Yine odamdan gelen seslerle uykumdan uyandım. Saat gece yarısını çoktan geçmiş olmalıydı. Birkaç saat sonra işe gidecektim, tekrar uykuya dalmam lazımdı. Tekmeleyerek yorganı üstümden attım. Mırmır'ı -yani kedimi- sokakta bulup eve aldığım günden beri geceleri rahatça uyuyamıyordum. Sabahları uslu durmasının aksine geceleri odama dalıyor, masadaki eşyalarımı düşürüyor ve beni uykumdan korkuyla uyandırıyordu. Artık alışmıştım ama onu evdeki diğer bir odada bırakıp kapısını kapatıyor ve geceleri kendi kapımı kapattığıma da emin oluyordum. Geceleri korkuyla uyanmak ve uykusuz kalmak işime gelmezdi. Kendime bakabilmek için çalışıyordum ve iş yerimde uykulu halde gezmek patronumun gözüne batmamı sağlardı.
''Mırmır, yine odaya girebilmeyi nasıl becerdin acaba? Kapıyı da kapatmıştım diye hatırlıyorum.''
Karanlıkta Mırmır'a yanlışlıkla zarar vermemek için yavaşça yürüyor, kapının kenarındaki düğmeye ulaşmaya çalışıyordum. Düğmeye ulaşıp sonunda aydınlığa kavuştuğumda gözlerimin ışığa alışması birkaç saniyemi aldı. Etrafıma bakındım.
''Pisi pisi. Neredesin çık hadi ortaya.'' Yine saklanmış olmalıydı bir yerlere. Gözlerimi ovuşturarak odanın içinde turlayıp yaramaz kediciği aramaya başladım. ''Mırmır, hadi ama uyumalıyım çık neredeysen.'' Girebileceği her yere bakmıştım. Yatağımın altına, dolabıma, masamın altına... Yoktu. Kapıya doğru yürüyüp çıktım odamdan.
Mırmır'ın olması gerektiği odaya doğru yürümeye başladım. Dağınıklığımdan dolayı birkaç kez düşme tehlikesi atlatsam da istediğim yere zarar görmeden ulaşmıştım. Benim odamın aksine Mırmır'ın odası alt kattaydı. Odanın kapısı kapalıydı.
Elimi tahta kapının paslanmış gibi duran koluna uzattım ve yavaşça kapıyı araladım. Mırmır kendine özel yatağında kıvrılmış, oldukça huzurlu bir şekilde uyuyordu. Gülümseyerek parmaklarımı bembeyaz tüylerinin arasından kaydırdım. Küçük kedicik tarafından hep aynı şekilde uyandırıldığım için bir sanrı görmüştüm belki de. ''Uslu kediciğim benim. İyi uykular bebeğim.'' Son kez Mırmır'a bakıp ayağa kalktım, onu uyandırmamak için yavaş adımlarla kapıya doğru yürüdüm. Kediciğin odasından çıktıktan sonra -yine de kapıyı kapattım, masamdaki eşyaları yerde görmek hoşuma gitmiyordu- kendi odama çıkan merdivene yöneldim.
Çok uykum vardı. Zaten uykucu biriydim, sabahları erken saatte uyanıp işe gitmek beni fazlasıyla zorluyordu. Gözlerim açık olsa da beynim uyuyordu sanki. Merdivenlerden esneyerek, sarsak adımlarla çıkıyordum. Aniden odamdan gelen seslerle olduğum yerde dondum. Mırmır aşağıdaydı, evde benim dışımda kimse yoktu, olmamalıydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY PARÇASI
Viễn tưởngYıllar önce dünyaya bir parça düştü. Aydan bir parça. Bu parça, ona sahip olan kişi tarafından istenildiği gibi kullanılabiliyor, hayalleri gerçekleştiriyordu. Bu parçayı Yıldız buldu ve onu sakladı. Zor durumda kalınca kullanacaktı. Tam on üç yıl...