Yine oradaydı. Shawn'ın, en yakın arkadaşının, benim eski en yakın arkadaşımın yanında. Gerçi yanında Johnson, Gilinsky ve Aaron da vardı ama herkes kendi arasında konuşuyordu ve pür dikkat Shawn'ı dinliyordu.
Cameron, ulaşmamın imkansız olduğu tek kişiydi. İstesem herkesle çıkabileceğimi biliyordum. O ve arkadaşları hariç. Shawn benimle konuşmaya gelmese veya ben Shawn ile konuşmaya gitmesem beni umursadığı yoktu.
Gözümün önünde şıklatılan el ile gerçekliğe döndüm. "Marie, beni dinliyor musun?" Gözlerimi Wesley'e döndürüp kafamı evet anlamında salladım.
"Tabii ki... Tabii ki dinliyorum." Amie ve Zach söylediğim şeye karşılık gözlerini devirirken gülümsedim. Sanırım ikiz olunca her şeyi aynı yapabilme gibi bir gücünüz oluyordu.
"Cameron'u kestiğini sanki bilmiyorduk?" Dedi Zach sinir bozucu bir sesle. Kaşlarımı çatıp sırtımı dayadığım dolabımda döndüm. Dolabımı açarken dersimin ne olduğunu hatırlamaya çalışıyordum. Matematik! Kafamda ampül belirmiş gibi hissederken matematik kitabımı elimi aldım.
"Biliyor musunuz, ben gidiyorum çünkü sinirlerimi bozuyorsunuz. Sinirlerim bozuluyor." Son cümlemi söylerken arkamı dönmüş Matematik sınıfımda ilerlemeye başlamıştım bile.
Yanlarından geçerken kalbim hızlanmaya başlamıştı bile. Öylece geçip gideceğimi düşünürken biri kolunu omzuma attı. Umutlarım bunun Cameron olmasını diliyordu ama mantığım bunun Shawn olduğunu çok iyi bir şekilde biliyordu.
Derin bir nefes verdim ve "Yine ne istiyorsun baş belası?" dedim. Bütün arkadaş grubu dikkatini bizim konuşmamıza vermişken ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.
"Bana tarih çalıştırman lazım. Sınavım var. Tarihin küçüklüğümüzden beri iyiydi. Gerçi daha iyi olan kişiler var ama..." Kaşlarımı kaldırıp gülerek lafını böldüm.
"Ha! O halde, git ve daha iyi olanlardan iste." Yanağımdan bir makas aldı. Kaşlarımı çatıp ona ters bir bakış attığımda hepsi gülmeye başladı.
"Marie, kızgın bir oyuncak bebeğe benziyorsun ve bu çok sevimli." Dedi Johnson eli ile yanaklarımı sıkarken.
"Sizden bir ya da iki ya da üç ay küçük olmam benden büyük olduğunuz anlamına gelmiyor." Cameron'a baktığımda tebessüm eden dudaklarını gördüm. Koyu kahve gözleri, gözlerimle buluşunca gözlerimi kaçırdım. Dikkatimi Shawn'a vermeye çalışsam da ona tekrardan baktığımda hâlâ gözlerime bakıyor olması bütün dikkatimi alt üst etmişti.
"Mariefsane hadi yap bir güzellik." Küçükken birbirimize taktığımız adı duyunca kahkaha atarak kafamı iki yana salladım.
"Notlarımı versem Shawnormal?" Dudaklarını büzdü.
"Sen anlatınca daha iyi anlarım." Gözlerimi devirdim.
"Tek yapacağın şey ezberlemek dostum." Diyen Cameron'u hak verirmişcesine kafamı salladım. Shawn bana bakarak tek kaşını kaldırdı. Tanrım! Bu bizim aramızda, 'Ne istersen yaparım.' demekti!
"Bir dakika, ne demek istediğini doğru mu anladım?" Kafasını evet anlamında salladı.
"Bir ay boyunca kölem olacaksın." Hepsi bana anlamamış gibi bakarken kendimi düzelttim. "Bir ay boyunca her istediğimi yapacaksın." Shawn biraz mızmızlansa da sonunda kabul ettiğini belirten bir ses çıkardı.
"Bu arada, sen sınavları umursamazsın ki. Neden sınavı geçmek istiyorsun?" Dedim meraklı bir şekilde.
"Bu sınavdan da kalırsam koç beni takımdan atacak." Kaşlarım kaldırdım. "Bana güven, istediklerimi yaptığın sürece o sınavdan kalmayacaksın." Yanağını sıktırdıktan sonra matematik sınıfıma yürümeye devam ettim.
"Bu akşam bizim eve gel!" Arkamdan gelen bağırtı birkaç gözü bana döndürdü.
×
Duvardaki Ed Sheeran posteri, Harry Potter kitapları, gitarı hatta yatağının üstüne koyduğu yastık bile değişmemişti. Komidinin üzerinde yedi sene önce ben, o, Karen ve annemin çekildiği fotoğrafı görünce gülümsedim. O gün bana bütün arkadaşlarının ilk öpücüklerini aldıklarını söylemişti ardından beni öpmek için yalvarmıştı. Böylece ilk öpücüğüm Shawn'ın olmuştu. Her şey gözümün önünde canlanınca gülümsememi genişlettim.
"Bütün gün bakacak mısın yoksa çalışacak mıyız?" Kafamı iki yana sallayıp kendime geldim.
"Hayır, hayır. Başlayalım." Çalışma masasının önüne oturup notlarımı çıkarttım. Her cümleden sonra 'Anlamadım.' deyip sonra tekrardan anlatınca bir onaylama sesi çıkarıyordu.
"Bitti. Bu sınavda çıkacak konular bu kadar." Dedim sandalyeye yaslanırken. Bay Frenco sınavlarını her zaman ortak yapardı ve çıkacak konuları söylerdi.
"Aç mısın?" Shawn'ı onaylayan karın gurultularımın ardından gülümsedi.
"Bir pizzaya hayır demem." Omuz silkti.
"Parasını sen ödersin." Sinsice gülümsedim. "Anlaşmamızı unuttun galiba Mendes?" Gözlerini devirip telefonundan pizza siparişi verdi.
"Ee... Uzun zamandır birbirimize işimiz düşmedikçe konuşmuyoruz. Hayatın nasıl? Sevdiğin, sevgilin falan var mı?" Aklıma Cameron gelince bıyık altından gülümsedim. Shawn ise hemen anlayıp bağırdı.
"Evet, biri var!" Bu sefer belirgin bir şekilde gülümsedim. "Evet, biri var ama bana bakacak biri değil." Dedim Shawn'a bakarken.
Kaşları çatılı bir şekilde konuştu. "Sana kim bakmayacak?! Şu yemyeşil gözlere, kahverengi dalgalı saçlara bak!" Bana gaz verişine gülümsedim. Konuşmasına devam etti. "Aranızı yapabilirim."
Gözlerimin parladığına emindim. "Ciddi misin?"
"Eh, arkadaşlar ne için var? Tabii ki yaparım. Sadece bana kim olduğunu söyle." Kollarımı birbirine bağladım. Herkes ile aramı yapabilirdi ama Cameron... Emin değildim.
Daha fazla düşünmemeliydim. Bir anda söyledim. "Cameron." Gülen yüzü bir anda durgunlaştı. Gözlerini gözlerime dikerek ciddiliğimi ölçmeye çalıştı. Kafamı ciddiyim anlamında salladım.
"Bilmiyorum... Cameron, kalbini kırar Marie." Sessizce kafamı salladım. Onu sevmeye başladığım ilk gün de bunu bilseydim keşke. Onun sadece acı olduğunu.
"Elimizden geldiği kadar uğraşacağız tamam mı? Ben kardeşimi böyle üzgün görmeye dayanamam." Tebessüm edip kollarımı ona sardım, o da bana. Onun kollarındayken gerçekten huzurluyum. Sanki Shawn, beni olacak bütün kötü şeylerden koruyabilecekmiş gibi.
Kapı zilinin çalmasıyla kollarımı ondan ayırdım. Pizza gelmiş olmalıydı.
Pizzamızı yedikten sonra beni geçirdi. Bana söylediği son laf ise "Günü güzelce sonlandırdık" idi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the pizza | mendes
FanfictionTek istediğim iki tane pizza -bir tane yetmiyor- ve Camerondu. 19.01.2020