hayır?"
"Güzel, seni o herife bırakmam Selin. Seni kimselere bırakmam."
"Al işte eskilere mi döndük yine?" Demir sandalyeden kalkıp Selin'in karşısına geçti.
"Eskilere döneceğiz, az kaldı."
"Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Tek bildiğim bu." Demir saçlarını karıştırdı.
"Duş alabilir miyim?"
"Tabii. Kıyafet getiriyim sana." Dedi Selin. Demir kolunu tutup gözlerine baktı.
"Benim kıyafetlerim sende ne arıyor?"
"Sanane." Demir merdivenlere doğru yöneldiğinde Selin hemen arka cebinden telefonunu alıp Azmiye'yi aradı.
"Efendim hocam?"
"Ya bırak şimdi hocayı. Demir'i affedeceğim ben."
"Ne?"
**
"Film izlemek ister misin?" Diye sordu Selin koltuğa yayılarak.
"Olur." Demir yanına oturup yaralı bacağını sehpaya uzattı. Selin koltuktan kalkıp televizyonun altındaki çekmeceden iki tane film çıkardı.
"Hangisi?"
"İncir Reçeli." Diye mırıldandı Demir.
"Güzel seçim." Selin, CD'yi yerleştirip battaniyeyi aldı ve Demir'in yanına oturdu. Üzerlerini örtüp arkasına yaslandı.